Taşeron İşçilerini Ziyaret (23 Mart Cuma, 17:30-18:30)
Çapa ve Cerrahpaşa Tıp Fakülteleri’nde “taşeron sağlık emekçileri” işten çıkarıldı. Süreci kısaca özetlemek ve cuma günü gerçekleştireceğimiz dayanışma ziyareti hakkında sizi bilgilendirmek istedik.
2 Kasım 2011 taihinde bir geceyarısı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile, TBMM’de bile görüşülmeden bir Bakanlar Kurulu kararıyla antidemokratik bir yasa çıkarıldı. Bu yasa sağlık sistemini tümden değiştiriyor.
Çok kapsamlı olan bu yasanın burada bizi ilgilendiren kısmı şu: Yasa ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak taşeron çalışma yasaklandı ve sözleşmeli personel çalıştırılması karara bağlandı. İlk bakışta taşerona göre olumlu bir gelişme gibi görünse de, bu madde sağlık sektöründe çalışan onbinlerce taşeron işçisinin ya KPSS puanı ile sözleşmeli olması veya bu sınava girmemiş ya da yeterli puanı alamamışsa işten çıkartılması anlamına geliyordu.
Taşeron çalışanlar kadroya geçirildikten sonra bu yasa çıkarılsaydı; 5, 10 hatta 15 yıldır hastanelerde çalışan taşeron işçiler daha az mağdur olurlardı ve ekmeklerinden olmazlardı. Nitekim kasım ayından bu yana işçiler kanuna aykırı bir şekilde taşeron olarak çalıştırıldılar. Hatta işten çıkarıldıkları kendilerine 20 gün sonra söylenen ve 20 gün sigortasız, maaşsız, boşa çalışan sağlık emekçileri bile oldu. Alay edercesine haklarını mahkemede aramaları bile söylendi bu işçilere.
Açıkça işlenen bu suçlara yönelik herhangi bir yaptırım ise olmadı. Şu anda KPSS puanı ile çalışmaya devam eden işçiler sözleşmeli oldukları için, yine her sene sözleşme yenilenmeme tehlikesi olduğundan güvencesiz de olsa bir iş sahibiler. Fakat Çapa’da rektörün ilk ifadesiyle “yaklaşık 400”, ikinci ifadesiyle 196 kişi işten çıkarılacak. Bu işçilerin 196’sı da zaten ilk etapta işten çıkarıldı.
Taşeron işçiler müfettiş ve mahkeme kararlarıyla hastanenin asli işlerini yaptıklarını belgeledikleri için kadro hakkı kazanmış durumdalar. Fakat üniversite yönetimi bu işçileri kadroya alarak kararları işçi lehine yorumlamak yerine, işçileri çıkarıp yerlerine başkalarını almayı tercih ediyor.
Taşeron olarak çalıştırılan laborant, biyolog, tekniker ve hatta hemşirelerin bulunduğu düzenin başka bir adaletsizlikle, zulümle üzerini örtme çabasına karşı duruyoruz. İşe 14 yıl önce başlamış bir emekçiden KPSS puanı isteyen yeni yasa ve yönetim anlayışı adaletsizdir. İşten çıkarmak insan hakkı ihlalidir, emek sömürüsüdür.
Bu haksızlıklara karşı taşeron işçilerin yanında olduğumuzu ve onları desteklediğimizi duyurmak için 23 Mart Cuma akşamı saat 17.30-18.30 arası işçileri çadırlarında ziyaret edeceğiz. Tüm dostlarımızı direnişe ve dayanışmaya destek olmaya davet ediyoruz.
Taşeron sistemi köleliktir!
Taşeron sistemine son verilsin. Yargı ve müfettiş kararları uygulansın!
İşçi çıkartmak çözüm değildir. 4 D kadrosuyla çalışmak, taşeron işçisinin hakkıdır!
Günlük tutan işçilerin son günlüğü:
Çapa Taşeron İşçileri Günlüğü 28: Mücadele Dolu Yeni Bir Haftaya Girdik
Mart 20th, 2012 | Yazar: admin
Yeni haftaya Rektör Yardımcısı Kamil Adalet’in Çapa’nın taşınması sürecine dair Çapa Meclisine yapacağı bilgilendirme toplantısına katılma kararıyla başladık. Çıkartılması hedeflenen sağlık işçilerinin bir bölümüyle toplantının yapılacağı Kemal Atay amfisine gitmek üzere çadırın önünde toplanıldı.
