İş Cinayetlerine ve Taşeronluğa Derman Olmayacak Torba Yasa’ya Dair
İş cinayetlerine, taşeronluğa ve bunlara çare olarak sunulan ancak hiç birine derman olmayacak olan Torba Yasa’ya dair İşçi-Der’in açıklamasını dikkatinize sunuyoruz. Torba Yasa’nın kalan son maddeleri bu akşam mecliste görüşüyor. İşçi-Der bu vesileyle uyarıyor ve hakka davet ediyor. Ayrıca Torba Yasa’da taşeron işçileri ilgilendiren maddeleri ve ülkemizdeki taşeron işçilerle ilgili bir istatistik bilgisini ek olarak paylaşıyoruz.
İstanbul, 08.09.2014
TORBA YASA DEDİKLERİ, BİR ADIM İLERİ İKİ ADIM GERİ
Soma katliamı, Cumartesi gecesi Mecidiyeköy’de yaşanan katliam ve sürüp giden tüm iş cinayetleri… Tüm bunlar bizim gibilerin her gün yaşadığı acı gerçeği tüm toplumun gözüne sokmuştur: Bu milletin has yoksul çocukları, devletin ve şirketlerin gözünde ikinci sınıf vatandaştır, gariptir, paryadır. Güvencesizliğe, denetimsizliğe, işverenlerin ve taşeronların insafına mahkûm edilen bizler, çalışma hayatında hâlâ insan yerine konulmuyoruz.
62. Hükumetin ilk icraatlarından biri olarak “Torba Yasa” şu anda mecliste yasalaştırılmak üzeredir. Bu durum yeni hükumet ve biz taşeron işçiler için son derece talihsiz bir durumdur. “Torba Yasa”, çalışma bakanı Faruk Çelik’in ve hükumete yakın medyanın aylardır “taşeron işçiye müjde” diye davul zurna ile ilan ettiği, şişirdikçe şişirdiği bir düzenlemedir. Ancak müjde, biz taşeron işçiler için fos çıkmıştır.
MÜJDE DEDİLER FOS ÇIKTI, HAYIR DEDİLER ŞER ÇIKTI
“Torba Yasa” daha birinci maddesinde niyetini açık etmektedir. Bugün yüzbinlerce kamu taşeron işçisi iş kanununa aykırı bir şekilde “asıl iş”lerde istihdam edilmektedir. Bu taşeron işçilerden binlercesi mahkemelere başvurmuş, bu hileli durumu yerel ve üst mahkemelere tasdik ettirmiştir. Geçerli olan yasalara göre, hileli durumun tespiti halinde taşeron işçiler çalışmaya başladıkları andan itibaren asıl işverenin işçileri sayılmaktadır. Ancak hükümet anayasaya aykırı bir şekilde bu yargı kararlarını uygulamamakta ve sümen altı etmektedir. Torba Yasa, bu riyakarlığı sonlandırmak şöyle dursun daha birinci maddesinde hileli durumların tespitini zorlaştırmakta ve hilenin tespiti durumunda taşeron işçilerin asıl işverenin işçileri sayılacağı kaidesini kaldırmaktadır. Bu ayıptır, günahtır, zulümdür.
MÜJDE DEDİKLERİ CİLASI, ÖNÜMÜZE ATILAN ÜÇ BEŞ KIRINTI
Torba Yasa’da taşeron işçilere ilişkin, birincisini yukarıda zikrettiğimiz hepi topu yedi madde bulunmaktadır. Bu maddelerden dördü zaten İş Kanunu uyarınca taşeron işçilerin sahip olduğu ancak fiiliyatta kullandırılmayan hakların bir kez daha dile getirilmesinden ibarettir. Madde 3’te ücretlerden asıl işverenin de sorumlu olduğu, Madde 6’da taşeron işçilerin yıllık izinlerini nizami şekilde kullanması, Madde 8’de kamu taşeron işçilerin kıdem tazminatı alabilmesi, Madde 14’te ise kamu taşeron işçilerin sendikal örgütlenme yapabilmeleri düzenlenmektedir. Bunların dördü de taşeron işçilerin yasal olarak zaten sahip oldukları ancak uygulamada kendilerine kullandırılmayan haklardır. Bunların bir kez daha yasalara geçmesinden mutlu olacak, ümitlenecek halimiz kalmamıştır. Dahası, kıdem tazminatı ve sendikal hakları yeniden ifade ederken bile olsa özel sektörde çalışan, sayıları muhtemelen 800 bini aşmış olan taşeron işçilerin adlarının bile geçmemesi düşündürücüdür.
