Koç Üniversitesi bir aile, taşeron üvey evlat
28 Mart Perşembe günü Koç Üniversitesi’nde 13 Mayıs’ta işten çıkartılacak 160 taşeron işçi için öğrenciler, öğretim üyeleri ve taşeron firma İSS’ye bağlı işçiler hep birlikte eylem yaptı. Yaklaşık 350 kişi üniversite kampüsündeki Sevgi Gönül Kültür Merkezi’nde bir araya gelerek, taşeron firmaya bağlı çalışan işçilerin Koç Üniversitesi kadrosuna alınmasını talep etti.
Koç Üniversitesi’nin “fiyatta anlaşamadığı” İSS firması ile sözleşmesi 13 Mayıs tarihinde sona eriyor. Bunun sonucunda 10 yıldan fazla süredir üniversitede temizlik, servis, teknik servis ve destek hizmet gibi bölümlerde çalışan 160 işçi baskı ile ya İSS’nin iş yaptığı İstinye Park gibi başka işyerlerine sürgün ediliyor ya da işten çıkmaya zorlanıyor. Buna karşı imza toplamaya çalışan 12 yıllık bir üniversite işçisi geçtiğimiz Cuma günü apar topar işten atılırken, taşeron işçiler Koç Üniversitesi kadrosuna geçmekte kararlı. Üniversite hiçbir şekilde işçileri kadrosuna almayacağını belirtirken, bunun hukuki olarak mümkün olmadığı gibi bir gerekçe öne sürüyor.
Sevgi Gönül Kültür Merkezi’nde bir araya gelen öğrenciler, öğretim üyeleri, idari personel ve taşeron işçilerin sözlerinden Koç Üniversitesi’nde taşerona karşı yapılan mücadeleye kulak veriyoruz:
Hizmet personeli olarak çalışan bir işçi:
“Çay-kahve diye başladık, ama her işi yapıyoruz. Fotokopi çekiyoruz, hocalarımızın seminerlerini hazırlıyoruz, postalarını dağıtıyoruz. Yani biz her işi yapıyoruz, ama bundan gocunmuyoruz ki. Biz severek yapıyoruz işimizi. Ve aldığımız ücrete rağmen seviyoruz. Asgari ücret almamıza rağmen seviyoruz. Şaka gibi. Biz rahatsızlık duymuyoruz ki, bizden neden rahatsızlık duyuldu bunu anlamak istiyoruz. Yeni gelen firma da taşeronmuş. Bilen kişi varken neden bilmeyene devrediliyor? Bize açıklama yapılmıyor. Sadece şunu istiyoruz: Biz işimizi seviyoruz. Koç Üniversitesi’nde kalmak istiyoruz ama bir şartla: taşeron istemiyoruz.”
Cam temizliğinde çalışan bir işçi:
“Arkadaşlarım gibi ben de mağdur olmuşum. Yeri geldiği zaman paspas attık, yeri geldiği zaman taşıma yaptık, yeri geldiği zaman hocalarımıza destek olduk. Her şeyi yaptık. Burada taşeron istemiyoruz. Yani Koç Üniversitesi bünyesinde çalışmak istiyoruz.”
Yurtlarda çalışan bir işçi:
“Bir binaya bir personel bakıyorduk, şimdi iki binaya bir personel bakıyoruz. Bizim buradan ayrılmamızın gerekçesi şu diyorlar: Performansınız düştü. Soruyorum herkese: Bu kadar iş yüklendi, nasıl performans düşmesin? Ona da eyvallah dedik. Şimdi daha büyük problem. Diyorlar bize her şeyi bırakın, bu kadar emeklerinizi bırakın, hadi gidin diyorlar. Ne yapalım?” (Salondan bir işçi cevaben şöyle der: “Koç’a geçmeye karar verdik. Karar sizin. Taşeron kalksın istiyoruz.”)
