Geçen Haziran ayında Karaman organize sanayi bölgesi başkanı Boynukalın’ın “Karaman’da çalıştıracak işçi bulamıyoruz, işçi gelse neredeyse çiçekle karşılaşıyoruz” minvalindeki açıklamasına şahit olmuştuk.
Karaman’daki bu fabrikaların birinde yaşananlar insanların neden bu fabrikalarda çalışmaya pek de hevesli olmadıklarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Patronların işçilerini berbat koşullarda çalıştırıp, üç kuruşu reva görüp sonra da “neden işçi bulamıyoruz” diye hayıflanması karşısında insan ne diyeceğini bilemiyor.
İki bin beş yüz kişilik dev fabrikada haftanın altı günü, günde on ikişer saat iki vardiya halinde çalışan Biskot işçileri bu duruma daha fazla dayanamayıp illallah etmiş ve 2012’nin bahar aylarında sendikalaşmaya başlamışlar.
Sen misin hakkını arayan, günde on iki saat çalışmak insanca değil diyen!
150’ye yakın sendikalı işçi apar topar tazminatsız şekilde işten atılmış. Bunların çok önemli bir bölümü uzun yıllardır fabrikada çalışan “fabrikalara gençliğini veren” eski, emektar işçiler.
İşten atılmaların sürdüğü Temmuz ayında üstüne üstlük fabrikada yaşanan bir iş kazasında bir işçi hayatını kaybetmiş.
İşçilerin derdi ortak: Haftada altı gün on iki saat vardiyalı çalışma, çoğu zaman pazar günleri zorunlu mesai. Sosyal yaşantının bitmesi. Boşanmaların artması, ailelerin dağılması. Sürekli artan iş temposu…
Fazla söze gerek yok, şöyle diyor biri:
“56 bin işçi var diyorlar Karaman’da, bunların hepsi, kadını, erkeği hepsi günde on iki saat çalışıyor. Ne birbirine ne ailesine ne çocuğuna zaman ayıramıyor. Aileler dağılıyor. Biz bu şekilde çalışmamak için sendikaya gittik.”
Üstüne üstlük işten atılan işçiler “kara liste”ye alınmış ve başka işyerlerinde işe alınmıyorlarmış. “İşçi bulamıyoruz” diyen işverenler, hakkını arayan, kendini ezdirmeyen işçi oldu mu almaya yanaşmıyor demek.
Buna benzer bir durumun yaşandığı Afyon’da, kara listeye alınıp iş bulamayan bir işçinin bunalıma girip intihar ettiğini dinlemiştim bir sendikacıdan…
Bu çalışma koşulları İstanbul gibi büyük şehirler için de istisna değil. Geçtiğimiz sonbahar’da Texim isimli giyim firmasında benzer koşullara karşı işçiler sendikaya yönelmiş, işten atılmış ve benzer bir mücadele verip sendikalı şekilde işlerine geri dönmüştü.
Eski bir haber olsa da Anadolu’da emeğin, emekçilerin, işçi-işveren ilişkilerinin durumunu, vahametini ortaya koyduğu için paylaşalım istedik. Anadolu kaplanları kükresin diye on binlerce insan bu koşullarda sömürülmekte.