İran nedir, Ne değildir? Modernite ve Gelenek arasında İran
Emek ve adaleti göz ucuyla da olsa takip edenler geleneğe olan bakışımızın, memleketteki islamcı ya da sosyalist hareketlerin kahir ekseriyetinin bu kavrama atfettikleri hayli olumsuz anlamdan farklı olduğunu fark etmiştir.
Gelenek sadece karunların ve firavunların at koşturduğu kötücül ve zalimane bir mirastan ibaret değil. Sıradan insanların inandırılmış oldukları ve bizim ışığımızla bir aydınlansalar vazgeçecekleri “yanlış bilinç” ya da “batıl itikad” olarak da görmüyoruz onu.
Gelenek dünün “öksüzleri, yoksulları, yolda kalmışları, dilenenleri ve esirlerinin” de kendi meşreplerince, o günkü güçleri, gayretleri ve azimleri oranında katkı koyup, inşasına dahil oldukları bir miras. Dahası bugünün yoksulları ve esirlerinin önemli bir bölümü de öyle ya da böyle geleneğe sahip çıkıyor. Yoksulların mahrum oldukları şeylerin başında saygı geliyor, düşünce ve inançlarına saygı göstermek ve yatay düzlemde kaynaşmak boynumuzun borcu, sözümüzün gereği. Radikal siyasetin, hem dünün hem de bugünün geleneğinden, sarayların değil sokağın geleneğinden öğrenecek çok şeyi olacağı muhakkak. Bu diyalog, radikalizmi marjinallikle örtüşmekten çıkartacak olan eksik halkalardan biri olarak görünüyor.
Özkan Şahin ile irtibatımız, 2009’da, Birikim dergisinde çıkan “AKP ve Radikal İslamcıların Hoşnutsuzluğu: Radikal İslamın İkinci Raundu” makalesiyle başladı. İkinci raundun inşası için taş döşeyenlerden biri olduğu için önemli. Pek çok başka hususun yanında, radikalizmini gelenekten türeten bir kardeşimiz. Bu anlamda, özenle aradığımız bir düşünsel çabanın, elzem bir diyaloğun emektarı.
13 Nisan Cumartesi saat 17.00’de, modernite ve gelenek meselesini İran özelinde kendisinden dinleyip birlikte konuşacağız. Kıztaşı’ndaki büromuza bekleriz.
Şahin’in bu konularla ilgili bir röportajı için:
http://www.emekveadalet.org/arsivler/7942
Kendisiyle Said-i Nursi üzerine yaptığımız bir söyleşiyi de yakında yayınlayacağız.