Hatice Dağlı Yalnız Değil!
Hatice Dağlı facebookta yaptığı paylaşımlar nedeni ile görevine son verilmiş bir öğretmen. Çocukları bile böldüler diyerek Berkin Elvan’ın terörist ilan edilmesine tepkisini ortaya koyduğu için atılmış işinden.
İşine duyduğu sevgi ve öğrencilerine tekrar kavuşma isteğini defalarca dile getiren Hatice’nin yanındayız.
http://www.diken.com.tr/berkin-paylasimi-yuz-kizartici-suc-sayilan-ogretmen-memuriyetten-men-edildi/
https://www.change.org/p/milli-e%C4%9Fitim-bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-nabi-avci-berkin-elvan-nedeniyle-memuriyetten-men-edilen-%C3%B6%C4%9Fretmen-hatice-da%C4%9Fl%C4%B1-onurumuzdur?recruiter=24322952&utm_source=share_petition&utm_medium=copylink
Sosyal medya hesabından şöyle bir açıklama yayınladı:
Merhabalar.
Benim aylardır içimde biriktirdiğim, sessiz çığlıklarım var, duyulmayan.
Yarın benim için, hayatımın en iğrenç bir günü olacak.
Yıllardır hayali ile büyüdüğüm öğretmenlik mesleğimin son günü.
Memurluktan tamamiyle men edildim.
Bir daha hayatım boyunca bırakın öğretmen olmayı, hiç bir şekilde memur olamayacağım.
Toplum ve Devlet tarafından ‘terörist’ ve ‘ateist’ ilan edildim.
Gerekçe ise, 31 Mart 2015 tarihinde facebook hesabımda yapmış olduğum bir kaç yorum oldu.
Ben İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldum.
İmam hatip lisesini de Eyüp Anadolu İHL’de okudum.
24 yaşındayım.
İstanbul doğumlu Karadeniz’li bir ailenin ilk çocuğuyum.
Çocukluğumdan bu yana, ufacık dahi olsa huzurlu, sakin, düzenli bir yaşamım olmadı.
Hep bir şeyleri sorgulamak, eleştirmek, araştırmak, okumak, izlemekle geçti yaşamım.
Dini boyutta almış olduğum eğitim ise, kendi iç dünyamda sorguladığım sorularıma bir nevi cevap bulabilmek içindi.
Uydurulmuş olan bir din yerine, indirilmiş bir dini araştırmaktı hedefim.
Fakat ne yetiştiğim çevre, ne okulum, ne arkadaşlarım, benim bu sürecimi anlamadılar.
Hepsinde bir etiketleme yarışı vardı.
İçlerinde bir kin ve nefret duygusu oluştuğunun farkındaydım.
Fakat nereden bilebilirdim ki bu nefretin benim yıllardır emek verdiğim eğitim hayatıma bir anda son verebilecek kadar olduğunu!
Bu kadar basit miydi bir insanın hayatı ile oynamak?
Ekmeği ile oynamak?
Hayalleri ile oynamak?
Geleceği ile oynamak?
Bir facebook paylaşımının yaptırımı bu muydu?
Hani nerede benim ifade ve düşünce özgürlüğüm?
Hani nerede hakkımda verilen BERAAT kararının MEB tarafından değerlendirilmeye tabi tutulması?
İnsanları öldürenler, tacizciler, hırsızlar, çıkarcılar, ceza evlerine girip çıktıklarıdna yine tekrardan öğretmen olabilenler halen çalışırken, neden ben bir paylaşım yüzünden 16 yıllık emeğim bir çırpıda yok ediliyor?
Yok mu sesimi duyan birileri?
Yok mu beni düştüğüm bu durumdan kurtaracak yol arkadaşları?
Yok mu bu süreçte benim yaşama umudumu güçlü tutacak insanlar?
Sesimi duyun!
Ve yarın kararı aldığımda, öğrencilerimi benden koparmış olacaklar.
Ben nasıl ayrılacağım onlardan?
Bu zulümdür, ayıptır, günahtır!
Her kim beni bu duruma düşürmüş ise, (………….)
Devamını getiremiyorum.
Artık idari mahkeme sürecim başlayacak.
Ve bir umut.
Belki iade edilirim.
Belki edilmem.
Allah Kerim
Fakat insan denen canlı türlerine bir çift sözüm var;
Korkmayın.
Benim halimi hatrımı sordunuz diye kimse size ceza vermez.
Ben bu süreçte o kadar büyüdüm ki, bazılarının o kadar yalandan hayatı olduğunu gördüm ki.
Ne adam gibi inanıyorlar, ne de vicdan sahibiler!
Her neyse.
Bundan sonra ben ne yapacağım?
En acı soru…
Ben de bilmiyorum.
Nasıl yaşayacağım, onu da bilmiyorum.
Bir anda ekmeğimi zorla elimden aldılar.
Bir şeyler yapın!
Duyurun sesimi.
Bu kadarı fazla!
Ben kötü bir insan değilim!
Bu cezayı hak edecek kötü bir öğretmen hiç değilim!
Beni öğrencilerime kavuşturun!
Ben Mardin’i, halkını, öğrencilerimi çok seviyorum.
Nolur beni onlardan ayırmasınlar!
Ne olur Allah’ım!
Duy sesimi!
Duyur!