28 Nisan ”İş Cinayetleri”inde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü İlan Edilsin!
29. Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde Taksim Meydanı’ndan Galatasaray Lisesi önüne yürüyen Adalet Arayan İşçi Aileleri 28 Nisan’ın ”İş Cinayetlerinde Hayatlarını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü” ilan edilmesi için çağrıda bulundu. Yakınını kaybeden aileler olarak 28 Nisan’da Meclise, Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığı’na giderek bu taleplerini ileteceklerini duyurdular. Dünya Gazetesi’nde çalışırken işten çıkarılan Hayati Bakış yakınını kaybeden ailelerle röportaj yaptı:
”Ben Hakkı Güleç. 2008’de Davutpaşa Patlaması’nda kardeşim Heybetullah Güleç’i kaybettim. 28 Nisan bizler için çok önemlidir. Ülkemizde maalesef iş cinayetleri hayatın doğal bir parçası gibi. Bu iş cinayetlerinin hepsi önlenebilecekken yetkililer tarafından gerekli düzenlemeler ve denetimler yapılmadığından işçi kardeşlerimiz her gün ölmeye devam ediyor. Biz de 2008’de Davutpaşa’yla birlikte bu mücadeleye başladık. Gördük ki, bu acı sadece bizim acımız değil. İş kazası, kader, takdir-i ilahi diyerek ve ailelerin acılarından, güçsüzlüğünden faydalanarak onlara üç kuruş kan parası verip susturuyorlar. Bir Umut’a teşekkür ediyoruz çünkü biz onlarla birlikte bu mücadeleye başladık. Davutpaşa’da 21 işçi hayatını kaybetti. 130’a yakın insan yaralandı. Biz bunun kaza olmadığını birçok platformda dile getirdik. Bunlar cinayettir; sorumlular bellidir ve yargılansınlar dedik. Kamu çalışanları suça karıştığı zaman ödüllendiriliyor. Kamu çalışanları yasası değişmelidir. Kamu çalışanları makamı, mevkisi ne olursa olsun suç işliyorsa cezalandırılsın. Sıradan bir vatandaş gibi yargılanabilsin. İş cinayetlerinin önüne bu şekilde geçilebilir.”
”Ben Demet Gürel. Ostim’de, 3 Şubat 2011’de ablam Dilek Gürel’i kaybettim. Biz Davutpaşa’da yakınını kaybeden aileleri örnek aldık. Şu anki aşamada onlar kadar ilerleyemedik. Şu anda iş yeri sahipleri ve gaz dolumu yapan firma yargılanıyor. Kamu kuruluşlarının yargılanmasına karar verilmedi şimdilik. Çünkü onların denetim yapma zorunluluğunun olmadığı söyleniyor. Şu an hala bunun çabası içerisindeyiz. Gerekli başvurularımızı yapıyoruz ama neticelenmiş bir durum yok. 28 Nisan sadece bizim için değil, çalışan herkes için önemli olmalı. Bu yaşananların unutulmaması gerekiyor. Sürekli hatırlanması gerekiyor ki herkes gerekli önlemleri alsın. Sadece iş veren veya çalışan işçi değil, kamu kuruluşlarının da kendi üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor. Bizim ülkemizde herkes ”çalışan işçi kendisini düşünsün” diyor. Ancak bu sadece kendini düşünmekle olmuyor. İş verenin gerekli önlemleri alması ve iş verene de bu baskıyı yapacak kamu görevlilerinin de gerekeni yapması gerekiyor. 28 Nisan bu yüzden önemli. İnsanların ekmeğinin peşinde çalışırken hayatlarını kaybedebildiği ve kaybedebileceğini unutmayıp, bunun önemli olduğunun hatırlatılması için gerekli.”
