1 Mayıs’ta Alanlardaydık!
Emek Adalet Platformu olarak bu yıl 1 Mayıs etkinliğine Uyanış Hareketi ile beraber, Üsküdar’da 9 buçukta basın açıklamalarını okuyarak başladık. “Kula Kulluğa ve Sömürüye Karşı” pankartlarıyla meydanda yerimizi aldık.
Basın açıklaması ve çağrı metni okunduktan sonra 1 Mayıs buluşması için tespit edilen alana doğru harekete geçtik. Marmara Forum önünde İşçi İttifakı ve Sosyal İş kortejleriyle buluşarak meydana doğru hareket ettik.
Basın açıklamasında kula kulluğa ve sömürüye karşı beraberce hareket etmek gerekliliği ve rızıkla terbiye etmeye kalkan patronların karşısında, çocuğuna okul kıyafeti alamadığı için intihar eden emekçilerin yanında olacağımızı ifade ettik.
İş cinayetlerine de vurgu yapılan açıklamamızda dünya üzerinde her 15 saniyede bir işçinin, günde 6 bin işçinin kötü çalışma koşulları sebebiyle ölümlerini anmanın, asgari ücretle ev geçindirmeye çalışan, iş yerlerinde mobinge uğrayan tüm işçiler için ses çıkarmanın öneminden bahsederek örgütlü ve bir arada olmanın önemine dikkat çekmeye çalıştık.
Üsküdar Meydan’da yaptığımız basın açıklamamızın tam metni:
1 Mayıs İşçi Bayramı dünya üzerinde her 15 saniyede bir işçinin, günde 6 bin işçinin kötü çalışma koşulları sebebiyle ölümlerini anmak, asgari ücretle ev geçindirmeye çalışan, iş yerlerinde mobinge uğrayan tüm işçilere yapılan haksızlıklara ses çıkarabilmenin, sesimizi duyurmanın da bir yolu.
Kula kulluğa ve sömürüye karşı hep bir arada olacağız. Bizi rızkımızla terbiye etmeye kalkan patronların karşısında, çocuğuna okul kıyafeti alamadığı için intihar eden emekçilerin yanında olacağız.
Bize üç öğün simit yiyin diyenler şatafat içinde yaşarken, bizler, memurundan, işçisine, yoksulluk içinde yaşıyoruz. Asgari ücretin açlık sınırında olduğuna bakılmaksızın yetinmemiz ve sabretmemiz isteniyor. Emeğimizden, alın terimizden beslenerek elde ettikleri sermaye ile bizleri ezmeye, sindirmeye çalışan patronları da, sistemi de kabul etmiyoruz.
301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma davasında sorumluların tahliye edilmesi, havaalanı işçilerinin çalışma koşullarının iyileşmesi için seslerini duyurmaya çalışırken tutuklanmaları bize gösteriyor ki patronlar çıkarları için örgütleniyor, hukuk aygıtını manipüle edebiliyorlar. Zannediyorlar ki onlar ölüyü gösterince biz sıtmaya razı olacağız.
Ancak hatırlasınlar. Flormar’da, TOFAŞ’da, Metal İş’de olduğu gibi işçiler yanaya gelip örgütlendiğinde, onları çok az şey durdurabilir. Bu yüzden “Kurtuluş yok, tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” diyoruz.
Kadınlar olarak da bu eşitsiz sistemden iki kat nasibimizi alıyoruz. Birçok iş yerinde işe alınmanın ön koşulu olarak hamile kalmamayı kabul etmemizi istiyorlar. Bazen de sadece kadın oluşumuz işe alınmamamız ya da ucuz iş gücü olarak görülmemize neden oluyor. Ev içinde, sokakta, kamusal alanda ataerkiyle, kapitalist sistemle kreş hakkımız için, annelik-babalık izni için, çalışma koşullarının adil, hakkaniyetli olması için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Kamuda çalışanlar olarak, kadroya geçirilen taşeron işçiler olarak sürekli mobinge maruz kalıyoruz. Siyasal iktidarın zulümlerine rıza göstermeyen, en azından bunu dile getirenler terörist damgası yiyorlar. Kamu kurumları kamuya aittir, üç-beş kendini bilmezin keyfine değil! Bizi ekmeğimizden ederek biat ettirebileceklerini sananlar yanılıyorlar. Rızkı veren Allah’tır, kula minnet etmeyiz. İnsanların ne düşündüğünün değil, işlerini ne kadar iyi yaptığının gözetildiği adil bir çalışma düzeni için de buradayız bugün.
Tüm insanların eşit ve hür yaşadığı, güzel ahlakın hâkim olduğu bir yeryüzü talebimiz var. Ne devlete, ne sermayeye kul olunmayan bir dünya hayalimiz var. Bunun ise ancak hakça üretip, adilce bölüştüğümüzde mümkün olacağına inanıyoruz. Rabbimiz, “insan için emeğinden başkası yoktur” buyuruyor. İnancımızda helal lokma bu kadar hayatiyken, bugün emekçiye hakkını çok gören, ona hayatı zindan eden, kendi ise şatafat içinde yüzenlerin inançlılığından bize ne!
Kardeşler, arkadaşlar, hemşehrilerimiz. Gelin bu saltanata, belimizi büken, boynumuzu düşüren zalimliğe dur diyelim. Zincirlerimizden başka neyimiz var kaybedecek, haykıralım beraber ekmek ve özgürlük için haydin!