1 Mayıs’ta Neler Oldu?
1 Mayıs’ta Emek ve Adalet Platformu’nun da içinde bulunduğu çeşitli islami gruplar eylemler için sokaktaydı. Yaşananları İslami Analiz sitesi şöyle özetledi;
1 Mayıs’ta İslami gruplar üç şehirde meydanlardaydı: İstanbul’da 8 kişi hala gözaltında!
02-05-2014 14:41:00
İslâmî Analiz/Haber Merkezi
Polisin Taksim’e gitmek isteyen göstericilere müdahale etmesi sonucunda çatışmalara sahne olan 1 Mayıs’ta, İslâmî gruplar da İstanbul, Tokat ve Sakarya’da meydanlardaydı.
İstanbul’da İslamî kimliğiyle bilinen gruplardan oluşan üç ayrı kortej Saraçhane Köprüsü üzerinde polis barikatı tarafından durduruldu. Polis, dağılma uyarısına direnen göstericilere coplarla ve biber gazlarıyla müdahale etti. Müdahale esnasında ikisi Eğitim İlke-Sen kortejinden, biri Emek ve Adalet Platformu’ndan altısı Antikapitalist Müslümanlar’dan 9 kişi gözaltına alındı.
Tokat’ta 4 senedir 1 Mayıs yürüyüşüne katılan TOKAD, Eğitim İlke-Sen ve Özgür Yazarlar Birliği’nden oluşan kortej 11:00’de yapılan basın açıklamasının ardından Gaziosmanpaşa bulvarı boyunca sloganlar eşliğinde yürüdü.
Sakarya’da ise şehirde faaliyet gösteren ve İslamî kimliğiyle bilinen 9 sivil toplum kuruluşu 1 Mayıs vesilesiyle bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada küresel kapitalist sisteme karşı birlikte direnme çağrısında bulunuldu.
İSTANBUL
İstanbul’da 1 Mayıs İslamî kimlikli gruplardan oluşan üç ayrı kortejle başladı.
2010’da Tokat’ta yapılan yürüyüşle İslamî çevrelerdeki ilk 1 Mayıs yürüyüşünü gerçekleştirmiş olan Özgür Yazarlar Birliği – Eğitim İlke-Sen – TOKAD’ın oluşturduğu kortej bu sene İstanbul’daki 1 Mayıs yürüyüşünü Edirnekapı’dan başlattı. Kortej “Fekku Ragabe – Kölelere Özgürlük!”, “İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor”, “Küresel Kapitalizme Karşı Küresel İntifada!”, “Terorist NATO Get Out of Middle East!” yazılı pankartlar taşıdı; “Kahrolsun kapitalist yağma düzeni!’, “işçiler ölüyor, sermaye büyüyor”, “asgari ücret köleliktir!”, “yaşasın emek dayanışması”, “emekçiler köle olmayacak” sloganlarını attı. Korteje katılanlar “Yolunda İslam’ın kardeşler olalım” ve “dağlardayız biz ovalarda (özgürlük türküsü)” marşlarını söyledi, tekbirler getirdi. Eğitim İlke-Sen korteji sloganlar, marşlar ve tekbirler eşliğinde Fevzipaşa Caddesi boyunca yürüyerek Saraçhane Parkı’na ulaştı.
