Mazlumder Ankara: “Türk Traktör İşçilerinin Yanındayız”
Seçimlerden evvel ilk olarak Bursa’da metal işçileri iş bırakma eylemine geçmişlerdi. Daha sonra bu eylemlilik diğer illere de yayılmış, Ankara’daki Koç Holding’e bağlı Türk Traktör fabrikası işçileri de iş bırakmışlardı. İşçiler taleplerinin önemli bir kısmına ulaşarak ve işten çıkarılmayacakları teminatını alarak işbaşı yaptılar.
Ancak şimdiye kadar öncelikle iş bırakma eyleminin sözcülüğünü yürüten işçiler, daha sonra da ücretsiz yıllık izne çıkarılan bir grup işçi işten çıkarıldılar. Hakkını arayan işçiler ‘yasadışı eylem’ kaydı ile göz göre göre cezalandırılıyor ve muhtemelen ‘kara liste’ye alınan ve sırası gelince işten atılacak birçok işçi daha var. Mazlumder Ankara Şubesi’nin konu ile ilgili daha detaylı bilgi içeren açıklamasını paylaşıyoruz.
‘Yasadışı eylem’ suçlamasıyla işten çıkarılan Türk Traktör işçilerinin yanındayız!
Türk Metal Sendikası’nın işverenden yana tavır alarak işçilerin haklarını savunmadığı, alınan ücretin ‘adil ücret’ hakkını ihlal edecek derecede düşük olduğu ve çalışma koşullarının zorluğu gibi sebeplerle Bursa’da başlayıp şehir şehir yayılan metal işçileri direnişi kapsamında 21 Mayıs 2015 tarihinde Ankara’da yer alan Türk Traktör ve Ziraat Makineleri A.Ş. imalat fabrikası işçileri de 12 günlük bir eylem başlatmıştı. Renault, Tofaş, Mako, Ototrim gibi firmaların fabrikalarında devam eden eylemlerde olduğu gibi TürkTraktör’deki işçiler de eylemlerin ancak şu şartların yerine getirilmesiyle son bulacağını ifade etmişlerdi:
– Türk Metal Sendikası’nın fabrikadan gönderilmesi
– Saat başı beş liralık ücret artışı
– Hafta sonları fazla mesai çalışmaları konusundaki dayatmanın kaldırılması
– Eyleme katıldıkları gerekçesiyle hiçbir işçinin işten çıkarılmayacağının garanti edilmesi
Eylem boyunca grev kırıcı girişimlerde bulunan fabrika yönetimi, işçilerin örgütlenme gücünün farkına vararak anlaşmaya varan Tofaş Türk Otomobil Fabrikası A.Ş. ve bazı geri kalan şirketlerin çalışanları için kabul etmek durumunda kaldığı şartları Türk Traktör için de kabul etmiş ve eylemin 12. gününde işçiler de bu şartlar karşılığında eylemlerine son vermişlerdi. İşçilerle fabrika yönetimi arasında yapılan bu anlaşmada aşağıdaki hususlarda mutabakat sağlanmıştır:
– İşçiler seyyanen 1000 TL zam alacak.
– Bir ay içerisinde ücretler ve çalışma koşullarında iyileştirme yapılacak.
– Greve katılanlar ya da Türk Metal Sendikası’ndan istifa edenler hiçbir baskı ve işten atma uygulamasıyla karşılaşmayacak.
– İşveren tarafı işçilerin temsilcisi olarak Türk Metal Sendikası’nı değil, işçilerin kendi seçtiği temsilcileri tanıyacak.
İşçilerle fabrika yönetimi arasında söz konusu içerikte bir anlaşmaya varılmış olmasına rağmen, fabrika yönetimi işçi eylemlerinin bitmesinden hemen sonraki gün işçi kıyımlarına başlayarak söz konusu anlaşmayı açıkça ihlal etmiştir.
MAZLUMDER olarak anlaşmanın ihlal edilmesi suretiyle ‘eyleme katıldıkları gerekçesiyle işçilerin işten çıkarıldığı’ haberleri üzerine, eylem boyunca sözcülük yapan ve işveren tarafından işten çıkarılan bir işçiyle ve işyerinde çalışmayı sürdüren işçilerden biriyle yaptığımız görüşmeler sonucunda; işyeri yönetiminin, yasadışı eylemde bulunmak iddiasıyla çoğunluğunu işçi sözcülerinin oluşturduğu beş işçinin iş sözleşmesini feshettiği anlaşılmaktadır. Bu fesih işleminin herhangi bir disiplin kurulu kararı olmadan, taraflara kıdem ve ihbar tazminatları ve işsizlik maaşı ödenmeksizin hukuka aykırı bir şekilde gerçekleştirildiği, ayrıca iş sözleşmeleri hukuksuz şekilde feshedilen işçiler hakkında işyerini zarara uğrattıkları gerekçesiyle bir özel hukuk davası ikame edildiği de tarafımıza bildirilmiştir.
