Davutpaşa’dan Soma’ya Adalet Arayışı Sürüyor!
30. Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde Galatasaray Lisesi önünde buluşan aileler bu sefer Soma için toplandı. Davutpaşa faciasından bugüne kadar adalet arayışlarını sürdüren aileler bir daha iş cinayeti yaşanmasın diye tüm sermaye sahiplerine, hâkimlere, bilirkişilere, hükümete, sendikalara seslendi. Sorumluların ve özellikle kamu görevlilerinin adil bir şekilde yargılanıp, cezalandırılmadığını; her cinayete denetimsizliğin ve kar hırsının sebebiyet verdiğini bir kez daha hatırlatan ailelerle bu ayki röportajı gazeteci Mehveş Evin yaptı:
Erdinç Eroğlu (Eren Eroğlu’nun babası)
”Türkiye sermayesinin parası kanlıdır. İşçi sağlığı ve güvenliği için harcanacak paraları maliyet unsuru olarak gördükleri için gerekli önlemleri ve tedbirleri almıyorlar. Bugün 301 işçi kardeşimizin vefatında da aynı durum devam ediyor. Hep daha fazla kazanç daha fazla üretim daha az iş sağlığı… Dün Kartal’da bir inşaatta 3 işçi kardeşimiz vefat etti. Türkiye sermayesi aklını başına toplamalı. İşçiler için harcananları maliyet unsuru olarak görmemeli. Bu tip davalarda kamu yöneticilerinin yargılanamaması bizim kaybettiğimiz canlarımızın, evlatlarımızın, kardeşlerimizin hesabının sorulmasında en büyük engeldir.
Bilirkişiler… Siz nasıl bilim insanlarısınız? Bu davalarda takdir hakkınızı hep sermayeden yana kullanıyorsunuz. Bütün iş cinayetlerindeki tavrınız aynı. Nasıl bir vicdanınız var? O canların aleyhine nasıl karar veriyorsunuz? O canların suçu çalışmak mıydı? Ekmek parası kazanmak mıydı onların suçu? Biz evlatlarımızı onlar kazansın; paralarına para katsınlar diye mi yetiştirdik? Bu bilirkişiler de elbette zamanı gelince hesabını verecekler.
Hakimler ve savcılar… Bu davalarda takdir yetkinizi hep sermaye için kullanıyorsunuz. Hep bizim vefat eden evlatlarımız, kardeşlerimiz suçlu çıkıyor. 1-2 yıl hapis ve para cezası… Sonra gönder gitsin. Hepsinde tek tek sorumluluğunuz var. Eve gittiğinizde eşlerinizin, çocuklarınızın yüzlerine nasıl bakıyorsunuz?
Siyasiler sizin asli göreviniz nedir? Mevzuatı yasalara uygulamak, aksayan yasaları mevzuatı değiştirmek değil mi? Niye değiştirmiyorsunuz? Daha kaç canın gitmesi lazım?
Sendikalar ne zaman aklınız başınıza gelecek? Bizim evlatlarımız örgütlü, sendikalı değil diye… İşçi sınıfı için ne yapıyorsunuz? 1 hafta önce Soma’nın hesabını soracağız diyordunuz. Böyle mi soracaksınız? İşbirliği içerisindeniz. Hepsi dirsek temasında. Hiçbiri affedilecek gibi değil.
Yoldan geçenler… Bu olaylar sizin başınıza geldiğinde mi aklınız başınıza gelecek? O zaman çok geç olacak. Bizim canlarımız gitti. Bizim mücadelemiz sizler için. Bu saatten sonra Türkiye’de bir işçi daha hayatını kaybetmesin diye.”
Berrin Demir
”Ben avukatım. 6 yıldır iş cinayetinde yakınlarını kaybeden adalet arayan ailelere destek grubunda gönüllüyüm. Ailelerle birlikte Vicdan ve Adalet Nöbetini tutuyoruz. Bir daha olmasın; bu resimlerin yanına başka resimler eklenmesin diye bunu yapıyoruz. Ama destek için bulunduğumuz yerde artık aile ferdi olarak bulunuyoruz. Soma’da ben iki kuzenimi kaybettim. Acılar her yere yayılmış vaziyette. Bu bir sürpriz değildi. Bekleniyordu. Bunlar bizi bu toprağın altına diri diri gömecekler abla diyorlardı. İleriye dönük umutları yoktu. Emekli olabileceklerini düşünmüyorlardı zaten. Bir gün bunun altında kalacaklarını hepsi tahmin ediyordu. Soma’da işçi sağlığı ve güvenliği adına hiçbir şey yok. Dolayısıyla madene gönderilen bir işçi aslında ölüme gönderiliyor. Bunu da herkes biliyor. Biz buradaki mücadelemizi bir daha olmasın diye sürdürdük. Bundan sonra da bir daha olmaması için elimizden gelen çabayı sarf etmeye devam edeceğiz. Ben Soma’da hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelere başsağlığı diliyorum. Çocuklar, aileler hepsi ortada kalmış durumda. Her gün yeni bir iş cinayetinin meydana gelmesi acıları sürekli büyütüyor. Dün yine bir inşaatta 3 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. Çünkü hesap sorulmuyor. Çünkü kamu sorumluları cezalandırılmıyor. Aileler davalarına sahip çıkmalı. Ceza davalarının peşini asla bırakmamalılar. Biz de elimizden geldiğince dayanışma adına ne varsa yerine getirmek isteriz.”
