Emekçiler; Devletin, Sermayenin Kölesi Mi!
Geçtiğimiz Pazar günü Bir Umut Derneği’nin öncülüğünde ayda bir yapılan ve iş cinayetlerine dikkat çekmeye çalışan Vicdan ve Adalet Nöbetleri’nin 23.’sü Galatasaray meydanında gerçekleştirilmişti: http://
Emekçiler; Devletin, Sermayenin Kölesi Mi!
EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası), İstanbul’da, iş cinayetleriyle ilgili bir eylem gerçekleştirdi. Eminönü Meydanında gerçekleştirilen eylemde iş cinayetlerinde son 11 yılda 11 binden fazla emekçinin can verdiği belirtildi.
Eylemde, sendika adına basın açıklamasını MYK üyesi Ahmet Örs okudu. Ahmet Örs, Avrupa ve dünyada işçi ölümlerinde ilk sıralarda yer alan Türkiye’de kalkınma hayal ve söylemlerinin karşılığı olarak 2013 yılı içerisinde Ocak ayında 68, Şubatta 50, Martta 55, Nisanda 57, Mayısta 114, Haziranda 104, Temmuzda 120, Ağustosta 147, Eylülde 127, Ekim ayında ise en az 107 işçinin iş cinayetlerinde can verdiğini, son 11 yıldaki toplam sayının 11 bini geçtiğini söyledi.
İşçilerin düşük ücretlerle, normal çalışma saatlerinin çok üzerinde çalıştırılarak açıkça ölümün kucağına atıldıklarını savunan Örs, “İş güvenlik tedbirlerinin hiç alınmadığı ya da yetersiz alındığı koşullarda emekçilerin sonu baştan belli olmaktadır: Ya ölüm ya da iş göremeyecek derecede yaralanmalar!” dedi ve “Bile bile yaşanan bu facialara cinayet dememek mümkün müdür?” diye sordu.
Sözlerini “Küçücük çocuklarımız yoksul ailelerine katkıda bulunmak için çıktıkları inşaat tepelerinden düşerek; ellerini, kollarını makinelere kaptırarak can veriyorlar! Kadınlarımız, kızlarımız mevsimlik tarım işlerine giderken devrilen minibüslerin altında kalıyor; bedenleri evlerinden çok uzaklarda umutları gibi paramparça oluyor! Maden ocakları, evlerine dönemeyen babaların mezarlarına dönüşüyor! Gurbetçi işçiler zengin sınıflara rezidanslar, alışveriş merkezleri yaparken kış mevsiminin soğuğunu iliklerine kadar hissettikleri naylon çadırlarda ısınmaya çalışırken yanıp kül oluyorlar! Günde 12-13 saat çalıştırılan onca insan her gün tedbirsizlikten, kâr hırslarından dolayı can veriyor.” diye sürdüren Ahmet Örs, AKP iktidarının emekçilerin haklarını tırpanlayan, onları sendikasızlaştırmayı amaçlayan, taşeron düzeni yerleştiren 12 Eylül rejiminin politikalarını torba yasalarla devam ettirdiğini ve son olarak yasalaştırılmak istenen özel işçi bürolarının modern köleliğin tam ilanı olacağını ifade etti.
Ahmet Örs konuşmasının sonunda, “Kapitalizme teslim olmaktan vazgeçin; Rabbimizin paylaşımı, adaleti, dayanışmayı, bölüşmeyi öğütleyen çağrısına kulak verin! Sorumluları yargılayın ama sorumluları hep başka yerde aramayın! Çılgınca bir yarış için destek verdiğiniz çevrelerin yaptığı sizin eserinizdir!” çağrısında bulundu ve “Kapitalist hırsların yaktığı insanların hesabını adaletten yana olan insanlar bu dünyada mutlaka soracaktır! Allah’ın yargılaması ise şüphesiz ki daha çetindir!” dedi.
