“İşçiyi Ucu Karanlık Bir Tünele İtiyorlar”
Beşiktaş Belediyesi BELTAŞ bünyesinde çalışan 250 işçi Temmuz ayında evlerine gönderilen fesih bildirimlerine tepki olarak 25 gündür pasif eylemde. DİSK-Genel İş Üyesi işçileri Beşiktaş Belediyesi binası önünde kurdukları çadırlarında ziyarete gittiğimizde işçiler 30 derece sıcaklığa aldırmadan gerçekleştirdikleri yürüyüşü yeni tamamlamıştı. Slogan atarak belediye binası önüne gelen işçiler soluklandıktan sonra ne olup bittiğini anlatmak için bizi çadırlarına davet ettiler. Dönüşü olmayan bir yola girdiklerini ve eylemlerine devam edeceklerini belirten sendika sözcüsü Ali abi STK’lara, öğrencilere, ev hanımlarına, esnafa, mahalleliye kendilerine destek vermek isteyen herkese çağrıda bulundu:
“25 gündür burada pasif eylemdeyiz. Bir yandan toplu sözleşme süreci devam ederken diğer yandan fesih bildiriminde bulundular. Toplu sözleşme için biz masaya oturduğumuzda 250 arkadaşımızın feshini gönderdiler. Amaçları buradaki işçilerin örgütlülüğünü öldürmek. Burada 212 işçi arkadaşımız sendikalı.
Fesih bildirimini neden gönderdiniz diye sorduğumuzda toplu sözleşmede konuşuruz dediler. Bu sefer de fesih bildirimlerini noter aracılığıyla arkadaşlara göndermişler. Biz de buna karşı bir eylem kararı aldık.
En son salı günü görüşmeye gittik. Hakkınızı vereceğiz, söz diyorlar ama inanmıyoruz artık. Bize yalan söylüyorlar. Nasıl belediye başkanı oluyorlar? Nasıl hukukçu oluyorlar? Hangi üniversitede okumuşlar? Ben ilkokul mezunuyum ama Anadolu terbiyesi gördüm. Yalan bizim işimiz değil. Yazılı belge istedik. Bizim istediklerimizi bize vermeyeceklerini anladık. Dün yine toplu sözleşmeyi bitireceğiz dediler. Geçici ihale yapılmış. Kime verildiği belli değil. 201 kişiyi oraya geçireceğiz diyorlar. Ne şartlarda geçiriyorsun? Örgütlü mü, örgütsüz mü geçiriyorsun? İhale şartnamesinde ne var bilmiyoruz. Ne yapabiliriz? Ucu karanlık bir tünele işçiyi itiyorsun. Uçurum mu çıkar, düz yol mu belli değil. Bundan sonra eylemlere devam edeceğiz. Dönüşü olmayan bir yola girdik.
BELTAŞ zaten belediyenin kendisi. Yönetimi belediye meclis üyelerinden ve belediye başkan yardımcılarından oluşuyor. Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Başkanın yüzüne söylüyorum; buranın şirket olmadığını sen de, ben de biliyoruz. Bu yaptığımız yasal değil diye itiraz ediyorlar. Sen benim fesih bildirimimi yapmış mısın? Kıdem tazminatımı ödeyeceğini söylüyor musun? Evet. E, ne istiyorsun sen benden? Sen beni kapıya koymuşsun zaten. Ben o zaman Eylül’ün 30’una kadar sana çalışayım. Sonra beni kov, ben eylem yapayım. Böyle bir şey olabilir mi?
Bize düşen tek şey birlikteliğimizi bozmadan onurlu bir mücadele vermek. 10 yıldır burada çalışan arkadaşlarımız var. Patronun bunca baskısına rağmen katılım iyi. Arkadaşlarımın cesaret gösterip, emeklerine sahip çıkması beni mutlu etti. Firelerimiz var; onları kazanmaya çalışacağız. Mücadele olmadan hiçbir şey olmuyor. Ben hem baş temsilci olduğum için buradayım hem de kendi ekmeğim, şerefim için… Onlar da bunu görüyor. İşçiyi işçiye düşürmeye çalışıyorlar. İşverenin işi bu. Kapitalist düzenin işi bu. En cahil adam bilir bunu. Dışarıdan gelen arkadaşlarımıza da söylüyoruz. Tüm sivil toplum örgütlerine kapımız açık. Flamanla geldin mi, flamanı indir, katıl, desteğini ver. İşverene pirim verme. En ufak açığımızı kolluyorlar ama biz dik duruyoruz.”