Toplantıya öğrenciler, asistanlar, hocalar gibi taşeron işçileri ve SES üyeleri de katılması planlanmıştı. İşçilerin toplantıya katılacağı biliniyordu ve üniversitenin özel güvenliği Rektör Yardımcısının emriyle toplantıya alınmadı. Hatta dernek temsilcileri de içeriye alınmadı. SES şube başkanı toplantıda söz alarak “Sizi biz davet ettik ve siz toplantıya işçilerin alınmasını engellediniz. Söz hakkımız olmayacaksa biz de toplantıya katılmayacağız” toplantıdan ayrıldı.
Toplantı öncesinde Çapa’da yapılacak yeni düzenlemeden Çapa Meclisi’nin de söz hakkı olması talep edilmesi konuşulduğu için, her hangi bir protestonun yapılmaması konusunda hocalardan talep gelmişti.
İşçiler sözlerinde durdularancak Rektörlük herzamanki gibi, işçilerle kamuoyu önünde sorunları görüşmekten kaçınıyor.
Toplantı sırasında öğrenciler bu durumu protesto ettiklerini açıkladılar ve Rektörlük öğrenciler ve işçilerle (Çapa Meclisiyle) önümüzdeki günlerde ayrıca toplantı yapmak konusunda anlaşma yapıldı.
Çadırın önünde yapılan toplantıda hergün saat 12.30′da toplanma ve birlikte sloganlarımızı tekrarlayarak, kararlılığımızı ifade etme kararı aldık. Her bölümden birer temsilci seçimi yapıldı ve çıkışı verilmek istenen işçilerin birliğini sağlamak üzere görevlendirildiler.
Hep birlikte tekrarladığımız sloganlar şunlardır:
Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hepberaber Ya Hiçbirimiz!
Direne Direne Kazanacağız!
Susma Haykır, Taşerona Başkaldır!
Öte yandan hasta yakınlarına seslenen iki bildirimizi, GSS sürecini anlatan bildiriyi ve taşeron çalışmayı anlatan bildirimizi iç içe koyarak dağıtımına devam ettik.
Dernek Yönetim Kurulunun yaptığı toplantıda bir dizi karar alındı. Bu kararlardan ilki 23 Mart’ta yapılacak olan sosyal etkinliktir. 21 Mart’ta yapılacak basın açıklamasının ardından kadro talepli dilekçeler Dekanlığa iletilecek. Mücadelenin genişletilmesi amacıyla sendikalarla görüşülecek. Davaların açılması konusunda avukatların irtibata geçerek program yapması da kararlar arasındadır.
Süreci birleşerek lehimize çevireceğiz!
Taşeron işçilerin soruları şöyle:
http://tasisder.com/wportal/2012/03/taseron-iscisi-rektor-yunus-soylete-soruyor-dev-projenizde-isciye-yer-var-mi/
Taşeron İşçisi Rektör Yunus Söylet’e Soruyor: “Dev Proje”nizde İşçiye Yer Var mı?
BASIN VE KAMUOYUNA
Taşeron İşçisi İÜ Rektörü Yunus Söylet’e
Soruyor: “Dev Proje”nizde Taşeron İşçisine
Bir Kadro Bulamadınız mı?
İÜ Rektörü Yunus Söylet, 3 Mart tarihli Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajla “Türkiye’yi Aşan Proje”sini açıkladı. Bu açıklamasının son bölümünde taşeron işçileriyle ilgili soruya “Taşeronla insan çalıştırmayı kölelik olarak görüyorum. Mart ayı sonunda sözleşmeleri biten yaklaşık 400 taşeron sağlık çalışanının iş akdi bizim tercihimiz ve yetkimiz dışında sonlanmış olacak. Bu yasal zorunluluk” diye yanıt verdi. Kestirip attı!
İnanıyoruz ki, bir rektör ve üstelik tıp doktoru olan Yunus Söylet, başka hiçbir konuda böyle kestirmeden konuşmamıştır. İnsani, vicdani ve sosyal sonuçlarını hesaba katmadan beyanda bulunmamıştır. Yıllardır hastaneye emek veren yüzlerce işçiyi ve ailesini yok sayan bir açıklama yapmamıştır.
Taşeron işçisi soruyor: İşçinin kazanılmış hakkını elinden almak, müfettiş raporlarını ve mahkeme kararlarını uygulamamak, yıllardır emek verenleri işten çıkartmak “Türkiye’nin En Büyük Projesi” olabilir mi?
Taşeron işçisi soruyor: Taşeron sistemi sebebiyle hastane bünyesinde ortaya çıkan “enfeksiyon” karşısında, tıp doktoru olarak Rektör Yunus Söylet’in aklına gelen ilk çözüm hastanenin eli ayağı olan taşeron işçilerini kesip atmak mıdır?