Eylem boyunca “İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor!”, “Türkiye’de Eylül Ayında 127, Ekim Ayında 107, Son 11 Bin Yılda 11 Bin işçi, İş Cinayetlerinde Can Verdi!” pankartlarının yanı sıra çok sayıda döviz taşındı ve “İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz, Yaşarken Kölelik Ölürken Cinayet, Zulme Karşı Omuz Omuza, Kaza Değil Cinayet Kader Değil Sömürü, Allah Adaleti Emreder, Kahrolsun Kapitalist Yağma Düzeni” gibi sloganlar atıldı, tekbir getirildi.
Haber: Emre Karaca
Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni şu şekilde:
İŞÇİLER ÖLÜYOR, SERMAYE BÜYÜYOR!
EYLÜL AYINDA 127, EKİM AYINDA 107, SON 11 YILDA 11 BİNDEN FAZLA İŞÇİ, İŞ CİNAYETLERİNDE CAN VERDİ!
Arkadaşlar,
Şimdi size acı, çarpıcı bir liste vereceğiz. Evet, bu son derece acı veren bir liste, çünkü bu listede ekmeklerini kazanırken kapitalist hırslara kurban verilen insanlarımızın kaç kişi oldukları yazıyor.
Çünkü bu liste çalışırken köleliğe, ölürken cinayete kurban giden insanların alt alta sıralanmasıyla oluşuyor.
Arkadaşlar,
2013 yılı içerisinde Ocak ayında 68, Şubatta 50, Martta 55, Nisanda 57, Mayısta 114, Haziranda 104, Temmuzda 120, Ağustosta 147, Eylülde 127, Ekim ayında ise en az 107 işçi, iş cinayetlerine kurban gitti.
Kardeşler,
Türkiye işçi ölümlerinde Avrupa’da ve Dünyada ilk sıralardaki yerini pekiştiriyor.
Kalkınma ve büyüme hülyaları önce yoksulların, emekçilerin canlarını alıyor.
Kapitalizmin kucağına atılmış halkımızın evlatları ekmek parasını kazanabilmek, ailelerinin geçimini sağlayabilmek için bu acımasız sistemin kurbanı oluyorlar.
Son 11 yılda 11 binden fazla iş cinayetinin olması, işçi ölümlerinin her geçen gün artması bir tesadüf müdür?
Şimdi herkese soralım: Bu kadar insanın katili kim?
Dostlar,
Düşük ücretlerle, normal çalışma saatlerinin çok üzerinde çalıştırılan işçiler vahşi kapitalistler tarafından açıkça ölümün kucağına atılmaktadırlar.
İş güvenlik tedbirlerinin hiç alınmadığı ya da yetersiz alındığı koşullarda emekçilerin sonu baştan belli olmaktadır: Ya ölüm ya da iş göremeyecek derecede yaralanmalar!
Bile bile yaşanan bu facialara cinayet dememek mümkün müdür?
İşçileri sadece maliyet tablosunda bir fazladan bir gider olarak gören kapitalistler, asgari ücretlerle, taşeron uygulamalarla köleleştirdikleri işçilerin acı sonlarını hazırlayarak suçlunun kendileri olduklarını açıkça ilan etmiyorlar mı?
Değerli halkımız,
Bu ülkede 6,5 milyon insan asgari ücretle sömürülüp eziliyor. Asgari ücreti bölüşerek geçinmeye çalışan insanların sayısı ise bu rakamın en az üç katı.
Asgari ücretliler kadar insanımız ise kayıt dışı çalışıyor, bir o kadarı ondan da düşük gelirlerle çalıştırılıyor.
Milyonlarca işsizin varlığı da emekçilerin üzerinde sürekli bir tehdit söylemi olarak kullanılıyor.
Bütün bu gerçekler bize tam bir sömürü ortamında yaşadığımızı göstermiyor mu?
Kıymetli dostlar,
Küçücük çocuklarımız yoksul ailelerine katkıda bulunmak için çıktıkları inşaat tepelerinden düşerek; ellerini, kollarını makinelere kaptırarak can veriyorlar!
