Bu ay 20. si düzenlenen Vicdan ve Adalet nöbeti Milas Güllük’te hayatını kaybeden 7 işçinin aileleri ile beraber tutuldu. Adalet arayan işçi aileleri ve hukukçularının bir araya geldiği nöbette, hayatını kaybeden işçilerin aileleri adalet çağrısı yaptı.
Milas’ta neler olmuş? 2006 yılında işçilerin hayatını kaybettiği terfi istasyonu özelleştirilmiş. İşçiler herhangi bir mesleki eğitim verilmeksizin ve uygun koşullar sağlanmaksızın günde 20 saat çalıştırılmış ve asli görevleri olmayan işleri yapmaya mecbur bırakılmışlar. İşe bu sebeple alınmadıkları halde bozulan dinamoyu tamir etmek üzere kanalizasyondan aşağı (sırayla, bir öncekinin dışarı çıkmaması sonucu durumdan şüphelenerek) inen Yüksel KUM, Özcan ÖZKAN, Fikret ÖZDEMİR, Hasan ÖZGÜR, Mevlüt ÖZBAKAR, Serkan MİRAL ve Mustafa ÖZTÜRK hayatını kaybediyor. Metan gazı zehirlenmesi yüzünden 3 saniyede ölüm gerçekleşiyor. Esirgenen 50 TL lik gaz maskesinin ve gaz ölçüm aparatının bedeli 7 canla ve geride kalan yakınlarının acılarıyla ödeniyor. Söz konusu terfi istasyonunun kapısı kilitlenmiş ve üzerine “ölüm tehlikesi vardır” yazılmış. Aileler soruyor: Derinliği 8 metre olan kuyuda biriken metan gazı çevrede oturan insanlar tarafından bile fark edilebilecek durumdayken, önlem almak için illa ki bu 7 canın kaybedilmesi mi gerekiyordu?
Taşisder genel başkanı Cemal arkadaşımız da ailelerle birlikte adalet çağrısı yapanlardandı. Kendisinin de taşeron işçi olarak çalıştığı Çapa Üniversitesi Hastanesi’nde yine taşeron olarak çalışan bir temizlik işçisi arkadaşının ihmal ve bu ihmalin kaynağı olan işçi sağlığını önemsemeyen zihniyet yüzünden yaşadığı zorlukları ve an itibariyle durumunu anlattı.
Kendilerinin basın açıklamalarını internet sitemizden paylaşmıştık. Temizlik işçisi zorla lağıma sokuluyor ve burada metan gazı ve enfeksiyona sebep olan çeşitli bileşenler yüzünden rahatsızlanıyor. Bir sağlık kurumunda çalışmasına rağmen, kurum kendi çalışanının sağlığını önemsemiyor ve hiç bir kontrol yapılmaksızın evine yolluyor. Daha sonra ağırlaşıp hastaneye kaldırılan işçinin eline batan bir iğne yüzünden karaciğer yetmezliği olduğu ortaya çıkıyor. Kadrosuz, güvencesiz, hukuktan yoksun taşeron işçi çalıştırmanın bedelini işçiler canlarıyla, sağlıklarıyla ödüyor.
Aileler adalet istediklerini ve sorumluların yargılanması için hukuki sürecin takipçisi olacaklarını duyurdular. Acıları bu kadar taze olmasına rağmen ve hala evlerinde dostlarının taziyelerini kabul etmelerine rağmen, hayatını kaybeden canlarını kusurlu bularak herhangi bir yargılama yapılmayacağından endişeli oldukları için bu çağrıyı yaptılar. Bunun yanında işçinin yanında olduğunu her fırsatta söyleyen sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin yanlarında olmayışını samimiyetsizlik olarak görüp “Sınıfta kaldılar!” dediler.
20. Vicdan ve Adalet nöbetinde yine ortak bir kaygı ve çağrı vardı: “Bu son olsun !”