Halil İbrahim Yenigün’ü Yalnız Bırakmayacağız!
Barış İçin Akademisyenler’in artık bir takım haber sitelerinde resimleriyle birlikte teşhir edilip hedef gösterildiği günlere girmişken, dün saat 17’de İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü Yerleşkesinde toplandık. Bilindiği üzere Platformumuz üyesi Halil İbrahim Yenigün, Barış İçin Akademisyenler bildirisine imzacı olduğu için hakkında başlatılan soruşturma nedeniyle İstanbul Ticaret Üniversitesi’ndeki görevinden uzaklaştırılmıştı.
Üyelerimizden Mustafa Emin Büyükcoşkun yaptığı konuşmada şu anki şartlarda Türkiye’de barışa dair irade göstermenin zorluğundan, türlü baskı politikalarıyla insanların bir cendereye alındığından bahsetti. İnsanların ekmeği ile tehdit edilmelerinin yanı sıra, artık canlarıyla da tehdit edildiğini çeşitli örnekler göstererek söyledi. Bütün bunlara rağmen bu topraklarda zulme direnen insanların mutlaka bulunacağını ve haksızlığa karşı koyuşun bu sefer barış için çalışılarak mümkün olacağını belirtti.
Bu konuşmadan sonra söz alan Barış İçin Akademisyenler’den İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim görevlisi Yrd. Doç Dr. Ömer Turan gelinen süreç ile ilgili bir konuşma yaptı. Platformumuzun bu olay özelinde, iktidarın insanları ekmekleri ile terbiye etme iradesine karşı koyduğu bildirisi üyemiz Nebiye Arı tarafından okundu. Halil İbrahim Yenigün’ün İstanbul Ticaret Üniversitesi’nden öğrencileri de bir açıklama yaparak, hocalarına dair yürütülen kara propagandayı kınadıklarını ve hocalarının yanında olacaklarını söylediler.
Eylemimiz “Savaşa hayır, barış hemen şimdi!”, “Halil Yenigün yalnız değildir!” sloganları ile sona erdi.
Bu vesile ile Halil İbrahim Yenigün’ü ve daha birçok dostumuzu tehdit eden bu haksız sürecin takipçisi olacağımızı, onları yalnız bırakmayacağımızı bir kez daha duyuruyoruz.
Halil İbrahim Yenigün’ü yalnız bırakmayan ve eylemimize icabet eden bütün yoldaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
Emek ve Adalet Platformu
Basın açıklaması:
Sessiz kalanlara, gözünü yumanlara, kulağını tıkayanlara;
Rızık Allah’tandır, buna inanırız. Ama devlet kendini Tanrı zannediyor olmalı ki ekmek dağıttığını iddia ediyor. Sözüne uymayanları yediği ekmeğe ihanet etmekle suçluyor. Sanki ekmeği kendi yaratmış gibi yalanlarına inanmayıp hakikati söyleyenleri açlıkla terbiye etmeye kalkıyor. Kürdistan’da işlenen insanlık suçlarını dile getirip hakikatlerin açığa çıkarılmasını talep eden, barış talebini yükselten eğitim emekçileri görevlerinden uzaklaştırılıyor, gözaltına alınıyor, soruşturuluyor bu da yetmezmiş gibi mafya tetikçileri tarafından tehdit ediliyorlar.
Artık, “Müslüman iktidarın bir takım nesebi bozuklar tarafından yıpratıldığı” iddiası geçerliliğini yitirmiş olacak ki, Müslümanlığına şahit olduğumuz kişiler de bu cadı avının hedefindedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın müsrif harcamalarını eleştirdiği için işten çıkarılan Özhan Uçan arkadaşımızı hatırlayalım. Sonra müslüman kardeşi kışın ortasında hukuksuzca işten çıkarılırken, müslüman iktidarın bekası için bu zulmü savunan ve mazluma bundan ibret almasını tavsiye eden vicdansızları da hatırlayalım. İşte şimdi de platformumuz üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Yenigün, İstanbul Ticaret Odası başkanının talimatıyla İstanbul Ticaret Üniversitesi rektörlüğü tarafından görevinden uzaklaştırıldı; şahidiz.
Barış isteyen akademisyenlerin Cumhurbaşkanı tarafından hedefe konmasının ardından başlayan, en vahşisinin kan banyosu yapmak istediği, en makulünün ise istifaya zorlamak veya savcılık soruşturmasıyla yetindiği bu cadı avının da şahidiyiz. Ankara’nın göbeğinde barış sloganları atarken bombaların hedefi olan binlerin de şahidiyiz. Futbol maçında ıslıklanan ölülerin, altı aydır süren kirli savaşın, mahallelere giren tankların, okul tahtalarına ırkçı dersler yazan kamu görevlilerinin şahidiyiz.
Tüm bunları bir kenara koyup şu gerçeğin ağırlığıyla yüzleşelim, hatta o ağırlığın altında ezilelim: “Yarabbi masumlar ölüyor, mahalle aralarına tanklar giriyor ve ben buna şahitlik ettiğim, karşı koyduğum için aç kalıyorum. Nedir bunun çıkar yolu?”
Sokağa çıkma yasağı altında, elinde ekmek torbasıyla katledilenlerin failleri, devletin bekası içün işlenen günahlara sessiz kalan bir coğrafyada, adil şahitlik vazifesini yerine getirdiği için insanları ekmeğinden etme cüretini de kendilerinde bulmaktadır. Artık herhangi bir İslami derdi kalmamış bu iktidarı yıpratma pahasına dahi olsa, binlerce yıllık insanlık tarihinde, her seferinde kimden gelirse gelsin zulme karşı koymuş ve “ekmek yediği yere ihanet eden” damgası yemeyi göze alarak sözünü sakınmamış Nebevi geleneğe yaraşır bir tavır sergileyen dostlarımızın yanında olacağız. Zalimlere boyun eğmeyeceğiz, şahitliğimizi sürdüreceğiz. Hakikatleri haykırmaya, barışın sesini yükseltmeye devam edeceğiz!
CADI AVINA SON!
BARIŞ İSTİYORUZ
Emek ve Adalet Platformu
Fotoğraflar: Ammar Sezgin
Hukuk Devleti özlerken, Hak ve Adalet beklerken TERÖR DEVLETİ bulduk karşımızda… Amerika’ya dost, İsrail’e muhtaç ama bir cümlelik slogana şiddetle düşman bir TERÖR DEVLETİ… Hayır, biz bunu hiç ama hiç özlememiştik, istememiştik…