İki sınır arasında kaderlerine terk edilen göçmenler
28 Şubat’ta Cumhurbaşkanı tarafından sınır kapılarının açıldığı ve Avrupa’ya gidişin denetlenmeyeceği söylendiğinde binlerce göçmen Yunanistan sınırına yığıldı. Bir kısmı bizzat devlet tarafından otobüslerle buraya taşındı. Kamu kurumları yanısıra İslami kimliğiyle bilinen sivil toplum örgütleri de bu yığılmayı teşvik etti ve destek oldu. Yunanistan sınırında, soğuk havada ve barınma şartlarından yoksun şekilde geçen günlerin ardından, Suriye ve Rusya ile varılan ateşkes akabinde haberler bıçak gibi kesildi. Basın ve mezkur sivil toplum örgütlerinin ilgisi bölgeden çekilmiş durumda. Göçmenlerin bir kısmı geçişten umudunu kesince geri dönmek mecburiyetinde kaldı. Fakat bütün varlıklarını yüklenerek gittikleri sınır boyundan geri döndüklerinde hangi zorluklarla karşılaşacakları şimdilik meçhul. Onlar şimdi yeniden yerleşmek, belki ev bulmak ve iş bulmak mecburiyetinde. Göçmenlerin bir kısmı ise sınır boyunda kalmaya devam ediyor. Hangi şartlarda kaldıklarını, temel ihtiyaçlarını nasıl giderebildiklerini, niye geri dönmeyi tercih etmediklerini sorduk. Düne kadar muhacir kabul edilen, şimdi iki sınır arasında kaderlerine terk edilen göçmenlere kulak veriyoruz…
Türkiye’nin Yunanistan sınır kapısını açtığını söyledikten sonra Edirne’ye gelen göçmenlerin buradaki bekleyişleri devam ediyor. Korona virüsün gündemde geniş yer tutması ve tüm ülkelerin sınırlarını kapatma kararı alması, bu bekleyişin umutsuzluğa dönüşmesine sebep oluyor. 28 Şubat’ta sığınmacıların bölgeye akın etmesinin hemen ardından sınırlarını kapatan Yunanistan, bir ay boyunca mülteci taleplerini de askıya aldığını duyurmuştu. Uluslararası mevzuata göre 30 günden daha fazla sınırlarını kapalı tutamayacak olan Yunanistan’ın, tüm dünya ülkelerinin olağanüstü şekilde sınırlarını kapatmasını bu süreyi uzatmak için fırsat olarak göreceği düşünülüyor.
Ancak sınırda bekleyen mültecilerin büyük bir çoğunluğu geri dönmemekte kararlılar. Türkiye’nin sınır kapılarını açma kararı sonrası binlerce sığınmacı İl Göç İdarelerinin de teşviki ile sınırlara geldiler. Bir daha geri dönmeyeceğini düşündüklerinden bütün eşyalarını yok pahasına satıp, zorlukla buldukları evlerinden ve işlerinden bir daha dönmemek üzere ayrıldılar. Yanlarındaki az miktarda paraya ise sınıra gelene kadar kendilerine hem taşıma hem de gıda sağlayan kimseler haksız şekilde göz diktiği için tükettiler. Ayrıca ilk günlerde Yunanistan’a geçebilenlerin kıyafetleri ve kimlikleri dahil bütün kişisel eşyalarına Yunan polisi tarafından el konulup tekrar Türkiye’ye geri gönderildiler.
Bugün bütün bu olanlardan sonra ise kendilerinden geldikleri illere geri dönmeleri bekleniyor. Sınırda kendilerini götürmek için ücretsiz otobüsler bekletiliyor. Az bir kısım sığınmacılar bölgedeki kötü şartlar dolayısıyla bu otobüslere binip gitseler de, bırakıldıkları illerde barınma ve yiyecek gibi temel ihtiyaç krizleri yaşıyorlar. Bu nedenle ilk geldiklerinde de karşılaştıkları bu krizi yaşamak istemeyen göçmenler sınırdaki bekleyişlerini sürdüreceklerini söylüyorlar.
Sınırda kalmaya devam eden ve en azından kendimize ait bir çadırımız var, diyen göçmenler burada ise başka krizler yaşıyorlar. Kendilerine yeterli gıda ve sağlık desteği yapılmamasından şikayetçiler… Çok uzun yemek sıralarında beklediklerini ve günde bir ya da iki günde bir yemek yiyebildiklerini, bölgeye giriş-çıkışlar yasak olduğu için temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını söylüyorlar. Hatta kimileri açlıkla baş edemediklerini ve bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bölgede çalışan görevlilerin çöplerini karıştırdıklarını ifade ediyorlar. Soğuk ve yağmurlu hava şartlarında her gün çadırlarını güçlendirmek zorunda olan olduklarını da belirten göçmenler, buradaki şartlarının iyileştirilmesini istiyorlar. Fakat Türkiye’nin kendilerine yaklaşımları ile ilgili genel kanı, Avrupa’ya karşı bir koz olarak kullanıldıkları yönünde. Onlar Türkiye’nin kendi kazanımları için sığınmacıları sınıra yığdığını ve istediğini elde ettikten sonra da geri çekilmeleri için bölgeyi kapatarak, şartları zorlaştırdığını düşünüyorlar. Buna rağmen Türkiye’de yaşadıkları statü sorunu, zor iş koşulları ve hem barınma hem de iş konusundaki istismar sebebiyle geri dönmek yerine sonuna kadar sınırda beklemeyi tercih ediyorlar.