”Ben Sinem Emir. 2011’de Van’daki ikinci depremde abimi kaybettim. Abim Diyarbakır adliye muhabiriydi fakat Van’a görevli olarak gönderilmişti. Bizler bir adalet mücadelesi için buradayız. Sayı olarak çok azız. Çünkü Türkiye’de yakınını kaybeden insanlar sonrasında parayla kendi canını takas ettiriyor. Bizim davamızda 24 insan hayatını kaybetti ancak ceza davasını takip eden sadece 5 aile idik. Otel sahibi bütün ailelere para teklif etti. Bize de para teklif etti, biz kabul etmedik. Kabul etmediğimiz için buradayız. Burada bulunan her aileye de; gerek şirkette çalışırken gerekse taşeron olarak çalışırken hayatını kaybedenler olsun bu şirketler tarafından ailelere para teklif ediliyor. Buradaki ailelerin hiçbiri bunu kabul etmediği için burada. Malesef sayımız bu kadar az. Biz tüm bunlara rağmen ceza davalarımızı takip ettik. Bizim davamızda otel sahibi 11 yıl ceza aldı fakat Van Valisini, kamu görevlisini hala yargılayamadık. Anayasa Mahkemesi’ne gitti, ihlal kararı çıktı ve döndü. Burada her aile birbirinin davasını da takip eder. Biz sizlerin de bizim ne yaşadığımızı anlamanız için internetten imza kampanyaları başlatıyoruz. Şirket patronları ve aynı zamanda devletin sermayeyle ilişkisi sebebiyle bu yaşananlar kesinlikle denetime tabi tutulmuyor. Gerekli caydırıcı cezalar da verilmiyor. Bunu bütün davalarda görüyoruz. Biz gücümüz yettiğince, destekçilerimizle (burada Bir Umut’a da teşekkür ediyoruz) davalarımızı zaten takip ediyoruz. Bir hukuk devletinde bize düşen bu. İstiyoruz ki, 28 Nisan anma ve yas günü ilan edilsin. Çünkü dünyada ilk defa iş verenlerin hukuksal sorumluluğunun tescil edildiği gündür. Bu yüzden 28 Nisan diye anılıyor. Biz bu talebimizi iletmek için yarın Ankara’ya gideceğiz. CHP’den bir milletvekili bununla ilgili bir kanun teklifi verdi meclise. Bu iyi bir şeydir fakat yetmez. 550 milletvekili var. Bu ülkede her gün 3 işçi hayatını kaybederken bu Türkiye’nin gündeminde değil. Biz işçi ölümlerinin önüne geçilsin istiyoruz. Biz acınacak insanlar değiliz. Buradaki tüm aileler onurlu bir şekilde buradalar. Çünkü buradaki aileler yaşananlara neden olanların para teklifini kabul etmemiştir. Türkiye’nin gerçek gündemi iş cinayetleridir. Bunlar kaza değil, bile bile gelen ölümlerdir.”
Yakınını kaybedenlerin konuşmalarının ardından iş cinayetlerinin görünür olabilmesi için hazırlanan 2013 ”İş Cinayetleri Almanağı”nın tanıtımı yapıldı ve kitapçığın Mayıs ayının ikinci haftasından itibaren kitapçılardan temin edilebileceği dile getirildi. Aileler adına basın açıklamasını Esenyurt Çadır Yangını’nda hayatını kaybeden Barış Kıyak’ın kardeşi Damla Kıyak okudu:
Basına ve Kamuoyuna..
“Her yer denetimsizlik ve ihmal, her gün iş cinayeti”
9. Vicdan ve Adalet nöbetimiz için buradayız. ‘Adalet Arayan İşçi Aileleri’ adına, hoş geldiniz diyoruz.
Ekmek parası için çalışırken, iş cinayetlerinde işçi kardeşlerimiz hayatlarını kaybetmeye devam ediyor. Öncelikle hayatını kaybeden kardeşlerimize rahmet, ailelerine sabır ve yaralı kardeşlerimize şifa diliyoruz.
Bizler her nöbette, her duruşmada söylemeye, haykırmaya devam ettikçe, önlem almama da, sahiplenmeme de, denetimsizlik de bizlere inat devam ediyor sanki.
Ey işverenler, ey denetimle yükümlü olanlar; işçilerin yaşam hakkının ihlaline daha ne kadar kayıtsız kalacaksınız? Daha ne kadar kazanç hırsıyla, görev ihmaliyle iş cinayetlerinin meydana gelmesine sebep olmaya devam edeceksiniz?
