Üçüncü ve Son İftardan Medyaya Yansıyanlar
TELEVİZYON HABERLERİ VE VİDEOLAR:
*
*
*
İNTERNET SİTELERİ:
- TÜRKİYE BÖYLE İFTAR GÖRMEDİ
AdilMedya.com, 21 Ağustos 2011
Emek ve Adalet Platformu’nun çağrısı üzerine Lüks otellerdeki iftar protostalarının sonuncusu, beş yıldızlı otollerin yer aldığı Taksim Gezi Parkı çıkışında yapıldı…
“Ağzınızınız tadını bozmaya geldik” dediler gönüllere taht kurdular
Ramazan ayının başlamasıyla birlikte her Cumartesi lüks otellerin önünde kurulan yer sofralarının üçüncüsü Taksim Gezi Parkı’nın çıkışındaki üç büyük otelin kesiştiği mekanda yapıldı.
İftara yazarlar ve sanatçılarla birlikte çok sayıda vatandaş katıldı.
Yazar & düşünür İhsan Eliaçık, İlahiyatçı Prof. Dr. İlhami Güler, iktisatçı Prof. Dr. Cem Somel, Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, yazarlar Yıldız Ramazanoğlu, Alper Gencer, Mehmet Yaşar Soyalan, Musa Şimşekçakan, Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği başkanı ve taşeron işçisi Güneş Cengiz, sanatçı Murat Kekilli, Siya Siyabend müzik grubu iftara katılanlar arasındaydı.
İftardan önce sokak çocukları, Afrikalı göçmenler, kağıt toplayıcıları, Tarlabaşı’nda evleri yıkılacak olan aileler birer konuşma yaptı.
İftar dua ve ezan okunmasıyla başladı. Yazar Yıldız Ramazanoğlu, kağıt toplayıcısı Ali Mendillioğlu, İlahiyatçı İlhami Güler ve sanatçı Murat Kekilli konuşma yaptı. Emek ve Adalet Platformu’nun basın bildirisi okundu.
Bildiride şöyle denildi:
“Bizleri açlık zemininde eşit kılan Ramazan ayını lüks ve şatafat dolu iftar sofralarıyla katleden servet sahiplerine söyleyecek bir çift sözümüz olsun diye, pahalı otellerin önünde üç haftadır iftar yapıyoruz.
Biliyoruz ki Ramazan, bize nefsî bir arınma hediye ederken aynı zamanda toplumsal bir duyarlılığa da çağrıda bulunuyor. Allah aç kalmamızı neden ister ki? Niyet, açları, yoksulluğu hatırlamak iken bir yerde, bir yerde de Ramazan’da kazanılan terbiyenin kalan on bir ay için güzel bir başlangıca dönüşmesidir. Salt açlık ve yorgunluk hissi, Ramazanın gayelediği toplumsal sadelik fikrini hiçbir ölçüde gerçekleştiremez. İftara kadar süren açlık eylemi iftardaki zengin sofralarla, belki yarısı çöpe giden pahalı menülerle nihayete eriyorsa, tutulan orucun da manası kalmıyor demektir. Emeği gaspederek üretilen yoksulluk sendromu bir kenarda hızla büyürken, insanların gözüne soka soka israf etmek hangi Ramazanın ruhuna, hangi Peygamberin yaşam tarzına uyuyor, diye sormak kalır bize de.
Otel önünde yapılan iftarlarla ilgili medyada birçok şey yer aldı. Bir yandan sosyalistlerle İslamcıların bir arada eylem yapmasını ‘akidevi’ olarak sakıncalı gören Müslümanlar varken, bu eylemin ‘iftar’ eylemi olmasını ‘düşündürücü’ ve ‘yersiz’ bulan solcu yazarlar da vardı. ‘Bu eylemleri Ramazan sonrasında da devam ettirecekler mi bakalım’ gibi spekülatif laf atmalar, otel önü iftarlarının yalnızca Ramazandaki israflara karşı yükselen parçacı bir tavır olarak algılanmasına sebep olabilirdi. Çeşitli gazetelerin ısrarla dillendirdiği ‘İslami Sol’ gibi bulanık ve kafa karıştırıcı ithamlar havada uçuşuyorken, bazı yazarlarımız da sokağın tek bir ahlakı olamayacağını söyleyerek ahlak terörizmi yapmanın alemi yok diyorlardı.