1 Mayıs’ta İstanbul’da yürüyüş düzenleyen bir diğer grup olan Emek ve Adalet Platformu da Çapa’dan yürüyüşünü başlattı. Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, İşçi Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği ve Emek ve Adalet Platformu’ndan oluşan kortej saat 08:30’da Çapa Hastanesi’nin önünden harekete geçti. “Alın Terimizin Karşılığı Asgari Ücret mi? Taşerona Hayır!” ve “Güvenceli İş, İnsanca Yaşam!” yazılı pankartlar taşıyan kortej Millet Caddesi üzerinde ilerlerken Haseki Hastanesi ve İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) önünde duraklayarak kısa açıklamalar yaptı. Unkapanı’na yönelen kortej polis barikatıyla karşılaşmasının ardından pazarlıkların sonuç vermemesi üzerine ara sokaklara dağıldı. Macarkardeşler Caddesi’nde tekrar buluşan kortej üyeleri Eğitim İlke-Sen ve Antikapitalist Müslümanlar’dan oluşan diğer müslüman gruplarla birleşmek için İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasına doğru yola çıktı. Kortej üyeleri polisin Fatih İtfaiye bölgesinde kurduğu barikatla karşı karşıya gelmelerinin ardından barikatı yararak İBB’nin önünde diğer Müslüman gruplarla buluştu.
Antikapitalist Müslümanlar ise sabah saat 10.00’da Fatih Camii’nde buluşarak, 1 Mayıslarda ve iş kazalarında ölenler için gıyabi cenaze namazı kıldı. “Güç Allah’ın, Emek İşçinin, Kahrolsun Küresel Kapitalizm” pankartı açan ve “Allah Ekmek Özgürlük”, “Sınırsız Barış Toplumu”, “Müslüman Uyuma, Ezilene Sahip Çık” sloganları atan grup daha sonra Fevzipaşa Caddesi’ne çıkarak Eğitim İlke-Sen kortejiyle buluştu. İki kortej sloganlar eşliğinde Saraçhane Köprüsü üzerine geldi. O sırada Antikapitalist Müslümanlar grubu mensupları Bozdoğan Kemeri’ne “Mülk Allah’ındır” yazılı pankart astı.
Emek Adalet Platformu’nun kortejinin polis barikatını aşarak Saraçhane Köprüsü üzerinde ÖYB-Eğitim İlke-sen ve Anti-Kapitalist Müslümanlarla birleşmesi sonucu polis, barikatı Fatih kemerlerine kadar geri çekti. Göstericiler ve polis arasında yaşanan arbedede polis, göstericileri Bozdoğan kemerine yaklaştırmamak ve göstericilerin Unkapanı’na inmelerine engel olmak için biber gazlarıyla kısmi müdahalede bulundu.
Pazarlıkların sonuç vermemesi üzerine polisin söz konusu gösterinin yasak olduğu uyarısına karşı Müslüman göstericiler sloganlar, marşlar ve konuşmalarla direndi. Bu esnada TOKAD İstanbul İl Temsilcisi Emre Karaca basın açıklaması okudu. Polis ise uyarıların ardından göstericilere coplarla ve biber gazlarıyla müdahale etti. Müdahalede ikisi Eğitim İlke-Sen kortejinden, biri Emek Adalet kortejinden, altısı Anti Kapitalist Müslümanlar kortejinden toplamda 9 gösterici gözaltına alındı.
Olaylarının dinmesinin ardından polis müdahalesiyle dağılan müslüman göstericiler gözaltına alınan arkadaşlarını yalnız bırakmamak için Vatan Caddesi’nde İstanbul Emniyet Müdürlüğü binası önünde bir araya geldi. Gözaltına alınanların birinin serbest bırakılmasının ardından şu anda gözaltında 8 kişi kaldı. Savcılığın ek süre isteyerek gözaltı süresini pazartesiye kadar uzatacağı konuşuluyor.
TOKAT
Tokat’ta 5 senedir TOKAD, Eğitim İlke-Sen ve ÖYB tarafından organize edilen 1 Mayıs yürüyüşü bu sene saat 11:00’de Yeraltı Çarşısı üzerinde Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Yunus Akkoç tarafından okunan basın açıklamasıyla başladı.