Kadınlarımız, kızlarımız mevsimlik tarım işlerine giderken devrilen minibüslerin altında kalıyor; bedenleri evlerinden çok uzaklarda umutları gibi paramparça oluyor!
Maden ocakları, evlerine dönemeyen babaların mezarlarına dönüşüyor!
Gurbetçi işçiler zengin sınıflara rezidanslar, alışveriş merkezleri yaparken kış mevsiminin soğuğunu iliklerine kadar hissettikleri naylon çadırlarda ısınmaya çalışırken yanıp kül oluyorlar!
Günde 12-13 saat çalıştırılan onca insan her gün tedbirsizlikten, kâr hırslarından dolayı can veriyor.
Bunca ölümün, cinayetin bir katili yok mu şimdi? Yoksa sizce de mi bu yaşananlar sadece birer önemsiz kaza? Bunca cinayet için “Ne yapalım, bütün bunlar kaderdir!” diyebilir miyiz?
Kardeşler,
Bunca işçinin katilini, bunca sömürünün failini biliyoruz.
Katiller Allah’ın bütün kulları için var ettiği nimetlere el koyanlardır. İnsanların hakça bölüşüp adil paylaşımına engel olarak onları yoksulluğa mahkûm edip sömürenler; bunu devlet, siyaset ve toplum politikası yapanlardır!
Dostlar,
Mahallelerinde oyun oynamak yerine pres makinelerine hayatlarını kaptıran çocuk işçiler, maden ocaklarına gömülen işçiler, karın tokluğuna sömürülen genç kızlar, insanlık dışı koşullarda ekmek kavgası veren mevsimlik tarım işçileri her gün bu sömürü düzeninin iç burkan, çarpıcı fotoğraflarını sunuyorlar bizlere.
Adil ve özgür bir dünya kurmak bu fotoğrafları anlamaktan geçer.
Yoksulların, emekçilerin kanları, hayatları üzerine adil bir dünya kurulamaz! Bu şekilde ancak ifsat yaygınlaşabilir, yeryüzünde huzur ve barış kalmaz.
Arkadaşlar,
12 Eylül rejiminin baskı ve işkencelerle uyguladığı 24 Ocak kararları bugün AKP iktidarı tarafından derinleştirilerek sürdürülmektedir. Güvencesiz, taşeron çalıştırma otuz yıldan fazla bir süredir halkımıza dayatılıyor.
Sendikasız kalan emekçiler, sermaye sahiplerinin insafsızlığına terk edilmiş durumda. Bugün iktidar emekçiden, halktan yana değil açıkça patronlardan yana duruyor.
Önce geleceğini kaybeden emekçiler sonra genç yaşlarında iş cinayetlerine daha çok kurban gider oldu!
Torba yasalarla geçirilen binlerce kanun sermaye sahiplerini kollarken emekçilerin haklarını tırpanladı.
Şimdi de özel işçi bürolarıyla emekçilerin modern köleler oldukları iyice tescillenmiş olacak!
Arkadaşlar,
İş cinayetlerinin, sömürünün bu kadar artıp derinleştiği bir vasatta egemenlere, iktidara şunları söylüyoruz:
Kapitalizme teslim olmaktan vazgeçin; Rabbimizin paylaşımı, adaleti, dayanışmayı, bölüşmeyi öğütleyen çağrısına kulak verin!
Sorumluları yargılayın ama sorumluları hep başka yerde aramayın! Çılgınca bir yarış için destek verdiğiniz çevrelerin yaptığı sizin eserinizdir!
Kapitalist hırsların yaktığı insanların hesabını adaletten yana olan insanlar bu dünyada mutlaka soracaktır!
Allah’ın yargılaması ise şüphesiz ki daha çetindir!
EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası)
adına MYK Üyesi Ahmet ÖRS
http://egitimilkesen.org/emekciler-devletin-sermayenin-kolesi-mi/