Sema Erdem
”1 Mayıs 2012’de Arka Sıradakiler dizi setinde kız kardeşin Selin Erdem’i kaybettim. Burada gördüğünüz bütün aileler bir acıyla bir araya geldi. Ne yazık ki hepimiz canlarımızı kaybettik. Hepimizin bireysel acılarının yanında ortak bir mücadele yürütüyoruz. Geçtiğimiz günlerde bu vahşi sistemin yuttuğu arkadaşlarımız toprağın altında ama biz toprağın üstünde onlar için savaşmaya devam edeceğiz. Biz bu olayın kapanmasını istemiyoruz. Orada giden babalar, abiler, eşler var. Geride kalan bir yıkıntı oluyor. Çok acı ama geriye bir aile kalmıyor. O işlenen cinayetlerle beraber hepimiz bir yıkıntı haline dönüşüyoruz. Ancak bir araya gelerek bir şeyleri başarabiliriz. Bu sistem bizi yalnızlaştırmaya çalışıyor. O yüzden bir olmak; haklarımızı beraber savunuyor olmak çok önemli. Herkes kendi rahatı için insanların hayatını hiçe sayıyor ve bunun karşılığında ceza almıyor, özellikle kamuda görevliyse… Bu çok korkunç bir şey… O gün Soma’da sadece bir arkadaşımızı kaybetmiş olsaydık, bu bile insan canının ne kadar kıymetsiz olduğu anlamına geliyordu. Ben telaffuz etmeye bile utanıyorum. Ama onlar utanmıyorlar. 301 insandan bahsediyorlar. Bu olaylar her yaşandığında kendi acılarımız katlanarak artıyor. İnsanları çaresiz bırakıyorlar. Bu empati yapılabilecek bir his değil. Biz sizin buraya geçmenizi istemiyoruz. Bizden biri olmanızı istemiyoruz. Elimizdeki resimlerin bir tane daha artmasını istemiyoruz. Birileri de sorumluluk almalı. ”Ben enerji bakanıyım ve bundan sorumluyum” demeli artık. Birileri de çıkıp bunu söylemeli. Lütfen herkes cesur olsun. Ölenlerin de can olduğunu ve bir ailesi olduğunu unutmasınlar!”
Hakkı Güleç
”2008’de Davutpaşa’da kardeşim, Heybetullah Güleç’i kaybettim. 8 yıldır mücadele ediyoruz. Aileler olarak hep ”başka canlar yanmasın” dedik. Bu ülkede iş cinayetlerinin ardı arkası kesilmeyeceğini biz çok iyi bildiğimiz için biz aileler olarak bir kader birliği yaptık. Katıldığımız tüm platformalarda biz şunu dile getirdik: İş cinayetleri bu ülkenin kaderi değildir. İş cinayetleri önlenebilir. Sorumlular sorumluluklarını yerine getirmiş olsaydı bugün Davutpaşa, Ostim-İvedik, Kozlu olmayacaktı. Soma’daki elim hadise şunu çok açık ortaya serdi. Basın şu dili değiştirecek. Kaza değil, bu bir cinayettir. Basın bu dili dğeiştirdikten sonra hakimler ve savcılar da bu dili değiştirecektir. Hakimler ve savcılar iş cinayetlerine kaza gözüyle baktıkları müddetçe bu ülkede ölümler devam edecektir. Soma’da 301 kardeşimiz öldü. Oradaki ailelere biz bütün maddi manevi destekleri sunduk diyorlar. Bu ailelerin yaraları kapanmaz. Bu iş cinayetlerinde bizim toplum olarak örgütlenmemiz lazım. Adalet arayan ailelerin yanında durmamız lazım. Yoksa bu işçi ölümlerinin önüne geçilemeyecek. Davutpaşa ve birçok iş cinayeti unutuldu ama Soma’daki aileler unutulmasın.”