Açıklamanın ardından TOKAD, Eğitim İlke-Sen ve Özgür Yazarlar Birliği’nden oluşan kortej Gaziosmanpaşa Bulvarı boyunca sloganlar eşliğinde yürüdü. Grup tarafından “Küresel Kapitalizme Karşı Küresel İntifada”, “Kapitalist İfsada Kulun Kula Kulluğuna Hayır!” yazan pankartlar taşınırken “Yaşasın Küresel İntifada”, “İşçiler Ölüyor Esnaf Batıyor”, “Asgari Ücret Köleliktir” sloganları atıldı, tekbirler getirildi.
Tokat’ta ve İstanbul’da okunan bildiri şu şekilde:
1 MAYIS: ADALET VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR!
Sevgili dostlar,
Yine ve yeni bir 1 Mayısta kapitalist yağma ve talanın karşısına dikilmek için meydanlardayız!
Tabiatı, hayatı ve insanlığı yerel ya da küresel hiçbir ayrım yapmadan iliğine kadar sömürüp köleleştiren kapitalist ifsada dur demek için meydanlardayız!
Açlık sınırının çok çok altında, 846 lirayla yaşamaya mahkûm edilen milyonlarca asgari ücretlinin artarak devam eden köleliğine isyan etmek için meydanlardayız!
Marketlerde, mağazalarda, tekstil atölyelerinde, inşaatlarda asgari ücret bile alamayan, sigortasız çalıştırılan, kölelik standartlarının bile çok altında çalışmak zorunda kalan milyonların çığlığı olmak için meydanlardayız!
İşçileri sömüren, onları güvencesizliğe mahkûm eden taşeroncu politikalara karşı çıkmak için meydanlardayız!
Hırsların esir aldığı zengin hayatların arzularına köle edilerek iş cinayetlerinde katledilen emekçilere yapılan zulümleri ifşa etmek, yeni zulümleri engelleyecek direnişlere omuz vermek için meydanlardayız!
Sosyal devleti öldüren; sendikasızlığı, esnek ve güvencesiz çalışmayı dayatıp emeği ucuza kapatan, bir ucu 12 Eylülcülere, diğer ucu AKP iktidarına uzanan vahşi neoliberal politikalara karşı çıkmak için meydanlardayız!
Adalet talebiyle 1 Mayısta sokaklara çıkmak isteyen emekçileri meydanlardan kovmak isteyen, şehri onlara yasaklayan gücün karşısına dikilmek için meydanlardayız!
MİT, MEB, TİB, HSYK gibi yeni yasal düzenlemelerle oluşturulmak istenen yeni vesayet düzenine karşı çıkmak için meydanlardayız!
Şehirlerimizi azgın kapitalist yağmanın talanına açıp halkımızı kırdan süren; göğü delerek Rabbimize karşı ululanan binaların, arabaların cenderesinde insanlara can çekiştiren kent politikalarına karşı çıkmak için meydanlardayız!
Libya’dan Afganistan’a, Irak’tan Pakistan’a, Suriye’den İran’a kadar İslam halklarını, Ortadoğu’yu baştanbaşa esir etmek isteyen batılı emperyalistlere, onların kanlı jandarması terörist NATO’ya karşı onurumuzu ve ülkelerimizi savunmak için meydanlardayız!
Katil NATO’yu Malatya’dan, İzmir’den; emperyalist ABD’yi İncirlik’ten söküp atmak için meydanlardayız!
Mısır’da, halkın sesini idam tehditleriyle kısmaya, onları terbiye etmeye çalışan katil ve zalim darbecilere karşı meydanlardayız!
Suriye halkını korkunç bir ateşe atan yerel ve küresel zalim güçlere karşı çıkmak için meydanlardayız!
Arkadaşlar!
Dünya, adalet ve özgürlük mücadelesinin arenası… İnsanın varoluşundan bu yana bu böyle! Biz vahiyden aldığımız referansla adalet ve özgürlük mücadelesinde saf tutmak için bir araya, yan yana, omuz omuza geldik.