Ey hakimler, savcılar, bilirkişiler; iş cinayeti sonrasındaki ceza davalarında vazifelerinizi hakkıyla adaletli ve bütün sorumluların yargılanması gayesiyle yerine getirmediğiniz sürece iş cinayetleri devam edecek.
Ey sendikalar ve emeğin, emekçinin hakları için mücadele ettiğini söyleyen herkes, durun ve düşünün, siz iş cinayetlerinin durması için ne yapmaktasınız?
O yüzden diyoruz ki; iş cinayetlerini durdurmalıyız, bu vicdansız ve adaletsizlik çemberini kırmalıyız.
Kırmalıyız ki; hayatını idame ettirmek için çalışan emekçi, çalışırken ölmesin.
Kırmalıyız ki; iş dönüşü babasını, anasını, kardeşini, çocuğunu bekleyen yakınları boynu bükük kalmasın.
Kırmalıyız ki; işçilerde sevdikleriyle hayal kurmaya devam edebilsinler.
Kırmalıyız ki; adalet arayan yalnız kalmasın ve insanlık kazansın.
Bu nöbetimizde davalarımız ve yeni iş cinayetlerini anlatmayacağız.
Unutmayalım! Bu çalışma hayatı bize HER GÜN savaşı sunuyor!
Uluslararası Çalışma Örgütüne göre dünyada
- Her sene 2.300.000’den fazla kadın ve erkek çalışırken ölüyor.
- Her gün 6.300 işçi çalışırken ölüyor!
- Dünyada savaşırken değil, çalışırken daha çok insan ölüyor!
- Ülkemizde ise her gün 3 ila 8 işçi çalışırken hayatını kaybediyor.
İşte bu vahşete dur diyebilmek için buradayız.
Dünyanın 30’a yakın ülkesinde ve ILO tarafından da ‘İş Kazalarında Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü‘ ilan edilmiş olan 28 Nisan’ın, ülkemizde de ‘İş Kazalarında Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü‘ ilan edilmesine dair isteğimizi dile getireceğiz.
Bugün burada dile getirmekle kalmayacağız;
Yarın İstanbul ve Ankara’daki ailelerden oluşan heyetimizle sabah saat 10.30’da Başbakanlık, saat 11.30’da Cumhurbaşkanlığı, saat 13.30’da TBMM Dikmen kapısında olacağız. Ve bu talebimizi Meclis’te grubu bulunan siyasi parti başkan vekillerine ileteceğiz.
Sosyal medyada change.org üzerinden başlattığımız imza kampanyasına ‘İş Kazalarında Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü‘ ilan edilmesi talebimiz kabul edilinceye kadar devam edeceğiz.
Ve biz aileler olarak; Vicdan sahibi, adalet duygusunu yitirmemiş herkes bu vahşeti anlayarak davranmalı diyoruz. Herkes her yerden ve her yerde üstüne düşeni yapmalı. Hiçbir iş cinayeti davası da duruşması da sahipsiz kalmamalı. Bizler davalarımıza sahip çıkarken iş cinayetlerine dur diyebilmek için vicdan ve adalet nöbetlerine başladık, devam ediyor.
Ve biz en çok canı yananlar, geride kalanlar için başka canlar yanmasın diye, her ayın ilk pazar günü, Taksim Galatasaray Meydanı’nda 13.00’te bir saatlik Vicdan ve Adalet Nöbetimizi tutmaya devam edeceğiz.
Mücadelemize başından beri destek veren dostlarımızın, iş cinayetleri olmasın ülküsüyle, dur diyebilme mücadelesine katkı olsun diye büyük emeklerle geçen sene ilkini çıkardıkları İş Cinayetleri Almanağı‘nın 2013 kitabı çıktı.
Çaresi yok. Bütün sorumlular yargılanacak!
İş kazası değil cinayet!
Adalet istiyoruz!
ADALET ARAYAN İŞÇİ AİLELERİ
Ankara heyeti irtibat tel; Kemal Emir: 0541 905 79 67 / Erdinç Eroğlu: 0532 264 25 95 / Musa Erdem: 0532 326 04 69
unutma@iscinayetleriniunutma.org