Sömürü ve Hırsızlığa Karşı Öfke ve Direniş: Hey Tekstil İşçileri Eylemde
Bağcılar’da, otoban kenarında yaşam alanlarının uzağında; fabrikaların, şirket merkezlerinin dev inşaatlarının arasında ufak bir ses sistemi, birkaç pankart, döviz ve tabut konsepti etrafında toplanan 50-60 kişilik bir topluluk…
İşçiler, malları haczedilmesin diye boşaltılan Hey Tekstil’in üst işvereni Li-Fung’un önündeler…
Herkesin bir akrabasına benzetebileceği kadar doğal ve sade abi, abla ve kardeşlerimiz Li-Fung firmasının önünde gasp edilen maaşlarını ve tazminatlarını almak için eylemdeler.
İçerideki süper bakımlı bahçeler, otoparkta jipler ve güneş gözlüklü irikıyım güvenlikçilerle korunan steril ortamla dışarıdaki işçilerin zıtlığı Türk filmlerinin zengin-fakir ayrımının çok da gerçekdışı olmadığını bir kez daha öğretiyor bize. Fakat içeride sadece bunlar yok, bir çevik kuvvet otobüsü, onlarca polis ve sivil giyimli ilçe emniyet müdürü… Direniş sürecinde işçileri en çok kızdıran olaylardan biri de, polisin safını belli edercesine şirketin içine konuşlanmış olması. Hatta bu durum işçilere fiziksel müdaheleye kadar uzanmış. İşçilerin ses çıkarmak için şirket kapısını sallaması sonucu polis işçileri yola doğru sürmüş. Özellikle kadın işçiler bazı polislerin kendilerini yerlerde sürüklediğinden şikayetçiler. Tüm bu curcunanın arasında bu zamana kadarki hikayeyi Nurcan Boğuz ve Filiz Doğan’dan dinliyoruz. Zaten bu direnişte kadınlar her alanda en öndeler.
Filiz, Hey Tekstil’in dikim bölümünde 11 yıl çalışmış. Fabrikadan en son süreçte çıkarılan 420 işçiden en azı 3, en çoğu 23 yıldır Hey Tekstil’de çalışıyorlarmış. 3 yıldır maaşlarına zam almamışlar. 2005 yılında Hey Tekstil’in patronu Aynur Bektaş’ın TBMM Üstün Hizmet Ödülü aldığı sıralarda şirkette 2500 kişi çalışıyormuş.
Tommy Hilfiger, Timberland, Disney, Levi’s, H&M ve Reebok gibi ucuz işgücü arayan dünya devlerine iş yapan işçiler için, çalışma şartları görüntüde tekstil sektörününe göre daha iyi olsa da 8:00-18:00 mesai saatine çoğunlukla zorunlu mesailer ekleniyormuş. Yemekler özellikle son dönemlerde iyice kötüleşmiş. Çoğunluğu patates ağırlıklı. Tabii uluslararası şirketlerin böylesi şartlarda üretim yaptırdığının bilinmesi ciddi bir halkla ilişkiler maliyetine neden olduğundan ara ara teftişe gelirlermiş. Bu teftişlerde şartlar işçiler adına bir süreliğine iyileşirmiş. Tüm bu makyaja rağmen H&M yetkilileri işlerini geri çekmiş.
Velhasıl-ı kelam Hey Tekstil 2005’ten bu yana sürekli işçi çıkarmış ve çalışan sayısı en son 480’e kadar düşmüş. Bu son süreçte işçiler üzerinde garip tacizler başlamış. Özellikle güvenlik şefinin organizatörlüğünde işyerinde hakaret ve taciz kampanyası başlatmışlar. Çalışma ortamının dayanılmaz seviyeye çekilmesiyle işçilerin kendiliğinden işten ayrılmalarını umdukları çok net okunabiliyormuş bir süredir. Ve işçilere son 3 aylarında maaşları ödenmemiş. Bu durumun işçilerde yarattığı rahatsızlığın yavaş yavaş dillendirilmesine patronun yanıtı 420 işçiyi işten çıkarmak olmuş. Bu işten çıkarılmalar Hey Grup’un Anadolu’nun diğer yerlerindeki fabrikalarında da yaşanmış. 9 Şubat günü fabrika işçileri ücretli izne çıkarmış. 13’ünde işe döndüklerinde ise muhasebe müdürü ve güvenlik şefi işçilerin iş kanunu 17. maddeden işten çıkarıldıklarını, fabrikaya giremeyeceklerini söylemişler.
İşçiler patronların çıkışını bekliyor…
İşçiler “hırsızlar çıkıyor” diye bağırıyor…
Fakat işten çıkarılmaların ikinci ayı dolmuşken işçilerin ellerine ulaşan bir resmi yazı yokmuş. Nitekim alacakları maaşlarla birlikte tazminatlarını da alamamışlar. Daha önceki süreçlerde işten çıkarılan işçilerin kazandıkları davalarda fabrika sahipleri mal varlıklarını başkalarının üzerine devrettiklerinden alacaklarını tahsil edememişler.
Meseleye çözüm umuduyla Çalışma Bakanlığı’na, AKP ve CHP İl Başkanlıklarına gitmişler. CHP konuyla ilgeleneceğini söylemiş fakat fabrika sahipleriyle görüşen CHP milletvekili Süleyman Çelebi, işçilere “patronunuzun parası yok” mealinde bir şeyler söyleyip gitmiş.
Girişimci, başarılı işkadını olarak timsal gösterilen Aynur Bektaş’ın devleti, işçiyi, kendine iş yapan atölyeleri dolandırdıktan sonra yaşadığı hayatla bütün hayatları alt üst olan, kiralarını ödeyemeyen, borçlanan, hatta aileleri dağılan işçilerin hayatları karşılaştırıldığında işçilerin öfkesini anlamamaya imkan yok herhalde.
Evrensel gazetesinin 10 Nisan 2012 tarihli “Hey Tekstil işçilerine saldırı” haberi için tıklayınız