1 Mayıs bizim için insanoğlunun adalet ve özgürlük mücadelesinin kıymetli günlerinden biridir. Hayatı kıskacına alan kapitalist kuşatmaya insanın verdiği mücadelenin sembol günlerinden biridir 1 Mayıs!
İnsanı köleleştiren; emeğini, inancını sömüren zalim ve fâsık güçlere karşı Müslümanlar olarak ezilenlerden yana olmak için meydanlardayız! Adaletin terazisinin ancak Kur’an’ın aydınlık dünyasını rehber edinerek doğrultulabileceğine inanarak meydanlardayız!
Arkadaşlar,
Kapitalist saldırı ne insanı sağlam bırakıyor, ne tabiatı! Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de, Rum suresinde ifade ettiği “İnsanların elleriyle yapıp ettiklerinden dolayı karada ve denizde fesat çıktı!” hakikati, neoliberal kapitalist saldırganlığın egemenliğini ilan ettiği günümüzde daha net bir şekilde kendini göstermektedir.
Ancak biz İslami muhalefet ve mücadele umudunun her zaman mümkün olacağı inancıyla alanlarda, salonlarda, dergi ve kitap sayfalarında bütün gayretimizle yer almaya devam edeceğiz. Yoksulların, ezilenlerin, sömürülenlerin yanında Hakkın ve hakikatin sesini yükselteceğiz! Bizi Allah ile aldatanlara asla fırsat vermeyeceğiz!
Firavun’un karşısına köleleştirilen İsrailoğullarını kurtarmak azim ve kararlılığı ile dikilen Musa, Nemrud’un karşısına ateşe atılma tehdit ve cezasına rağmen müthiş iradesiyle dikilen İbrahim, Ebu Cehil’in karşısına “fekkü ragabe-kölelere özgürlük” şiarıyla yeni ve bambaşka bir adil dünya idealiyle dikilen Muhammed gibi yerel ve küresel zalimlerin karşısına dikileceğiz!
Arkadaşlar,
Sömürü ve zulüm politikaları çok boyutludur, kendi aralarında örgütlüdür. Her vesileyle örgütlenen bu zulüm ve sömürü politikalarına karşı ancak örgütlü direnişlerle karşı koyabiliriz. Grevin, boykotun, eylemliliklerin gücünü, hak ve adalet üzere birlikte olmanın her türlü pratiğini zorlamalıyız. Şeytani egemen güçlerin kapitalizmin mü’minleri haline getirdiği insanları vahyin aydınlığında diriltme çabamızın ancak direniş alanlarını genişletip bereketlendirmekle mümkün olabileceğini unutmayalım.
2014’ün 1 Mayıs’ında, bu meydanlardan bir kez daha seslenerek bitirelim konuşmamızı:
Ey bütün mazlum ve mustazaf halklar,
Ey emeği, inancı, dili, ülkesi, havası, suyu, nesilleri ifsat edilip sömürülen, yağmalanan ezilen halklar,
Ey emperyalistlerin, kapitalistlerin kuşatmasında can çekişen halklar,
Gelin birlikte direnelim, Kur’an’ın rehberliğinde adil ve özgür bir dünyayı birlikte kuralım!
Eğitim İlke-Sen, TOKAD, Özgür Yazarlar Birliği
SAKARYA
Sakarya’da faaliyet gösteren İslamî kimliğiyle bilinen 9 sivil toplum kuruluşu Adapazarı Kültür Merkezi’nin karşısında 1 Mayıs’a ilişkin bir basın açıklamasında bulundu.
Beytullah Emrah Önce tarafından okunan açıklamada kapitalizmle birlikte tüm değerler sisteminin çöktüğü yeni bir cahiliye dönemine gelmiş durumda olduğumuz ifade edilirken, küresel kapitalist sisteme karşı birlikte direnme çağrısında bulunuldu.