TORBA YASA SOMA’YI İSTİSMAR ETMEKTEDİR
Torba yasa, biz taşeron işçileri hayal kırıklığına uğratmasının ötesinde başka vahim maddeler de içermektedir. Soma katliamı üzerine yaşanan infiale bir karşılık vermek maksadıyla madenciler için kısmi iyileştirmeler barındırmaktadır. Ancak bunlar çok kısmi ve verilen sözlerin çok gerisindedir. Dahası, bu iyileştirmeleri adeta istismar eden Torba Yasa, tam 44 yasa veya kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapmaktadır. Bunlardan en vahimleri, usulsüz şekilde yapılan özelleştirmelerin iptaline ilişkin kesinleşmiş yargı kararlarını ve memurların keyfi şekilde atanmalarına karşı açıp kazandıkları mahkeme kararlarını uygulanamaz hale getiren Torba Yasa maddeleridir (Madde 82 ve Madde 85). Madde 82 ile memurların fiilen hiçbir iş güvenceleri kalmayacak, Madde 85 ile bedelinin çok altında yapılan geçmiş özelleştirmelerin durdurulmasına ilişkin yargı kararları hükümsüz hale gelecektir.
62. Hükumete Torba Yasa yanlışından dönmeleri, taşeron işçilere ve madencilere reva görülen zulümleri, ölümleri, sömürüyü ortadan kaldıracak esaslı bir düzenleme için bugünden kollarını sıvamaları çağrısı yapıyoruz.
İŞÇİLERİN DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ (İŞÇİ-DER)
EK 1. Torba Yasa’da taşeron işçileri ilgilendiren maddeler
Torba Yasa’da taşeron işçilerle ilgili zaten hepi topu yedi madde vardır (Madde 1, 3, 6, 8, 11, 12 ve 14). Bunlardan dördü, 4857 sayılı İş Kanunu’nda (Madde 1, 3, 6 ve 8); ikisi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda (Madde 11 ve 12) ve sonuncusu (Madde 14) 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda değişiklik yapmaktadır.
[1] Madde 1 yukarıda zikrettiğimiz hayırsızlığı içermektedir.
[2] Madde 3 asıl işverenlerin alt işverene çalışan işçilerin ücretlerini alıp almadıklarından, varsa ödenmeyen ücretlerini ödemekten sorumlu olduğunu ifade etmektedir. Bu madde hayırlı gibi görünse de malumun ilanıdır. Halihazırda 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. Maddesinin 6. Fıkrası zaten açık bir dille asıl işverenin alt işverenin işçilerine yönelik yükümlülüklerinden sorumlu olduğunu ifade etmektedir.
[3] Madde 6 taşeron işçilerin yıllık izinlerini kullanabilmesini öngörmekte, yıllık izinlerin (alt işveren değişse de) taşeron işçilerin o işyerinde çalıştığı toplam süre gözönünde bulundurularak hesaplanması gerektiğini ifade etmekte, yıllık izinlerin kullanımından asıl işvereni de sorumlu tutmaktadır. Netleştirilmesi hayırlı olsa da bu da malumun ilanıdır. Halihazırdaki kanunlar işletilse yıllık izinler zaten sorunsuz şekilde kullanılıyor olurdu. Bu sebeple önemli olan uygulama olduğu için bu kanunun da ne kadar uygulanacağından umutlu olmak için elimizde bir sebep yok.