Halbuki tüm bu tartışmaların ötesinde çok basit bir gerçek ve çok samimi bir niyet vardı: Türkiye’nin yaklaşık üçte biri yoksulluk sınırının altında yaşıyorken, bu ülkede asgari ücret, pahalı iftar sofralarında bir kaç kişilik bir yemeğe karşılık geliyor. Ramazan çadırlarının yoksulluğu yeniden üreten kültürel etkinliklere dönüşmesini istemiyoruz. Çağrımız yalnızca Ramazandaki israfı kapsamıyor. Çağrımız yalnızca ‘israf’ı da kapsamıyor. İnsanın ‘insan’ olarak itibarını alaşağı eden bu üretim ve tüketim ilişkilerine hiçbir şekilde tahammül göstermeyen bir ses yükseltmek istiyoruz. Ramazanın eylem ayı, otel önlerinin de mekan olarak seçilmesinin sebebi açıktı: Herkesin az çok duyarlılık gösterdiği bir aralığı, hayatın tüm zaman ve mekanlarına teşmil olacak bir tavra dönüştürmek mümkün olabilirdi. Ramazan, adil bir yaşam için ortaya konacak en güzel niyetlerin, ideallerin, arzuların, hareketlenmelerin sembolik bir çıkış noktasına bürünebilir, kişisel ve toplumsal dirilişimiz için bir cansuyuna dönüşebilirdi. Yoksa iddia edildiği gibi eylemi ramazana has bir israf protestosu olarak sınırlamak adil bir yaklaşımdan çok çok uzak olurdu.
Otel önü iftarları bu haftayla birlikte son bulacak. Nihayetinde biz bu iftarlarla birlikte lüksün, şatafatın ve israfın tartışmaya açılmasına vesile olduğumuza inanıyoruz. Gerçek bir toplumsal dayanışmaya giden yolda bu tarz eylemler birer köşe taşı vazifesi görüyor. Peygamberin sade yaşantısını içli ve romantik birer ah-u vâh’a dönüştürürken kırkta bir zekatla yakayı kurtaracağını sananlar kadar, facebook’ta somalili çocuk resmi paylaşan fakat lüks hayat tarzından zerre taviz vermek istemeyenler de yoksulu görmemek için ‘sokağa’ çıkmayı reddediyorlar. Bizim içinse sokak tüm bu adaletsizlikleri ortaya dökebileceğimiz bir zemine işaret ediyor.
Rabbimizden Ramazanımızı bereketli ve adil bir hayat için vesile kılmasını istiyoruz.
Biz sizden uzağız, lüks ve israftan uzağız!”
Bu yılki Ramazan’a damgasını vuran lüks otel protestoları dün Ankara Hilton, önceki gün de Konya Dedeman oteli önünde yapılmıştı.
Kaynak: http://www.adilmedya.com/haber.php?id=19286
- BU EYLEM DAHA ÇOK KONUŞULACAK
on5yirmi5.com, 21 Ağustos 2011
Emek ve Adalet Platformu’nun düzenlediği iftar eylemlerinin sonuncusu dün yapıldı.
Sömürü, israf, haksızlık ve sosyal adaletsizliğe dikkat çekmek için düzenlenen iftar eylemlerinin sonuncusu dün Taksim Gezi Parkı’da yapıldı.
Çok sayıda yazar, sanatçı ve aktivistin de destek verdiği eylem, farklı dünya görüşünde olan insanları da bir araya getirdi. Katılımcıların ortak görüşü ise: “Daha adaletli, daha yaşanılabilir, daha paylaşımcı yeni bir dünya mümkün.”
İftar eyleminde mikrofon uzattığımız ünlü katılımcılar, on5yirmi5’in sorularını yanıtladı.
“Bu eylem beni ‘daha insan’ yapıyor”
Ünlü sanatçı Murat Kekilli, “bu eylem sizin için ne ifade ediyor?” sorumuzu şöyle yanıtladı:
“Dünya endüstri devriminden sonra, özellikle sömürü devletleri ortaya çıktıktan sonra açlığa mahkum edilmiş toplumlar oluştu ve bunu günümüzde açıkça gözlemleyebiliyoruz. Bu eylemleri o haksızlıkların bir sonucu olarak değerlendirmek lazım. Çok ilginç, yarın bir otelde lüks bir iftar yemeğine davetliyim.