Kapitalist sistemin ve egemen emperyalist aklın insana ‘sermaye’ ya da ‘kaynak’ gözüyle baktığını belirten Önce, Müslümanların da kendi geleceklerini bu sistemin içinde aradıklarını belirtirken “Oysa tüm insanlığın mirası olan yeryüzünün kaynaklarını ve insan emeğini sömüren bu sistemin, bizi sürüklediği felaketi görmek zorundayız” ifadelerini kullandı.
Kapitalist sistemin yarattığı ifsadı rakamlarla anlatan Önce, “Düşünün ki bu sistemde, dünyanın en zengin yüzde 10’u dünyadaki zenginliğin yüzde 86’sını eline geçirmiş durumda. En zengin yüzde 1 ise yüzde 46’sını.Yani dünya nüfusunun yarısına, toplam zenginliğin ancak yüzde 1’i kalmış. Nereden baksanız korkunç bir durum. Bu eşitsizliği üreten ise kapitalist talan düzenidir.” dedi.
Referansı vahiy ve sünnet olan adalet çağrısını ve birlik ve dayanışma mesajını tüm dünya halklarıyla birlikte yükselttiklerini söyleyen Önce, “Yeryüzünde ilahlık taslayanlara, kula kulluk düzenleri kuranlara, Bakara suresinde beyan edildiği üzere “işbaşına geçtiğinde ekini ve nesli ifsad edenlere” karşı bir kez daha ‘LÂ’ diyoruz.” ifadelerini kullandı.
Önce “Güç ve iktidar gösterilerinin tayin edici hale geldiği, içerisinde yaşadığımız sömürü, kötülük ve utanç çağında, gelin, sesimizi birlikte yükseltelim.” dedi.
Sakarya’da okunan açıklamanın tamamı şu şekilde:
Kapitalist ifsad, insanlığı ve tabiatı yok ediyor!
Değerli dostlar;
İnsanlığın cehennemi bir uçurumun kenarına geldiği günlerdeyiz. Kapitalist ekonomi modeli; tüm dünyaya gelişme, kalkınma, büyüme şemsiyesi altında pazarlanırken, aslında tarih geriye doğru ilerliyor. Tüm değerler sisteminin çöktüğü yeni bir cahiliye dönemine gelmiş durumdayız.
Küresel kapitalizm, insani olan her şeyi bayağılaştıran, çürüten, yozlaştıran bir ifsad kaynağına dönüşmüş vaziyette. Egemen emperyalist akıl, insana ‘sermaye’ ya da ‘kaynak’ gözüyle bakıyor. Bu düzende, insanın değeri ahlâkla değil banka hesaplarıyla ve ne kadar tükettiğiyle ölçülüyor!
Hayatlarımız, sınırsız bir üretim ve tüketim çılgınlığının vesayeti altında. Ne yazık ki, buna karşı başka bir dünyayı mümkün kılma iddiasını taşıması gereken Müslümanlar, geleceğini bu kapitalist bataklığın içinde arıyor. Oysa tüm insanlığın mirası olan yeryüzünün kaynaklarını ve insan emeğini sömüren bu sistemin, bizi sürüklediği felaketi görmek zorundayız.
Bugün dünya genelinde her sekiz kişiden biri aç. Her yıl, açlık nedeniyle yaklaşık 7 milyon kişi, hayata gözlerini yumuyor. Dünya genelinde her 5 saniyede bir, 10 yaşın altındaki bir çocuk açlıktan ölüyor. Hem de neredeyse dünya nüfusunun iki katını, yani yaklaşık 12 milyar insanın karnını, rahatlıkla doyurabilecek imkânları olan bir dünyada…
Biz burada konuşurken bir çocuk daha ölüyorsa, bu cinayetin sebebi yokluk değil varlığın hakça paylaşılmamasıdır, adil bir şekilde bölüşülmemesidir. Bunun için sorumluluğunu hakkıyla yerine getiremeyen Müslümanlardır…
Düşünün ki bu sistemde, dünyanın en zengin yüzde 10’u dünyadaki zenginliğin yüzde 86’sını eline geçirmiş durumda. En zengin yüzde 1 ise yüzde 46’sını.Yani dünya nüfusunun yarısına, toplam zenginliğin ancak yüzde 1’i kalmış. Nereden baksanız korkunç bir durum. Bu eşitsizliği üreten ise kapitalist talan düzenidir.
