27 Kasım Kent Okumaları
Bu hafta Rıchard Van Leeuwen’ın “Bir Osmanlı Şehri Şam” başlıklı eseri temel alınarak vakıf olgusunun şehir hayatındaki etkinliği üzerine müzakere edildi. Daha önce yapılan okumalar nedeniyle İstanbul, Halep, İzmir ve Diyarbakır gibi şehirlerin etki alanları ile ilişkilerine benzer şekilde Şam’ın çevresel bağlantıları ve kısaca tarihi üzerinde duruldu. Önce Emevi Halifesi Velid, ardından Nureddin Zengi ve Eyyubiler ile başlayan daha sonra Memlükler ve Osmanlılar döneminde devam eden vakıflaşmanın aynı zamanda şehrin mekanını nasıl yapılandırdığı, bir sosyal, iktisadi ve idari sistem entegrasyonuna nasıl etki ettiği aktarıldı.
Bununla beraber yazarın Bourdieu’dan devraldığı “alan” kavramıyla, Vakıf alanını tanımlayışı, bu alan üzerinde yarışan aktörlerin etkisi fakat daha önemlisi alanın meşruiyetinin dokunulamazlığı üzerine konuşuldu.
Modern öncesi bir kurum olmasına rağmen vakıf’ın şehrin yapılanışı ve şehir hayatı üzerine etkisini ve Turgut Cansever’in kentsel artı-değerin şehir halkına aktarılmasının bir araç-modeli olarak örnek gösterdiği vakıf’ın işleyişini gözönüne alarak düşünmeye devam edeceğiz.
Haftaya “Kent Okumaları”nda Cengiz Bektaş’ın “Türk Evi” çalışmasını inceleyeceğiz.