Tuvaletlerde çalışan bir işçi:
“5 senedir Koç Üniversitesi’nde çalışıyorum. 5 senedir, neler çektiğimizi bir Allah biliyor, bir de bizler biliyoruz. Üniversitenin her yerinde çalıştım. Spor salonunda çalışırken ağır kaldırmaktan bel fıtığı ameliyatı oldum. Bizler taşeron istemiyoruz. Koç Üniversitesi personeli olmak istiyoruz.”
Cam temizliğinde çalışan bir işçi:
“Ben 1300 lira maaş alıyordum. 930’a düşürdüler şimdi. Artık geçen senenin zammını aldık mı almadık mı bilmiyoruz. Müdürlerimiz bize söylüyor ki, sizin zammınızı verdik. Ama ben zam aldığıma inanmıyorum. Mecburiyetten dolayı maaşlarımızın düşürülmesine imza attık. Mecburiyetten. Yoksa işimizden oluyorduk. Dışarı koyuyorlar bizi, kapı dışarı. Diyeceklerim bu kadar. Koç Üniversitesi bünyesine geçmek istiyoruz.”
Bir öğretim üyesi:
“Biz de imza topluyoruz. Bizim talebimiz de aynı. İSS çalışanlarının Koç Üniversitesi bünyesine geçmesini istiyoruz.”
Salondan söz alanlar:
“İSS’den başka bir taşeron da var arada. Zer Grubu. Üzerimizden iki kişi, iki şirket geçiniyor yani. Dikkatinize çekerim.”
“Bu okulda konuşarak çözülmüyor sorunlar.”
“Biz 4 yıldır çalışıyoruz. 4 yıldır her yerde çalışıyoruz, fakülteler, yurtlar. Öğrenciler bir yazı yazmış, siz bize güveniyorsunuz. Biz de size güveniyoruz. Ailelerimizi evde bırakıp geliyoruz. Sizlerle daha çok vakit geçiriyoruz. Bize zorla imza attırıyorlar, hakkımızı alamazmışız. Bizi buradan gönderecekleri yerde taşıma işini bile bayanlara yaptırıyorlar. Böyle bir işyerinde çalışmak istemiyoruz. Ben ameliyatlı insanım, çalışmak zorundayım. Çocuklarım ekmek bekliyorlar benden. Taşeron istemiyoruz. Taşeron gelen yerden lanet olsun diyoruz. Aldığımızın karşılığını vermek için elimizden geleni yaptık biz. Sabaha kadar çalıştık burada. Çocuğum üç aylıktı, sütüm akarak çalıştım ben. Benim hakkımı vermezlerse ben hakkımı helal etmiyorum. Buradaki insanlar zor şartlarda çalıştı. Neden? Bir lokma ekmek için. Ne istiyorlar bizden? Çalalım mı, çırpalım mı? Hırsızlık mı yapalım? Bizim hakkımızı versinler. Oraya buraya sürmesinler. Biz bunu istemiyoruz. Burada başka yerlere başvuruyoruz. Diyorlar ki ISS personelini istemiyoruz biz. Biz ne yaptık? Emanet eşyanızı mı aldık? Biz bize düşeni yaptık. Onlar niye üzerine düşeni yapmıyorlar? Hakkımızı versinler bizim.”
“Biz bunu kendi aramızda halledeceğiz. Biz burada bir aileyiz dediğiniz gibi. Aile gibi çalışmak istiyoruz. Arada taşeron olsun istemiyoruz.”
“Biz aile vurgusunu yaptığımızda, üniversite bize temel prensiplerini hatırlattı. Dedi ki hiçbir şekilde aile falan söz konusu değildir. Çok hiddetlendiler. Başka konuları dile getirirken, onları rahatsız etmeyecek şeyleri, aile olduğumuzu onlar da hatırlıyorlar da, böyle iş meselesinde bunu hatırlamıyorlar.”
Resimler: “Koç Üniversitesi Çalışanlarının Yanındayız” Facebook sayfası.