Değerli dostlar,
Günlerden 1 Mayıs. Bugünü, tüm dünya halkları için anlamlı kılan ise insanlığı ve tabiatı ifsad eden, ezen, sömüren kapitalist sisteme karşı yükseltilen itirazdır. Bugünün tarihinde özellikle emeğin, alın terinin sömürülmesine karşı direnirken ödenmiş ağır bedeller vardır. Böyle bir günde, biz de, İslami kimliğimizle, referansı vahiy ve sünnet olan adalet çağrımızı, birlik ve dayanışma mesajımızı, tüm dünya halklarıyla birlikte yükseltiyoruz.
Yeryüzünde ilahlık taslayanlara, kula kulluk düzenleri kuranlara, Bakara suresinde beyan edildiği üzere “işbaşına geçtiğinde ekini ve nesli ifsad edenlere” karşı bir kez daha ‘LÂ’ diyoruz.
Küresel ekonomik vesayetin kölesi, küresel kapitalizmin esiri değil, Rabb’imizin kulu olduğumuzu hatırlatıyoruz.
Değerli dostlar,
Kapitalist, emperyalist sömürü düzeni öyle bir düzendir ki, bu düzende insanlık onurunun bir değeri yoktur. Kapitalist şirketlerin çıkarları için savaşlar, emperyalist işgaller icat edilir. NATO gibi savaş makinalarına, silahlara ayrılan bütçeler; halklara ölüm, mültecilik, açlık, yoksulluk, işsizlik ya da evsizlik olarak fatura edilir. Daha çok kazanma hırsıyla köleleştirilen emekçiler serbest piyasa koşullarında adeta diri diri gömülürler. Onlarcası sağlıksız iş koşullarının yol açtığı işçi cinayetlerinde hayatını kaybeder.
Bir yıl önce Bangladeş’te, dünyaca ünlü markalara üretim yapan tekstil atölyelerinin olduğu bir plazanın çökmesiyle ölen 1138 işçiyi hatırlayın. Buna sessiz kalmak, orada üretim yaptıran Türkiyeli markaların sattıkları giysilerdeki kana ortak olmak değil midir?
Soruyoruz: Ülkemizde her ay yüzden fazla işçinin öldüğü bir düzeni, hangi kalkınma rakamı, hangi büyüme istatistiği kurtarabilir?
Resmi rakamlarda dahi sadece son 10 yılda 11 binden fazla emekçi, iş cinayetlerine kurban gittiyse; onların canı ya da alın teri üzerinde yükselen bu kapitalist düzen ve bu düzenin fabrikaları, rezidansları, AVM’leri birer zulüm abidesi değilse nedir?
Gelin; insanlığı bu kapitalist, bu emperyalist düzene kul-köle kılmak isteyen, tabiatı sınırsız hırslarıyla kirleten, çoraklaştıran, betonlaştıran zihniyete hep birlikte direnelim!
Aksi takdirde, yarın geç kalmış olacağız! Derelerimiz inşaatlarla, HES’lerle dolarken; göllerimiz dev fabrikaların üretimi için hızla kurumaya yüz tutarken; yeşil alanlarımız betondan ucubelerle doldurulurken; daha ne kadar kayıtsız kalacağız?
Sömürülen sadece emeğimiz, toprağımız, suyumuz değil, bizim ve çocuklarımızın bütün geleceğidir!!!