“Buraya gelirken onu düşündüm; ‘birisi doğru bunların’ dedim. Evet bunlardan birisi doğru, dünyanın yarısı açlıktan ölürken, zayıflama sektörü her geçen gün büyüyor. Ölenler de insan, aşırı kilolarından kurtulmak için tonlarca para harcayanlar da insan. Birazcık kalbi olan, birazcık eşitlik ve adalet inancı olan insan, bu düzenin çarpıklığını anlar ve buna göre bir yaşantı sürdürmesi gerektiğine karar verir. Bu eylem bende bunları çağrıştırıyor. Duyarlı olmam gerektiğine ve beni daha insan yapacağına inandığım için katıldım bu eyleme.”
“40’ta 1’ini değil, 39’unu vermek lazım”
Amaçlarının popüler müzik ve popüler ahlaka karşı bir duruş sergilemek olduğunu söyleyen Siya siyabend müzik grubu üyelerinden Murat Toktaş, tarzlarının aşık, abdal ve ozan geleneğinin bir devamı olduğunu ifade ederek, “Bir nevi ozanlık yapıyoruz.” dedi.
Toktaş, iftar eylemine katılmalarının nedenini şu sözlerle anlattı:
“Bu protesto benim için sadece bir iftarı ifade etmiyor, bütün ezilenlerin haklarının arandığı bir mesajı ifade ediyor. Burada her dinden insan var; oruçlusu da var oruç tutmayanı da var. Bu eylemde ‘oluşamaz’ denilen bir birliktelik oluştu. Burada insanlar birlik olup, kimisi Hak aşkına kimisi halk aşkına zulümlere ve haksızlıklara karşı seslerini yükseltiyorlar. Ümit ediyorum zulümlere ve zalimlere karşı toplu karşı koyma ve başkaldırış dalga dalga yayılacak. Bugün Türkiye’de kalplerde müthiş bir nifak var.
“Herkes birbirini ötekileştirmeye ve bunun üzerinden çıkar elde etmeye hazır. Biz de kendimize bir yol arıyoruz; sokaklara çıkıyoruz, haykırıyoruz, sözümüzle, sazımızla hak mücadelesi veriyoruz. Oturduğun yerden bir şey olmuyor; sokaklara çıkmazsan, hakkını aramak için haykırmazsan bu zulümler ve haksızlıklar bitmiyor. Biz de bunu yapıyoruz kendi müziğimizle, tarzımızla.
“Somali’de 3 milyon insan ölecek diyorlar. Dünyanın kılı kıpırdayacak mı bu ölümler karşısında, oturduğumuz yerden durdurabilecekmiyiz bu ölümleri? Artık eylem zamanı. Kendini bu mücadeleye adamış insanların seslerini yükseltme zamanı. 40’ın birini değil, 39’unu paylaşmaya davet etme zamanı. Sahabe 40’da 1’ini mi vermiş yoksa 40’da 39’unu mu, buna bakmak lazım. Ya insan olacağız, yola geleceğiz; ya da bu yol bizi parçalayacak. İnsanlığımıza yeniden dönmek için buradayız ve burada olmaya devam edeceğiz.”
“Başka bir dünya mümkün”
Yazar ve aktivist Yıldız Ramazanoğlu ise, iftar eylemine katılmasının nedenini, “Erdemli insanların ittifakında yer almak” olarak ifade etti. Ramazanoğlu, eylemle ilgili de şunları söyledi:
“Bu eylem, ‘Başka bir dünya mümkün’ sloganının bir slogan olmaktan çıkıp hayata geçirilebileceğinin bir kanıtı. İnandığınız bir şeyin altını doldurmanız gerekiyor. Sadece söylemlerle fikirler hayat bulmuyor, eylem de gerekiyor bunun için. Bu eylemde bu fedakarlığı yapan donanımlı ve birikimli insanlar var. Ayrıca çok farklı eğilimlerdeki insanların ortak bir hedefte bir araya gelebilmiş olması çok önemli.
“ABD’nin Irak’ı işgali sırasında oluşturduğumuz bir konferansta da aynı duyguları yaşamıştık. Gördük ki insanların fikir ve inançları ne olursa olsun bazı konularda birleşebilirler, bu mümkün. Bu eylem de bunun cevabı, benim için herşey bunun açılımı diye düşünüyorum.
“Yeniden adaletin, yeniden küresel paylaşmanın, birinde olanın herkeste olması hedef ve idealinin yeniden yaygınlaşması için insanlar bir araya geliyorlar. Ben Küresel Barış ve Adalet Komisyonu’nun bir parçasıyım ve yıllardır bu konularda sivil toplum çalışmaları yürütüyoruz. Aşağıdan gelen bir küreselleşme var; iyi insanların, adil olmak isteyen insanların, erdemli, eşitlikçi ve demokrat insanların küreselleşmesi, bir araya gelmesi.
