Hak İnisiyatifi Derneği: “Türkiye-Yunanistan Sınırı Göçmen Krizi Raporu”
Sürecin başından beri gerek fiili gerekse düşünsel yollarla destekçisi ve takipçisi olduğum, Türkiye-Yunanistan sınırında vuku bulan “Mülteci Krizi” sebep olduğu çirkin görüntülerle tarih sahnesinde yerini aldı. Sınırda gerçekleşen insan hakları ihlallerine ve göçmenleri darp ve gasp etmek suretiyle işlenen insanlık suçlarına yerinde gözlem yapan kurumlar aracılığıyla tanıklık ettim.
Bu kurumlardan biri olan Hak İnisiyatifi Derneği ise 20 Mart 2020 tarihinde sınırdaki duruma dair detaylı ve birinci ağızdan tecrübelerin aktarımına dayanan bir rapor yayınladı. Raporun giriş kısmında sürecin gelişiminden kısaca bahsedilirken ardından gelen gözlemlerimiz kısmında ise Hak İnisiyatifi Derneği’nin dört ayrı gönüllüsünün İpsala ve Pazarkule sınır kapıları arasında bulunan bölgedeki izlenimlerine yer veriliyor. Bu izlenimlerin yanı sıra bölgede bulunan diğer görevlilerin ve çevre köylerdeki yerlilerin de deneyimlediği farklı olaylar durumun vehametini açıklar şekilde yazıya geçirilmiş. Afganistan, İran, Pakistan, Bangladeş, Kongo ve Suriye gibi muhtelif çatışma bölgelerinden gelen farklı etnik kökenli göçmenlerin daha önce bulundukları ilden sınıra hangi illegal/legal yollarla ulaştıkları, Türkiye’de hangi meslek dallarında çalıştıkları gibi bilgiler de krizin arka planını yansıtmak adına önem arz ediyor.
İnsan canını bir mübadele aracıymışçasına kirli siyasetine alet eden siyasilerin, göçmenlere kapılarını açmayarak açıkça hak ihlaline başvuran Yunanistan hükümetinin takındıkları onursuz tavır İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinden maddeler referans gösterilerek teşhir edilmiş. Bununla beraber raporda dikkat çekilen önemli noktalardan birisi de sınırdan geçebilecekleri ümidiyle bölgeye intikal eden göçmenlerin en tabii ihtiyaçlarının dahi giderilmesine yönelik devlet desteğinin yeterli biçimde sağlanamamış olması. Bu gibi durumlar bazen krizin öznesi konumunda yer alan göçmenlerin kendi cümleleriyle, bazen de bölgedeki mekansal koşulların gözlemi doğrultusunda görünür kılınmış. Yunan kolluk kuvvetlerinin, Yunanistan’a göçmek isteyen yahut ülkeyi bir transit geçiş yolu olarak gören göçmenlere uyguladığı orantısız gücün meşru görülebilecek hiçbir yanının olmadığına dair kınama, raporun sonuç bölümünde yer alıyor. Rapor “tüm sınırların yapay ve tüm insanların eşit” olduğu vurgusuyla son buluyor.
Hızla değişen ülke gündemi doğrultusunda manşetlerdeki güncelliğini kaybetmiş olan “Mülteci Krizi”nin ehemmiyetini, sürecin bu hale gelmesinde rol oynayan başlıca aktörlerin insan onurunu göz ardı eden tutumlarını ve sınırdaki bekleyişin hala sürmekte olduğunu hatırlamamız gerekiyor.
Hak İnisiyatifi Derneği’nin “Türkiye-Yunanistan Sınırı Göçmen Krizi” başlıklı raporuna aşağıdaki bağlantıdan erişilebilir:
“Türkiye-Yunanistan Sınırı Göçmen Krizi Raporu”
*Öne çıkan görsel Hak İnisiyatifi Derneği’nin “Türkiye-Yunanistan Sınırı Göçmen Krizi Raporu”ndan alıntıdır.