Gözaltında Tacizler ile İlgili Açıklama
Gezi parkı olayları sırasında gözaltına alınan kadınlar ince arama adı altında fiziksel tacize uğramışlar ve sözlü olarak küfür ve hakaretlere maruz kalmışlardı. Bu tacizleri kınayan ve sorumluların yargılanmasını talep eden Başkent Kadın Platformu Derneği, İlkder, Mazlumder, Yeryüzü Anneleri, Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifinin imzacı oldukları metni paylaşıyoruz.
27 Mayıs 2013 tarihi itibariyle başlayan Taksim Gezi Parkı protestoları süresince, protestolara katıldıkları için gözaltına alınan ve tutuklanan kadınlar, gözaltına alındıkları süreçlerde kolluk güçlerinin sözel ve fiziksel cinsel tacizine uğramaktan şikayetçi olmuşlardır.
Bizler biliyoruz ki; dünyanın her yerinde çatışmaların yoğunlaştığı, şiddetin kol gezdiği ortamlarda, savaşlarda kadınlar, şiddetin, cinsel şiddetin kurbanı olmaktadır. Sözlü ya da fiziksel cinsel şiddeti, taciz ve tecavüzü standart ve sistematik uygulamalar halinde birçok toplumda gördük. Başka ülkelere ve toplumlara bakılmasına bile gerek bırakmayacak kadar yakın zamanlarda ülkemizde de cinsel şiddet, devlet eliyle bir işkence yöntemi olarak kullanılmıştı.
İşkenceye sıfır tolerans adıyla kamuoyuna yansımış bulunan çeşitli düzenlemelerle günümüzde önemli başarılar elde edilmesine rağmen, söz konusu işkence cinsel taciz ve tecavüz bağlamında ve şikâyetçi kadın olduğunda yetkili makamların tavrı sessizlik veya inkâr olmaktadır. Mağdur gözaltındaki kadın ve şikayetleri sözlü ya da fiziksel cinsel şiddet olduğunda taciz iddialarının dayanaksızca ve soruşturulmadan reddedilmesi kabul edilemez. Bu alandaki tüm olumsuz örnekleri hatırlayarak ve hatırlatarak her türlü şikayetin ciddiyetle incelenmesi gereğini önemle vurgulamak istiyoruz.
Geçmişte benzerleri görüldüğü için işkenceyi ve cinsel şiddeti bir tür emniyet-asayiş yöntemi olarak değerlendirme ihtimaline karşı emniyet teşkilatının ciddi bir araştırma ve soruşturmadan geçirilmesi ve her türlü şikayetin azami özenle ve derhal incelenmesi gerekmektedir.
Ülkemizde kadına karşı şiddet can yakıcı boyutlara ulaşmışken bu şiddetle mücadele edecek kolluk güçlerinin, kadınlara aynı şiddeti uyguluyor olması, hak ihlallerinin boyutunu ortaya koymaktadır. Oysa bilindiği gibi uluslararası birçok sözleşme ve rapor, gözaltında ve cezaevinde yaşanan çıplak arama dahil her türlü cinsel saldırıyı işkence olarak tanımlamaktadır. Bu sözleşmelerde hükümetler, sözlü veya fiziksel cinsel tacizi önlemek ve cezalandırmakla yükümlü kılınmışlardır.
Ulusal ve uluslar arası hukuk ve egemenliğin gereği olarak,meşru şiddet tekeli yetkisini elinde bulundurduğu varsayılan devlet, kolluk güçleri,aracılığıyla yetki aşımına yönelmek ve şiddet uygulamakla itham edilmektedir. Bu ithamlar gözaltı ve tutukluluk gibi özel durumlarda uygulanan sözel ve fiziksel cinsel tacizler hakkında olup, gezi olaylarıyla birlikte tırmanan toplu gösteriler çerçevesinde sayıca artmış, gittikçe vahim boyutlara ulaşmıştır.
Şikayetlerin soruşturulması ve kovuşturulması aşamaları dahil olmak üzere bu şikayetlere ilişkin her safhanın ve tüm gelişmelerin kamuoyu ile paylaşılması şeffaflığın gereğidir. Halkın devlete, kamu kurumlarına ve kolluk güçlerine güvenini arttırmanın tek yolu suçluların tespiti, cezalandırılmaları ve suçun tekrarını önleyecek tedbirlerin alınmasıdır.
Aşağıda isimleri bulunan sivil toplum kuruluşları olarak bizler yetkilileri, taciz şikayetleri hakkında ortaya konan sessizlik ve inkar politikasından derhal vazgeçmeye, suçluları tespit ve adaleti tesis etmek üzere mahkeme yolunun açılmasını sağlamaya çağırıyoruz.
BAŞKENT KADIN PLATFORMU DERNEĞİ
İLKDER
MAZLUMDER
YERYÜZÜ ANNELERİ
KADINA ŞİDDETE KARŞI MÜSLÜMANLAR İNİSİYATİFİ