Kısa süreli sözleşmelerle, karşılığı verilmeyen stajyerliklerle, kayıtdışılıkla, taşeronlaşmayla; iş güvencemiz, alın terimiz, haklarımız ellerimizden alınıyor. Hakkını arayanlar baskıyla yıldırılmak isteniyor. Sendikal ve sosyal haklar her gün daha fazla tırpanlanıyor.
Çoluğumuzun çocuğumuzun rızkı için gece gündüz ter dökerken, evimize gittiğimizde ne eşlerimize rahat bir selam verebiliyor, ne evladımızla vakit geçirebiliyoruz.
Asgari ücret açlık ve yoksulluk sınırının altında. Kamu çalışanları ve emeklilere verilen ücret de aynı şekilde onurlu ve insanca bir yaşamın hayli uzağında. Greve gidenler şiddete maruz kalıyor, hakkını arayanlar baskıyla yıldırılmak isteniyor.
Diğer taraftan günü kurtarmak için yanlış yollara sapılıyor ve maalesef geniş bir kesimin içine düştüğü kredi ve faiz bataklığı, bütün toplumu hızla felaketin dibine doğru çekiyor.
Aziz Sakarya halkı,
Neoliberal politikaların, insana, topluma ve doğaya dair ne varsa piyasaya sürdüğü, değerlerinden arındırılmış bir ticari metaya dönüştürdüğü bir ülkenin, bir dünyanın yaşanabilir bir yer olması mümkün değildir.
O halde, kapitalist çıkarlar için uydurulan “ihtiyaçlar sonsuz, kaynaklar ise sınırlı” hurafesini şiddetle reddedelim.
Tüketime dayalı, faiz ve rant ekonomisinin yol açtığı sosyal ve ahlaki çürümüşlüğü görelim. Toplumu ifsad eden bu düzenle uyumlu her türlü siyasi anlayışı, bunu meşrulaştırmak için üretilen yanlış dini ve kültürel argümanları hayatımızdan çıkaralım.
Rabb’imizin bize verdiği yeryüzü nimetlerinin, adil bir bölüşüm ile herkes için yeterli olduğuna inanalım.
Adil ücret ve çalışma koşullarında çalışmak isteyenlerin mücadelesini yükseltmek, hepimizin sorumluluğundadır. Gelin, emeğimizin hakkını birlikte arayalım.
“Çalışanın hakkını, alın teri kurumadan veriniz” diye bildiren Allah Resulü’nün takipçileri, bu emri çiğneyenlere karşı duyarsız kalabilir mi?
Gelin sömürü, kötülük ve utanç çağında, sesimizi birlikte yükseltelim:
Mülkün, egemenliğin yalnızca Allah’ın olduğunu haykıralım. Rabb’imizin bize verdiği yeryüzü nimetlerinin, hakça paylaşım, adil bir bölüşüm ile herkes için yeterli olduğunu savunalım.
Daha insani ve adil bir dünyanın mümkün olduğunu gösterelim.
Güç ve iktidar gösterilerinin tayin edici hale geldiği, içerisinde yaşadığımız sömürü, kötülük ve utanç çağında, gelin, sesimizi birlikte yükseltelim:
Başka bir gelecek ancak vahyin aydınlığıyla mümkün!
Küresel zulme karşı yaşasın küresel dayanışma!
Küresel kapitalist-emperyalist sömürüye karşı yaşasın Küresel İntifada!
İMZACI KURULUŞLAR
DİRİLİŞ SAATİ DERGİSİ, İLİM VE HİKMET VAKFI, EĞİTİM İLKE-SEN, FÜTÜVVET DERNEĞİ, SAGED (SAKARYA GÖNÜLLÜ EĞİTİMCİLER DERNEĞİ), SAKARYA DAYANIŞMA DERNEĞİ, ÖZGÜR YAZARLAR BİRLİĞİ SAKARYA TEMSİLCİLİĞİ, TASFİYE DERGİSİ, VAHDET VAKFI SAKARYA TEMSİLCİLİĞİ