Madem, taşeron köleliktir, öyleyse taşeron işçisi soruyor: Rektör Yunus Söylet’in dönemi de dâhil, 1998 yılından beri 13 yıldır sağlık çalışanlarını taşeronlarda sefalete, düşük ücretle, güvencesiz çalışmaya neden zorlanıyor?
Kim tazminatlarını kim ödemiyor? Yıllık izinlerini kullanmalarını kim engelliyor? İş yasasındaki hakları bile mahkeme kararıyla uygulayan Rektörlük, bugün hangi yüzle “taşeron köleliktir” diyebiliyor?
Taşeron işçisi soruyor: Aralık 2011’den beri Çalışma Bakanlığı Müfettişlerinin 2 raporu, 4. İş Mahkemesinin kararı olmasına rağmen, bin 112 işçinin hastanenin ana işlerinde çalışan asıl işçi olduklarını belgeleyen bakanlık raporu ve mahkeme kararı varken, bu kararlar neden uygulamıyor? Yargı kararlarını uygulamamak suç değil mi?
Taşeron işçisi soruyor: 2012 Ocak ayından beri hemşireyi, laborantı, röntgen teknisyenini “veri toplama elemanı” olarak işe alıp çalıştırmak suç değil mi?
Taşeron işçisi soruyor: Müfettiş raporunda “taşeron işçiler üniversitenin asıl işçileridir” diyor. Bu işçileri çıkartın mı diyor? İşçi çıkartın yerine KPSS puanıyla işçi alın mı diyor?
Taşeron işçisi soruyor: KPSS denilen eleme sınavı yokken işe giren, 13-14 yıldır hastanede çalışan, yıllardır gecesini-gündüzünü toplumun sağlık hizmetine veren taşeron işçilerinden bugün KPSS puanı istemek adil mi? Rektörlüğün bugüne kadar taşeron çalışmasına izin vermesinin suçunu çalışanlara fatura etmek değil mi?
Taşeron işçisi soruyor: Sağlık hizmetleri yeterli sağlık çalışanı olmadığı için aksarken, taşeronlara yeni işçi alımı yapılırken “taşerona son veriyoruz, işçileri çıkartıyoruz” demek ahlaki, vicdani, insani bir çözüm müdür? Tek çözüm müdür? Rektörlük bu gerçekleri biliyor. İşçi lehine gereğini yapmıyor.
İşçilere kadro verilmesi için çözüm yolu aramak yerine, mahkeme kararını, müfettiş raporlarını by-pass etmeyi tercih ediyor. KPSS oyununa başvuruyor. Başta bin 112 işçi olmak üzere, müfettiş raporu ve mahkeme kararıyla hastane çalışanı olduğu kesinleşen işçileri işten çıkartarak yargı kararlarına karşı suç işlemiş oluyor. İşçilerin kazanılmış kadro haklarını ellerinden alıyor.
Taşeron işçisi çözüm de öneriyor: İÜ’de taşeron sisteminin yarattığı “enfeksiyon”un tedavisi için çözüm vardır: Kadrolu, güvenceli iştir. Müfettiş raporlarını ve mahkeme kararını işçi lehine uygulamaktır. Taşeron sistemine son verip, bütün işçileri 4 D kadrosuyla çalışmaya devam etmeleri sağlanmalıdır.
İÜ Rektörü Yunus Söylet’e çağrımızı, çözüm bulun. Kesip atmayın, yıllardır hastaneye emek veren çalışanlar yararına çözüm yolunu seçin, tedavi yollarını deneyin. İlk çözüm kesip atmak olmasın!
Şunu herkes iyi bilmelidir ki, 400 taşeron işçisinin işine son vermek demek, çözüm yolu bekleyen, size tedavi için başvuran 400 hastanızın ölümüne sebep vermeniz demektir. İşten çıkarma çözümü, çözüm değildir. Yeni sorunlar yaratacaktır. Rektör’ün ifade ettiği çözüm, Hipokrat yeminiyle, yasalarla, emeğe saygıyla, vicdanla çelişir.
400 işçi, yakınlarıyla birlikte binlerce insan demektir. Açıklanan çözüm yolu, göz göre göre işten çıkarma, kesip atma çözümüdür ki, hiçbir işçi bu yolu kabul etmeyecektir. Eğer bu kurum Dünya çapında bir hastane seviyesine geldiyse, bugünkü çalışanların emeği vardır. Emeği yok saymayın. Yargı kararlarını işçi lehine yorumlayıp, işçi çıkartmanın çözüm olmadığını bilin!
