Gever (Yüksekova) Eylemine Çağrı – Boğaziçi Mekteb
http://bogazicimekteb.org/?p=207
Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor. [İbrâhim Sûresi: 42]
6 Aralık Cuma günü Hakkari’nin Gever (Yüksekova) ilçesindeki protestolarda 3 sivil, polis ateşi sonucu hayatını kaybetti. Bu ölümler, sadece bölgede yeni gerilimlerin ortaya çıkmasına sebep olmasıyla değil, aynı zamanda devletin bölgeye yönelik politikalarında ciddi bir değişim olmadığını göstermesiyle de endişe vericidir. 90′larda bölgeye uygulanan sistematik zulmün en önemli göstergesi de, polisin ve askerin, sivil farkı gözetmeksizin insan öldürmekten veya yaralamaktan çekinmemesiydi. Polisin, Diyarbakır’da, Hakkari’de veya Şırnak’ta, ülkenin geri kalanına göre silahını çok daha rahat bir şekilde kullanıp, çok daha rahat bir şekilde bir sivilin canına kastedebildiği olgusu, Gever’de bir kez daha kendini göstermiştir. İstanbul veya İzmir’deki bir protestoya polisin müdahale etmesi dahi kamuoyunda yankı bulurken, Lice veya Gever’de müdahelelerin ölümle sonuçlanmasının normal karşılanması devletin ve medyanın bizleri nasıl kuşattığını acı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Biz de Müslümanlar olarak hepimizin Roboski’de veya Gever’de, yani yanıbaşımızda gerçekleşmiş ve gerçekleşmekte olan apaçık zulümlere şâhitliğimizi yerine getirmek zorunda olduğumuzu düşünüyoruz. Tevhide inanan insanlar olarak zâlimlerin cezasını er yada geç verdiğini bildiğimiz bir ve tek olan Allah’a, bu zulmün karşısında olduğumuzu beyân ediyoruz. Gever’de yaşananlar her ne sebeple olursa olsun kabul edilemezdir. Bu maksatla, 13 Aralık Cuma günü saat 17.00′de gerçekleşecek olan yürüyüş eylemine herkesi çağırıyoruz.
Çağrı metni:
BASINA VE KAMUOYUNA
Colemêrg (Hakkâri)’nin Gever(Yüksekova) ilçesinde 8 HPG’linin mezarlarının polis tarafından tahrip edilmesini protesto etmek için ilçe merkezinde gösteri yürüyüşü düzenleyen ve ardından basın açıklaması yapan halka özel harekat polisleri silahlarla saldırdı. Açılan ateş sonucu Veysel İşbilir, Mehmet Reşit İşbilir ve Bemal Tokçu adlı üç yurttaş polis kurşunuyla katledildi. Yaşanan olay sonrası açıklama yapan Hakkari Valiliğiyse açılan soruşturma sonlanmamış olduğu halde kurşunlanan iki kişinin polisle çatışmaya girdiğini iddia ederek cinayetleri meşrulaştırma yoluna gitti. Yaşanan katliamla ilgili medya ise devlet medyası olduğunu bir kere daha gösterdi. Olayı “Polis noktasına saldırı düzenleyen iki kişi ölü ele geçirildi” şeklinde duyuran devletin haber ajansları, öldürülen iki kişiyi polise molotof kokteylleri, el yapımı bombalar ve uzun namlulu silahlarla saldıran teröristler olarak haber yaptı.
Katili Tanıyoruz
Biz devletin katliamcı yüzünü tanıyoruz. Yıllardır Kürdistan’da Kürt halkına yönelik imha politikalarına, devletin protesto ve hak arama mücadelelerini kendisine yönelik bir tehdit olarak gördüğüne ve güvenlik güçlerinin ezilen halka karşı silah kullanmaktan çekinmediğine şahidiz. AKP hükümetinin de devletin bu politikalarının bugünkü uygulayıcısı olduğunu biliyoruz. Mahkemelerin, cinayet işleyen polisleri nasıl teker teker akladığını, protesto hakkını kullanan insanları ise nasıl birer terörist ilan ettiğini görüyoruz. 12 yaşında 13 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz’ın, yine polis kurşunuyla hayatını yitiren öğrenci Şerzan Kurt’un, Aydın Erdem’in, Roboski’de üzerlerine bomba yağdırılan yurttaşların, yakın zamanda Gezi’de öldürülen genç insanların ve son yaşanan olayda Yüksekova’da kurşunlananların katilinin devlet olduğunu biliyoruz.
Devletin Sessizliği Van’ı Donduruyor
Aynı devlet, Van depreminden kısa bir süre sonra depremzedeleri kendi kaderine terk etmiş bu da yetmediği gibi depremzedelerin kaldığı konteynerleri polis zoruyla boşaltmaya ve insanları kış ortasında sokağa atmaya başlamıştır. İçinde bulundukları şartlar karşısında devletin kayıtsızlığını protesto etmek 100 günü aşkın süredir açlık grevinde olan depremzedeler şimdi de dondurucu soğukta sokakta kalma tehdidi altındalar. Devlet şiddeti, Van’da devletin insanları soğuğa terk eden kayıtsızlığı şeklinde kendini gösteriyor.
Panel ve Yürüyüşe Çağrı
Biz, HDK Boğaziçi Üniversitesi Gençlik Meclisi, DÖDEF, Kolektif Eylem Birliği, SDH, Odak Dergisi, Red Dergisi, Kaldıraç ve Boğaziçi Mektep:İslâmi Hareket çağrısıyla toplanan öğrenciler olarak, devletin kendi vatandaşlarına yönelik gerçekleştirdiği bu katliamı lanetliyoruz. Medyanın bu katliama yönelik kullandığı çarpıtmalara karşın bunun bir polis cinayeti olduğunu haykırmak, bu katliamın hesabını sormak ve Vanlı depremzedelerin konteynerlerden çıkarılmasını protesto etmek için herkesi;
13 Aralık Cuma saat 15:00’de Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs Demir Demirgil Salonu’nda düzenlenecek olan panele,
Ardından saat 17.00′de AKP Beşiktaş İlçe Başkanlığı Binası’na yapılacak olan yürüyüşe katılmaya çağırıyoruz.
HDK Boğaziçi Üniversitesi Gençlik Meclisi, DÖDEF, Kolektif Eylem Birliği, SDH, Odak Dergisi, Red Dergisi, Kaldıraç ve Boğaziçi Mektep: İslâmi Hareket
Facebook etkinliği: https://www.facebook.com/events/1395830020663278/permalink/1395915987321348/
yürüyüşe polis yine gaz ve tazyikli suyla icabet etmiş. hayır yani üniversitenin orda yürüyenlere saldırmanın sizin imajınızdan başka kime ne “yararı” var?