Cumartesi Anneleri 600 Haftadır Aynı Yerde
1995 yılından bu yana her cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek, gözaltında kaybedilen çocuklarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri bu cumartesi de 600. hafta münasebeti ile binlerin katıldığı oturma eyleminde taleplerini yeniden, bir daha dile getirdiler.
Alana girdiğimizde kalabalık oluşmaya başlamıştı. Mikrofondan “Slogan yok, alkış yok. Sadece sessizce oturuyoruz arkadaşlar” anonsu geçiyordu. Galatasaray Meydanı’nı dolduran insanlar sessizce oturmaya başladılar. Ellerinde devletin güvenlik güçleri tarafından alıkonulmuş ve bir daha haber alınamamış, yitirilmiş evlatların fotoğrafları ve kırmızı karanfilleri ile…
Meydana asılan “Cumartesi Anneleri 600 Haftadır Aynı Yerde” yazılı dev pankart, hem mekansal olarak hem de talepler doğrultusunda yetkililerin atması beklenen adımlar açısından aynı yerde olduğumuzu yüzümüze vuruyordu.
Her cumartesi günü olduğu gibi ilk olarak annelerimiz konuşmaya başladı.
Asla dayanacak gücüm kalmadı demeyeceğim
Konuşmaya ilk olarak 1980 yılında gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in annesi başladı.
Elmas Eren annemiz iki acı soru ile başlıyor konuşmasına: “Pırıl pırıl çocuklarımızın suçu neydi? Bir anne olarak 36 sene çocuğumun kemiklerini aramak ne demek? 36 sene oldu ama dayanacak gücüm kalmadı demeyeceğim asla. Allah diğer anneler gibi bana da güç kuvvet verir.”
Gözlerimiz yollarda olsa da ellerimiz hep yakalarında olacak
1995 yılında gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız sözü aldı ve 21 yıllık mücadelelerini anlatarak “Böyle devam ederse bir 600 hafta daha burada olmamız gerekecek.” dedi. Anne Yıldız ayrıca şunları kaydetti. “Ey insanlığını kaybetmişler! Günler, haftalar, aylar, yıllar oldu yavrularımızın akıbetini soruyoruz. Herkes için adalet diyoruz. O günden bu güne bir çok hükümet geldi geçti. Her gelen kendinden öncekilerinin ayıplarını daha büyük bir ayıpla örttü. Katilleri daha yüksek makam ve mevkilere çıkardılar. Bu günkü hükümet de Roboski ile, Gezi ile geçmiş hükümetleri aratmıyor. Dilek Doğan katledildiğinde Davutoğlu varsa bir hata gereken yapılır dedi. Sonra o gereken yapıldı, Dilek Doğan’ın ailesine soruşturma açıldı. Biz susmuyoruz, hesap da soruyoruz, kayıplarımızı da arıyoruz. Gözlerimiz yollarda olsa da ellerimiz hep yakalarında olacak. Unutturmayacağız!”
Korkması gerekenler bizler değiliz
Aylar, yıllar oldu. Kayıpların çocukları da bu onurlu kervana katıldı. Onlar da kayıp yakınlarının akıbetini öğrenip hesap sormak istiyorlar. Kaybedilenlerin çocukları adına Besra Tosun söz aldı. “Bu mücadeleyi annelerimizden devralmak bizim için büyük bir onur ama bir annenin yada annelerin yıllarca evlatlarının kemiklerini aramaları, bir mezar peşinde koşmaları bu ülke için büyük bir utançtır.” diyen Besra Tosun devamında şunları dile getirdi: “Doksanlarda olduğu gibi bu gün de büyük bir suskunluk var. Bu korkuyu aklım almıyor ve kabul etmiyorum. Çünkü doksanlarda saçlarından tutularak bu meydanda sürüklenen annelerin çocuklarıyız bizler. Bizim korkmaya hakkımız yok. Bizim susmaya hakkımız yok. Korkması gerekenler bizler değiliz.
Korkması gerekenler insanları gözaltına alıp, işkenceden geçirerek kaybedenlerdir.
Korkması gerekenler şehirleri tanklarla toplarla yerle bir edenlerdir.
Korkması gerekenler insanları diri diri bodrumlarda yakanlardır.
Korkması gerekenler Taybet anneyi 7 gün boyunca yaralı halde sokak ortasında bekletip ölümüne sebep olanlardır. Anne karnında daha doğmamış çocukları katledenlerdir. Biz değiliz.
Ellerimizde karanfillerle yaşamı savunanlar, bizler değiliz korkması gerekenler. Onlar korksunlar. Bu yüzden bu annelerin evladı olarak bu suskunluğu, bu korkuyu kabul etmiyoruz.
Biz mücadelemize devam edeceğiz. Sadece kayıp yakınlarının görevi değil bu. Herkesin bundan mesuliyet duyması gerekiyor. Çünkü Cumartesi anneleri hepinizin yaşam hakkını savunuyor. Bu karanlık günlerde hepiniz birer umut oldunuz bana. Hepinizi kucaklıyorum.”
Hesap sorana dek bu meydanda olacağız
Ve sıra kayıpların torunlarına geçti. Evet Besra Tosun’un dediği gibi bir annenin yıllarca çocuğunun kemiklerini araması, bir mezar peşinde koşması hepimiz için bir utanç sebebi. Kemiklerin peşinden koşalı o kadar zaman geçti ki, o kemiklerin torunları da katıldı bu kervana. Kaybedilenlerin torunları adına Abdulkerim Yurtseven’in torunu Berivan Yurtseven alıyor mikrofonu: “73 yaşında yürüme zorluğu çeken dedemin kürt olmaktan başka ne suçu vardı?” diye sorarak başlıyor sözlerine Berivan Yurtseven. Ve devam ediyor: “Biz Galatasaray torunları olarak dedelerimiz, ninelerimiz bulunana kadar; onları kaybedenlerden hesap sorana kadar bu meydanda olacağız.”
Arjantin’den “Plaza De Mayo” annelerinden mesaj
Plaza De Mayo anneleri gönderdikleri ses kaydı ile “kaybedilen tek mücadele, vazgeçilmiş mücadeledir. Eğer mücadelenizden vazgeçmezseniz siz her zaman kazanansınız.” mesajını verdiler.
Son olarak ortak basın açıklaması okundu. Ortak basın açıklamasını ise Suruç’ta kaybedilen Hüseyin Taşkaya’ın kızı Serpil Taşkaya okudu. Basın metni okunduktan sonra alkışsız ve slogansız bir şekilde sessizce dağıldı kitle.
Cumartesi Anneleri haftaya yine saat 12.00’da Galatasaray meydanında mücadeleye kaldıkları yerden devam edecekler.