Taşeron sistemi köleliktir!
Taşeron sistemine son verilsin. Yargı ve müfettiş karaları uygulansın!
İşçi çıkartmak çözüm değildir. 4 D kadrosuyla çalışmak, taşeron işçisinin hakkıdır!
Son yapılan basın açıklaması:
http://tasisder.com/wportal/2012/03/14-mart-basin-aciklamasi/
14 Mart Tıp Bayramını Taşeron Sağlık İşçileri Güvenceli, Kadrolu Olarak Kutlamak İstemez mi?
Değerli Basın Emekçileri,
Bugün 14 Mart. Tıp Bayramı. Bu yıl Tıp Bayramına Türkiye ve Dünya tıbbının en önemli eğitim ve sağlık hizmeti veren üniversitesinde iki “bayram” kutlanıyor.
İlkini Rektörlük, Başhekimlik yaptı, yapacak. Diğerini bu bayram kutlamasını en çok hak edenlerden biri olan sağlıkta hizmet alımıyla çalıştırılan taşeron işçilerinin kutlaması mümkün değil. Aynı takımda olduğumuz sık sık söylense de, 14 Mart’ta iki ayrı etkinliğin olması, birinde kutlama diğerinde iş güvencesi talebiyle bu kutlamaya katılmaları engellenen sağlık çalışanları.
Taşeron sistemi ne demektir?
Bunu öğrenmek isteyen herkes, henüz toprağa verilmeyen, Esenyurt’ta 11 işçinin canına mal olan iş cinayetinin sebebini bilmesi gerekir. Bu iş cinayetinin sorumlusu taşeron sistemidir ve taşeron çalıştırmaya karşı acil önlemler alınması gerektiğini acı biçimde ortaya koymaktadır. İşçi kardeşlerimizin katili taşeron sistemi ve buna yol veren Çalışma Bakanlığıdır. Ölenlerin yakınlarına bir kez daha başsağlığı diliyor, sorumlularının en ağır cezalara çarptırılmasını talep ediyoruz.
Değerli Basın Emekçileri,
Taşeron sistemi nedir?
Taşeronluk, asıl işverenin sorumluluklarından kaçmasını sağlayan “hileli işçi çalıştırma” demektir. Aracı kurumlara kaynak aktarılması demektir.
İş Yasasında “yasaklanmış” olmasına rağmen, birçok kamu kuruluşu asıl işlerde taşeron çalıştırmaktadır.
Asıl işler başta olmak üzere, taşeron çalışmayı engelleyecek mevcut yasal yaptırımlar etkili değildir. Caydırıcı olmayan para cezaları var ve iş yasalarının çiğnenmesini engellemiyor. Kamu kurum ve kuruluşları iş yasalarını çiğniyor. Buna geçit vermeyeceğiz.
Değerli basın
2008 yılında Çalışma Bakanlığı Müfettişlerinin İstanbul Üniversitesinde yaptığı incelemenin sonucudur. Raporda “Taşeron çalışan sağlık elemanları asıl işverenin işçileri olduğu tespit edilmiştir” kesin yargısı vardır.
Üniversite ve taşeron firma bu rapora itiraz ettiler.
2009 yılında 4. İş Mahkemesi tutulan raporun doğru olduğu ve muvazaalı durumu kesin karara bağlamıştır.
2011 yılında yeniden inceleme yapan Bakanlık Müfettişleri, Kontrol Raporlarında İstanbul Üniversitesi ve taşeron firmaların karara uymadıkları gerekçesiyle para cezasına çarptırdı. 01.01.2009 tarihinde hizmet alımında çalışan sağlık personelinin asıl işveren olan İstanbul Üniversitesine geçişi gerçekleşmediği için Rektörlüğü sorumlu tutmuştur. 2009 yılında 1112 olan taşeron işçi sayısının 3 bin 568’e çıktığını ve bu işçilerin de asıl işverenin işçileri olduğunu ikinci raporunda bildirmiştir. Bu raporlar Çalışma Bakanlığına da tarafımızdan iletilmiştir.
Tutulan bu kontrol raporuyla Çalışma Bakanlığı Müfettişleri sağlıkta taşeron çalıştırılamayacağını ve hizmet alımına devam etmesinin suç olduğunu üniversiteye tebliğ etmiştir.