“Aslında bunun İslam dünyasında da bir karşılığı var. Hılfûl-Fûdul denilen bir kurumsallaşma vardı, peygamberimizin de katıldığı. Aynı inancı paylaşmayan insanların belli ilkeler etrafında bir araya gelmesiydi. Biz bu eylemleri o dönemki kurumsallaşmanın çağımızdaki yeniden açılımı olarak görebiliriz. Dolayısıyla iyi olan herşey bir araya toplanıyor. Ben bu eylemlerin çok büyük bir toplumsal karşılığı olacağına inanıyorum.”
“Bu eylem birilerini rahatsız ediyor”
Şair, Yazar ve Doktor Alper Gencer de, iftar eylemlerini sadece İslami bir başlık altında değerlendirmenin yetersizliğini vurgulayarak, bu eylemlerin aynı zamanda sosyalist bir eylem olduğunu da belirtiyor.
On5yirmi5’in “neden buradasınız?” sorusunu ise şu cümlelerle yanıtlıyor:
“Biz bir çok şeyi İslami açıdan değerlendiriyoruz genelde ama bu eylemi islami duyarlılığı olmayan insanlar için sermayeye karşı bir eylem olarak da değerlendirmek mümkün. ‘Sevimli burjuva sabunlarını emekçilerin küllerinden yapıyorlar.
“Onlar her gün terliyor diye akıyor sermayenin makyajı’ diye bir şey yazmıştım. Bu iftar da aslında sermayenin akan makyajıdır benim gözümde. Şurada bir yer sofrası kurulmasa, sermayenin dikmiş olduğu binaların dibinde, herşey sanki kulelerden ibaretmiş gibi düşünülebilir.
“Ama bu yer sofrasının kurulması, herşeyin yolunda olmadığını, yüksek kulelerden oluşan ihtişamlı bir yaşamın dışında zulme uğrayan bir tarafın da bulunduğunu haykırıyor aslında. Siz bu yer sofrasıyla kulelerinde rahat içinde yaşayan insanları rahatsız ediyorsunuz. ‘Bu böyle gidemez’ diyorsunuz.
“Bu eylemi İslami bir başlık altında değerlendirmek mümkün ama bu eylemi aynı zamanda sosyalist bir tavır olarak da değerlendirmek mümkün. İlla ki yanına bir isim koymak gerekmez ama bunlarla sanki Allah’a karşı önemli bir sorumluluğu yerine getirmiş olmanın mutluluğunu veriyor bana.”
Kaynak: http://www.on5yirmi5.com/genc/haber.56249/bu-eylem-daha-cok-konusulacak.html
- HABER AJANSLARI:
LÜKS İFTAR PROTESTOSU DEVAM EDİYOR
Hasan Yıldırım, Doğan Haber Ajansı (DHA), İstanbul, 29 Ağustos 2011
Emek ve Adalet Platformu dünyadaki açlık ve yoksulluğa dikkat çekmek için lüks iftar sofralarını protesto ettiler.
Emek ve Adalet Platformu üyesi bir grup lüks iftar protestolarına bu hafta da devam etti
Taksim Gezi Parkı’nda buluşan vatandaşlar israfın son bulmasını istedi
Kendilerine Emek ve Adalet Platformu adını veren bir grup, dünyadaki açlık ve yoksulluğa dikkat çekmek için Taksim Gezi Parkı’nda çorba, zeytin, peynir ile iftar açarak lüks otellerde kurulan iftar sofralarını protesto ettiler.
Protesto için Taksim Gezi parkına gelen grup üyeleri de otellerde sunulan pahalı iftarlara dikkat çekerek, ‘Dünyada bu kadar yoksulluğun ve açlığın olduğu bir zamanda israfa karşıyızö dediler. Çoğunluğu İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden oluşan grup üyeleri yanlarındaki getirdikleri iftariyelerle sofralarını kurdu. Akşam ezanının okunmasıyla iftarlarını dua ederek açan eylemciler, “Bu hafta son kez burada iftar yapıyoruz. Bundan sonra değişik şekillerde yine protestolarımızı göstereceğiz” dedi. Protestoya ünlü müzisyen Murat Kekilli’de destek vermek için eylemcilerle birlikte iftar yaptı. Grup iftardan sonra olaysız şekilde dağıldı.
Kaynak: http://sondakika.tc/guncelhaberleri/luks-iftar-protestosu-devam-ediyor-52227.html