[4] Madde 8 kamuda çalışan taşeron işçilerin kıdem tazminatlarını düzenlemektedir ve Torba Yasa’da taşeron işçileri somut bir hayrı dokunabilecek tek maddedir. Ancak sadece kamuda çalışan taşeron işçileri kapsadığını, Faruk Çelik tarafından en son 2011’de açıklanan sayıya göre 1.6 milyon taşeron işçiden özel sektöre çalışan muhtemelen 800 bin işçiyi ilgilendirmediğini belirtelim. Madde 8 kamuda çalışan taşeron işçiye verilecek kıdem tazminatının (farklı taşeron şirketlerde çalışmış olsa da) kamuya çalıştığı toplam süre üzerinden ve ilgili kamu kuruluşu tarafından ödeneceğini yasalaştırmaktadır. Uygulamanın seyri ayrı bir konudur ve tarafımızdan dikkatle izlenecektir.
[5] Madde 11 Kamu İhale Kanunu’nda bulunan ve İş Kanunu’nda taşeronluğu düzenleyen 2. Madde ile açık bir şekilde çelişen bir maddeyi İş Kanunu’na bir miktar yakınlaştırmış gibi görünmekte ancak tam olarak güven vermemektedir. İş Kanunu’nun 2. Maddesi’nin altıncı fıkrasında taşeronluk ilişkisi için şu şartı koşar: “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde…” Ancak Kamu İhale Kanunu’nun 62’nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi İş Kanunu ile çelişerek şöyle demektedir: “İdarelerce kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması halinde, bu Kanunda belirtilen hizmetler için ihaleye çıkılabilir.” Yani İş Kanunu taşeronluğa iki koşulda (1. yardımcı iş, 2. asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren iş) müsaade verirken, Kamu İhale Kanunu açık bir şekilde bu düzenleme ile çelişerek kamunun “istihdam edilen personelin yeterli nitelik veya sayıda olmaması halinde” taşeronluğa başvuracağını belirtmektedir. Torba Yasa’nın 11. Maddesi, Kamu İhale Kanunu’ndaki bu hukuksuzluğu bir miktar gidererek “yardımcı işlere ilişkin hizmetler için ihaleye çıkılabilir” ifadesini eklemektedir. Ancak aynı madde “ihaleye çıkılabilecek yardımcı işlere ilişkin hizmet türlerini” belirleme yetkisini nihai olarak Bakanlar Kuruluna vererek güvensizlik yaratmaktadır. İşçi-işveren ilişkilerinde sermaye tarafından karar vermeye meyilli olduğu iyi bilinen Bakanlar Kurulu’nun (örn. son yıllarda yasaklanan grevler) kimi asıl işleri ihale edilebilir hizmet türü olarak ilan etmesi kimseyi şaşırtmayacaktır.
[6] Madde 12 taşeron işçilerin haklarından ziyade hizmet ihalelerinin bürokrasisinin denetimine ilişkindir. Taşeron işçilerin haklarına ilişkin tek içerik, “ihale ve sözleşme konusu iş dışında başka bir işte” çalıştırılamayacak oldukları gibi başka yasalarca zaten belirlenmiş bir hususu dile getirmesidir.
[7] Madde 14 kamu taşeron işçilerin sendikal örgütlenme yapabilmeleri düzenlenmektedir. Bir sendikada örgütlenen kamu taşeron işçilerinin “alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla” asıl işveren olan kamu kuruluşu ile toplu pazarlık yürütebileceği belirtilmektedir. Bu toplu pazarlık sonucunda imzalanan toplu sözleşmeden kaynaklanan ücret farkının kamu idaresi tarafından ödeneceği yasalaşmaktadır. Uygulamaya ilişkin esas ve usullerin Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecektir. Bu değişiklik de kamu taşeron işçilerin için hayra vesile olabilir ancak “esas ve usuller” çok kritiktir ve bu hakkın fiili uygulamasını imkansızlaştırabilir. Bu konu derneğimizce dikkatle izlenecektir.
EK 2. Taşeron işçilerin sayısı
Taşeron işçilerin sayısına ilişkin elimizdeki tek güvenilir veri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in bir soru önergesine cevaben 2 Nisan 2013 tarihinde yaptığı yazılı açıklamadaki verilerdir. Bu veriler aşağıdaki tabloda görülmekte ve taşeron işçi sayısının son on yılda nasıl muazzam bir şekilde yükseldiğini ortaya koymaktadır. Hükümet yetkilileri bu tarihten beri yöneltilen sorulara cevap vermedikleri için 2012 ve 2013 yılı verileri henüz bilinmemektedir.
Bkz. <http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-9123c.pdf>