Sokak Çocuklarına Uygulanan Polis Şiddeti, Şikayet ve Basın Açıklaması
13 Aralık tarihinde, sokakta yaşayan arkadaşımız Kadir Atakurt polis tarafından telsizle gözüne vurulmak suretiyle darp edildi. Kalplere Sevinç Bırakanlar İnisiyatifi koordinatörü Kadir Bal kardeşimiz ona ulaştı ve ertesi gün aralarında İhsan Eliaçık ve Şefkat-Der koordinatörü Hayrettin Bulan’ın da bulunduğu bir grupla adliye önünde bir basın açıklaması düzenlendi. Ardından adliyeye girilerek polisler hakkında şikayet dilekçeleri verildi. Aşağıda, yaşanan olayların bir özetini vermeye çalıştık:
Adil Medya’nın hazırladığı, olayı özetleyen röpörtaj aşağıdadır:
Ertesi gün adliye önünde düzenlenen basın açıklamasının görüntüleri aşağıdadır:
Son olarak, toplu şikayetin ardından 15 Aralık Perşembe günü saat 13:30’da Kalplere Sevinç Bırakanlar İnisiyatifi ve Şefkat-Der Taksim meydanında bir basın açıklaması yaptı. Gelişmeler oldukça paylaşmaya devam edeceğiz. Açıklama aşağıdadır:
Ey İnsanlar!
Köprü altlarından ve kuytulardan çıktık ve buraya bir soruna dur demek için geldik. Bizler bazı polislerden çok ağır şiddet görürken ; toplumun geniş kesimlerinden ise bir dışlanma yaşıyoruz.
Oysa biz hayata “bizler ve sizler” olarak bakmıyoruz.
Siz bizim evlerde yaşayan halimizsiniz. Biz ise sizin sokaklarda unuttuğunuz haliniziz. O yüzden gelin Halleşelim. Helalleşelim.
Sizler bizleri unuttuğunuz ve ötekileştirdiğiniz için özür dileyin ve hatalarınızı telafi edin; bizler de sizlerin dikkatini çekmek için yaptığımız yaramazlıklardan ve çevreye verdiğimiz gürültüden dolayı özür dileyelim ve uslu çocuklar olalım.
Sizin çocuklarınız ne kadar çocuksa o kadar çocuğuz biz de. Ama biz erken büyüdük.Çok erken…
Sizin yüzünüzü sevdikleriniz okşarken bizim yüzümüzü soğuklar ve kötü niyetli kişiler okşuyor sadece.
Bizler ne sağız ne de soluz… Bizler diptekileriz, diptekiler!
Bugün buraya Taksim’e size birşeyler söylemek için geldik:
Sizleri sevdiklerinize götüren köprülerin altında bizler sizlerin sevgilerinizi bekledik.
Ama sevgi yerine Polisler geldi ve bizler GBT’lerin ve Mobese Kameraların velayetinde, Şüpheli Şahıslar olarak kentin tüm suçlarının hefed noktası haline geldik. Suçtan kaçtık. Olmadı! Suç işledik! Olmadı.
Biz sizin sevginizi beklerken sevginiz yerine Medyanız geldi ve biz:
Şehirlerin korkutucu yaratıkları haline geldik.
Tinerli halimize bakarak tüm korkularınızı ve kaçtıklarınızı bize yüklediniz.
Omuzlarımız ezildi.
Sizler bizleri devlete bıraktınız.
Doğru ya!
biz sizin çocuğunuz değildik. Bize baksa baksa devlet bakmalıydı!…
Bu sefer de devletin baba yüzü geldi. Ana yüzü gelmedi.
Aşk gelmedi. Şefkat gelmedi.
Kurallar, ranzalar ve bize biçilen paket program ıslah çözümleri arasında bizim bedenimizi maddeden arındırdınız ama ruhumuzu inşa edemediniz.
Sonra da dönüp “Bu çocuklar adam olmaz” dediniz!
Ey İnsanlar.
Bizler için evler, barınaklar açıyorsunuz. Ama biz oralarda nefes alamıyoruz.
Bizler ısrarla niçin kapalı mekanları, köprü altlarını tercih ediyoruz biliyor musunuz?
Biz dışımızdan değil, içimizden yıkıldık!
Bizim dışımızla uğraşmayı bırakın. İçimize kalbimize dönün bakın!
Ey kalbini kaybetmiş ve ruhu kırk yerden bıçaklanmış İnsanlık!
Bizler köprü altlarından, kapalı mekanlardan çıkıp Taksim’e şunun için geldik:
Bizleri dövmeyin.
Dışlamayın
Tinerci tinerci tinerci deyip durmayın
Bizleri Kışın hatırlayıp Yazın unutmayın
365 gün 24 saat açık olacak ve 18 yaşımızdan sonra gidip başımızı sokabileceğimiz evler istiyoruz.
Ama o evleri sizsiz istemiyoruz
Görmüyor musunuz? Sizin olmadığınız her yeri terkedip, sizlerin kalabalık olduğunuz yerlere geliyoruz.
Sonra karşınıza çıkıp para istiyoruz. Dilenip para istemeye alışmayalım diye para da vermiyorsunuz. İş istemeye geldiğimizde de karşımıza “sabıka kaydı- referans ve güvensizlik” çıkıyor. Bizlerin referansları sokak. Sokaklarda ise sizlerle varız. Ama geceleri siz sıcak evlerinize dönerken biz köprü altlarına dönüyoruz.
O yüzden biz tek başımıza suçlu ve tek başımıza tinerci değiliz.
Biz sizlerin eseri, aynası ve yansımalarıyız. Bize bakarsanız kendinizi görürsünüz. Ama sizler bizlere bakmadığınız için kendinizi de göremiyorsunuz.
Gelelim sadede:
Bizler bu şehirde yıllarca sokaklarda yaşayan evsiz, madde bağımlısı ve dışlanmışlar olarak:
1) Polisten dayak ve hakaret yemek istemiyoruz. Bizi karakollara götürürken; Polislerin vicdanlı büyüklerimiz olarak, her bir çocuğa bir suç nesnesi olarak değil bir umut öznesi olarak işlem yapmalarını talep ediyoruz.
2) Sizlerin ilgi ve alakasına hepimizin çok ihtiyacı var.
3) Bizlerden desteklerini çekmeyen ve yanımızda yer alan az sayıdaki tüm güzel insanlara teşekkürler.
Bizleri bu şehrin karanlıklarına bırakmayın
Karanlıktan çok korkuyoruz!
Sonra korkumuzu yenmek için tiner çekiyoruz. Sonra siz bize “tinerci” diyorsunuz. Sonra biz o karanlıklara dönüyoruz. Sonra sizler bizi haberlerden izliyor ve gazetelerden okuyorsunuz.
Lütfen gözlerimizdeki ışığı Şiddet ve Duyarsızlıkla karartmayın.
Sokaklarda Unuttuğunuz Bir grup
Evladınız
ve!
Kalplere Sevinç Bırakanlar İnisiyatifi & Şefkat Der