Çapa Tıp Fakültesi Taşeron İşçilerinin Basın Açıklamasına Davet: 09.05.2012
Çapa tıp fakültesinde çalışan taşeron işçileri, hastane yönetimiyle yaptıkları son görüşmelerden bir sonuç çıkmadığı için yarın Çarşamba günü (9.5.2012) saat 12:00’de Çapa’daki direniş çadırlarının önünde bir basın açıklaması düzenleyecekler. Görüşmelerinin detaylarını kendi sitelerinden alıntıladığımız günlükte bulabilirsiniz:
Hastane Yönetimi Sorularımıza Cevap Veremedi
Direnişimizin 77. gününde dekanlığın çağrısı ile gerçekleştirilen toplantıda taşeron işçileri olarak yer alarak soru ve sorunlarımızı dile getirdik. Kölelik düzeni olan taşeron sisteminin ortadan kaldırılması gerektiğini ve çözüm önerilerimizi belirttik. Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneğimizin üyelerinin ve işçilerin söz aldığı toplantıda, hastane yönetimi tarafından çözüm önerilerimiz dikkate alınmadı. Sorularımıza yanıt da bulamadık.
Cemal arkadaşımızın gündemi belirleyen konuşmasının etkisi toplantının tamamına damgasını vurdu: “Sizden önce başımızda solcu hocalarımız vardı, şimdi ise sizin gibi Müslüman hocalarımız var ve sonuç aynı. Bizi kadroya almıyor, taşeron sisteme mahkûm ediyorsunuz. Hastabakıcıya kalp masajı yaptıran, ambu ve lağman yaptıran bu sistem” diyen vurguları alkış topladı.
Direniş çadırına laf atan Şükrü Öztürk (Başhekim Yardımcısı) “göçebe çadırlarına benziyor” dedi. “Çadırı medeni bulmuyorum, eski Türklerin göçebe yaşayış şekillerini algılatıyor ve medeni bulmuyorum. O nedenle de ziyaretinize gelmedim. Medeni değil, çadırı kaldırın, yerleşik düzene geçin…” diye buyurdu. Yoğun tepki aldı.
Duvar Bülteniyle Dekanlığa Yanıtladık
Nitekim toplantının ardından çadıra gelen, ilgilenen işçilerin sayısı arttı.
Demek ki, “bizi barbarlıkla ve göçebe düzeniyle eleştirenlere bunun sebebini anlatmaya devam edeceğiz. Taşeron işçi çalıştırma sisteminin işçi atma kolaylığı biz işçileri göçebe durumunda ortalıklarda iş arar durumuna sokmuştur. Çadırımız bir direniş merkezidir. Yarattığınız bu sonuç ve medeni olmamakla suçladığınız bizler, işçi düşmanı kölelik düzenini yıkacak”…
İşten atılan hemşire arkadaşımız Emine’nin konuşmasında özetle şunlar yer aldı; “Hukuk çerçevesinde ve nezaketle sorunlarımıza çözüm bulacağınızı söylüyorsunuz, ardından da çözüm de yetersiz kaldığınızdan söz ediyorsunuz. O halde gelin hep birlikte bir üst makama, üstlerinize gidelim. Çözüm önerilerimizi ve taleplerimizi birlikte iletelim…”
Şükrü hocanın yanıtı “bu iş bizi aşar ve bu hükümetin işidir” demek oldu.
Mustafa Erelel (Hizmet Alımı Komisyonu Başkanı), çadırımızın önünde dernek başkanıyla yaptığı görüşmeyi fotoğraflamamıza ve direniş günlüğümüzde haber yapmamıza çok kızmış. “Benden habersiz resmimi koymuşsunuz. Bu yaptığınız yasadışıdır, suçtur” dedi. İddiasına göre “söylemediği şeyleri ona atfen yazmışsınız”. Biz gerçekleri yazdık. Yanlışsa, doğrusunu Erelel söylesin!
Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği olarak, taşeron işçi çalıştıran sistemde kısmi bazı iyileştirmeler yapılmasını değil, bu kölelik sisteminin tamamen ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Mücadelemizin asli hedefi budur. Dolayısıyla da, yönetim kademelerindeki hocalarımızın “sorun” algısıyla bizim can alıcı sorunlarımıza bakış açımızda derin farklılıklar var. Gözümüzün içine baka baka, ilkokul mezunu temizlik işçilerine de seslenerek, “KPSS sınavı sonuçlarına göre işe alımlarınız yapılacaktır” deniyor. Yemekhane ve temizlikte çalışan arkadaşlarımızın KPSS sınavlarına giremeyeceğini bilmiyorlar mı? Biliyorlar ama gerçekleri söyleme cesaretleri yok. Hastane yöneticileri taşeron işçisi kadar cesaretli değil. Bu yüzden biz haklıyız, biz kazanacağız!