1 Mayıs’ta Meydanlara!
Şiddet dolu bir seneyi geride bıraktıktan sonra yine 1 Mayıs’tayız.
Hükümetin Kürdistan’da başlattığı savaş, seçim sonuçlarının yarattığı demokratik reform beklentilerini silip attı. Şu anda bütün demokratik kurumların işlemez hale getirildiği, Kürt coğrafyasında insanlığa karşı suçların işlendiği ve buna karşı koyma iradesi gösteren insanların derdest edildiği hakiki bir korku dönemi içerisindeyiz. İktidar sahipleri şiddeti her alana ustaca yaymakta ve toplumsal muhalefeti sindirmekte mahirler.
Bununla birlikte “kalkınmanın fıtratında var” denilerek meşrulaştırılmaya çalışılan iş cinayetleri artarak devam etti. Adaletli bölüşüm ve hak talebinde bulunan işçilerin hayatları ve haysiyetleri yok sayıldı. Kararlar, uygulamalar hep patronların ve sermayenin lehine işletildi.
2015 yılında en az 1730 emekçi çalışırken can verdi. 2016’nın il 3 ayında ise en az 415 işçi kardeşimiz iş cinayetinde hayatını kaybetti.
İktidarın ve muhalefetin bir hak ve iyileştirme zorunluluğu olarak görmediği asgari ücret iyileştirmesi iktidarın kelime oyunlarıyla, sadece oy kazandırdığıyla kaldı. Asgari ücretlerde kayda değer bir iyileştirme yaşanmadı.
Emek Çalışmaları Topluluğu’nun hazırladığı 2015 İşçi Sınıfı Eylemleri Raporu’na göre 2015 yılında emekçilerin basına yansıyan bir eylem gerçekleştirdiği sendikal örgütlenme süreçlerinde en az 2.258 işçi sendikalaştığı için işten atıldı. İşçilerin bir sendikanın dahli olmaksızın kendi başlarına hak aradıkları aynı nitelikteki süreçlerde ise en az 2.104 kişi işten çıkarıldı.
Metal endüstrisinin merkezlerinden Bursa şehrinde, uygulanan maaş politikasından ve sendika işbirliğiyle uygulanan baskılardan dolayı ayaklanan metal işçilerinin talepleri hala yerine getirilmiş değil. Bununla birlikte elebaşı olarak lanse edilen işçi önderlerinin iş hayatları bitirilmek isteniyor. Sendika ve patronlar el ele vererek işçilerin haklarını boğmak için akla hayale gelmedik işlere imza atmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz yıl içinde alenen işverenlerin suçlu olduğu iş cinayeti davalarında hala yakınlarını kaybedenleri teskin edecek kararlar alınamadı. İktidarı ve sermayeyi rahatsız eden davaların hızla neticelendiğine; emekçileri ilgilendiren davaların ise yıllarca uzatıldığına şahidiz.
Seçim kampanyalarında taşerona kadro vaadi ile talep edilen oyların karşılığında hala güven verici bir uygulama hayata geçirilmiş değil. Aksine kazanılmış hakların ortadan kalkması bir tarafa, açılan davaların düşme ihtimali nedeniyle işçilerin daha da mağdur edilmeleri söz konusu. Üstelik kadro olarak telaffuz edilen vaadin arkasında 3 yıllık sözleşmeli çalıştırma gibi ceberut bir zorunluluk öngörülüyor.
Bütün bu olumsuzlukların ardında baharın yakın olduğunun bilincindeyiz. Gücümüzü ve motivasyonumuzu her koşulda hakkını müdafaa etmekten çekinmeyen, mücadeleden geri durmayan insanlardan alıyoruz.
Bu yıl da emeğin hakkını savunmak ve adalet talebimizi dillendirmek için halaylarımız ve sloganlarımız ile 1 Mayıs’ta meydanlarda olacağız.
1 Mayıs günü sabah 10:30’da Bakırköy Halk Pazarı’nda buluşacağız.
Herkesi bekleriz.
Emek ve Adalet Platformu