Fabrika yönetiminin daha sonra tek taraflı ve hukuka aykırı bir kararla 18 işçinin iş sözleşmesini tek taraflı bir kararla askıya aldığı ancak gelen tepkiler üzerine 3 kişiyi tekrar işbaşına çağırdığı ve geri kalan 15 kişinin de iş sözleşmesini feshettiği belirlenmiştir. Nihai olarak, işçilerle işveren tarafı arasında varılan protokolün ardından, Ankara Türk Traktör fabrikasında toplamda 20 işçinin iş sözleşmesinin hukuka aykırı şekilde feshedildiği, geri kalan işçilerin üzerindeyse işveren tarafından yıldırma ve baskı politikalarının uygulanmakta olduğu belirlenmiş durumdadır.
Eylem boyunca farklı iddia ve manipülasyonlarla eylemleri sona erdirmeye çalışan işveren tarafı, yapılan anlaşma uyarınca verdikleri taahhütleri ayaklar altına alıp eylemde öncü olduğunu düşündükleri kişileri işten atmakla kalmayıp, eylem sonrası da işçilerin örgütlenme hakkını ihlal ederek tehdit ve yıldırma politikaları ve mobbing uygulamalarıyla işçilerin dayanışma içinde bulunmasını engellemeye çalışmaktadır.
Kapitalist sömürü düzeninin insanları hınca hınç bir rekabete zorladığı ekonomik koşullar içerisinde, sermaye sınıfının insanları işten atmakla tehdit ederek açlık korkusuyla terbiye etmeye çalışması kabul edilebilir değildir. İşverenin bu tutumundan dolayı çalışmayı sürdüren ve arkadaşlarının hakkını savunamadıklarını düşünen işçilerin düşürüldükleri vicdanî rahatsızlık, işveren tarafının işçilerin iradesini kırmak için uyguladığı duygusal terörün can yakıcı bir görünümüdür.
‘Yasadışı eylem’de bulundukları ithamıyla adil gelir hakkı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi yönünde hakkını arayan işçilerin iş sözleşmelerine son vermek Anayasa’da tanımlanan grev hakkının ruhuyla açıkça çelişmektedir. İş sözleşmelerinin feshinin, işçilerle işveren tarafı arasında yapılan aksi yöndeki sözleşmenin hemen ardından yapılması evrensel bir ahlaki ve hukuki ilke olan ahde vefa ilkesinin de açık ve kesin bir ihlali mahiyetindedir.
Bizler, İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) olarak;
- İşveren tarafına, eylemlerin bitirilmesi karşılığında bulunulan taahhüde sadık kalarak, gerçekleştirilen eylemlerin gerekçe gösterilmesiyle hiçbir iş sözleşmesinin sona erdirilmemesi, işçilerin istedikleri sendikayı seçmelerinin önündeki baskı ve tehditlere son verilmesi ve çalışma koşullarında gerekli iyileştirmelerin yapılması gerektiğini hatırlatıyoruz
- İşten çıkarılan arkadaşlarına destek olmak için örgütlenmek isteyen işçilere baskı, yıldırma ve mobbing politikalarıyla engel olmaya çalışmanın ikinci kuşak insan haklarının en büyük garantörü ve temeli olan özgürce sendika kurma ve seçme hakkına açıkça aykırı olduğunu vurguluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda da tanımlanmış olan bu hakkın doğrudan ya da dolaylı yollarla kullandırılmaması Anayasal bir suç teşkil etmektedir. İnsan onurunu kırmaya yönelik söz konusu baskıların vicdanen kabul edilemeyeceğini tekrar ilan ediyoruz.
- İşçi haklarını savunmak üzere kurulmuş olan sendikaların ‘sarı sendikacılık’ yaparak patron ve siyasal menfaat odakları için işçilerin haklarının önündeki esas engel haline gelmesinin kabul edilemez olduğunu vurguluyoruz. Bütün işçi ve kamu sendikalarını, kuruluş amaçlarına uygun şekilde çalışanların haklarını savunmaya çağırıyoruz.
- MAZLUMDER olarak, 2015 yılında Bursa’da başlayarak yayılan ‘metal işçileri direnişi’ni yaşanan hak ihlallerini tespit etmek amacıyla takip etmeye devam edeceğimizi ve işçilerin insan haklarının doğasına tamamen uygun olan talepleri için verdikleri barışçıl mücadeleyi desteklemeyi sürdüreceğimizi tüm kamuoyuna ilan ediyoruz.
Sacide Uras (MAZLUMDER Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi)
http://ankara.mazlumder.org/tr/main/faaliyetler/basin-aciklamalari/1/yasadisi-eylem-suclamasiyla-isten-cikarilan-t/12198