Değerli Basın,
‘Bilgilendirme ve Uyarı’ amacıyla 22 gün önce kurduğumuz çadırımız esasen olarak dün itibariyle görevini tamamladı. Rektörlükle Pazartesi günü, Salı günü de Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tüm partilerin ilgilileriyle, Çalışma Bakanıyla görüşmeler yapıldı, konuyla ilgili müfettiş raporları, iş mahkemesi kararları birer dosya halinde iletildi. “Bilgilendirme ve Uyarı” görevimiz tamamlandı.
14 Mart itibariyle Çapa Çadırı artık “Direniş ve Mücadele” çadırıdır.
DİRENECEĞİZ: Çünkü 196 işçinin hileli çalıştırılmasının sorumlusu çalışanlar değildir ve işçi çıkışlarını kabul etmiyoruz.
MÜCADELE EDECEĞİZ: Çünkü mahkeme kararı ve müfettiş raporu hizmet alımı ihalesiyle çalışan tüm hastane çalışanlarının üniversite işçisi olduğunu tespit edip onaylamıştır.
Değerli Basın,
14 Mart 2012 sadece buruk olarak hatırlayacağımız Tıp Bayramı değil, aynı zamanda taşeron işçisinin yeniden doğuşu, dirilişi ve mücadelesinin ilan edildiği tarih olacak!
Bugünden itibaren bizimle birlikte ortak kaderi paylaşan tüm işçileri, Kartal’da, Okmeydanı’nda, Başakşehir’de, Haseki’de Bakırköy’de İstanbul’da nerede çalışırlarsa çalışsınlar BİRLİKTE MÜCADELE’ye çağırıyoruz. 17 Mart Cumartesi günü saat 13.00’de ilk toplantımızı Eğitim Sen 8 Nolu Şubede gerçekleştiriyoruz.
Ardından Türkiye genelinde sağlıkta taşeronda çalışanlar başta olmak üzere kamuda çalışan taşeron işçilerinin, derneklerinin, birliklerinin temsilcilerini toplantıya çağırıyoruz.
Değerli Basın Emekçileri,
Çapa ve Cerrahpaşa’daki taşeron işçileri ve örgütleriTAŞ İŞ DER başta olmak üzere, KESK’e bağlı SES, DİSK’e bağlı Dev Sağlık-İş, İstanbul Tabip Odası veTürk Tabipleri Birliği ile birlikte mücadelemizi büyüterek, Türkiye Sağlık Hakkı Meclisi’ne taşımış bulunuyoruz.
Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi’nin 11 Mart Ankara toplantısında 38 ilden gelen Meclis temsilcilerinin oylarıyla kabul edildiği gibi “Taşeron çalıştırmaya son verilsin, iş güvenceli, kadrolu istihdam” talebiyle mücadelemizi Türkiye sathına yayma kararlılığındayız.
İstanbul’un orta yerinde 196 sağlık işçisini çıkartma gücünü hiçbir Rektör, bakanlık bizi çiğnemeden gerçekleştiremez. Şunu bir kez daha ifade ediyoruz ki, taşeron işçisi köle değildir. Taşeron işçisi uyarı görevini yapmış, uyanmıştır ve bedeli ne olursa olsun sonuna kadar çalışma hakkına, yasal haklarına, yargı kararlarına, müfettiş raporlarına ve en önemlisi de birliğine sahip çıkarak HİLELİ İŞTEN ÇİKARTMA GİRİŞİMİNİ boşa çıkartacaktır.
Değerli Basın Emekçileri,
Taşeron işçisi, boyun eğmeyecek, direnecek, mücadele edecek ve hakkını alacaktır. Buna adımız gibi eminiz ve bu uğurda kararlı olduğumuzu 14 Tıp Bayramı sebebiyle bir kez daha ifade ediyoruz.
Siyah Çelenk bırakarak başlattığımız bu mücadelenin grevlerle taçlanması ve tüm Türkiye’den yanıt bulması için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.
Herkese İş, İş Güvencesi, Güvenli Gelecek İstiyoruz!
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!
İstanbul Sağlık Hakkı Meclisi adına
TAŞERON İŞÇİLERİ DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
Hukuki durum şöyle:
3 Responses
[…] ve Adalet Platformu olarak namazdan sonra, bir süredir kendilerine destek olmaya gayret ettiğimiz Taşeron İşçileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği‘nin kortejine katılmak üzere Gümüşsuyu güzergahına […]
[…] Adalet Platformu olarak namazdan sonra, bir süredir kendilerine destek olmaya gayret ettiğimiz Taşeron İşçileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği‘nin kortejine katılmak üzere Gümüşsuyu güzergahına […]
[…] http://www.emekveadalet.org/taseron-iscilerini-ziyaret-23-mart-cuma-1730-1830/ […]