Tilki Avrupa Kapılarında: Foxconn Türkiye’de
Dünyanın en büyük elektronik imalat şirketi, Tayvan merkezli çok uluslu Foxconn şirketi, birkaç yıl önce Şengen’deki üretim tesislerinde ardarda gerçekleşen işçi intiharlarıyla gündeme gelmişti. Bir toplama kampını andıran devasa fabrika-şehirde işçiler insanlık dışı koşullarda, köle gibi çalışıyorlardı. Foxconn’un tesislerinde Apple, Microsoft, Google, HP, Dell, Samsung, Sony, Nokia gibi dünyanın en büyük bilgi teknolojisi şirketlerinin ürünleri üretiliyor. Yani hepimizin her gün kullandığı ve teknoloji harikası olarak gördüğümüz cihazlar. İntiharların ardından şirket bir takım sözde önlemler almış, tesislerini basına açmış ve teknoloji “devi” firmalar da intiharların fabrikadaki çalışma koşulları ile ilgisini ima eden her türlü suçlamayı reddetmişlerdi.
Geçen sene Apple, iPad Mini ve iPhone 5C’nin üretimlerini, Şangay’da bulunan Pegatron isimli bir başka şirkete verdi. Geçtiğimiz hafta ise Pegatron’un üretim tesislerinde çalışan 15 yaşında bir çocuk zatürreye bağlı olarak hayatını kaybetti.[1] Resmi ölüm sebebi zatürre olarak görünüyor ama China Labor Watch (Çin Emek Gözcüsü) örgütünün aktardığına göre, Apple’ın öngördüğü haftalık en fazla 60 saat olan çalışma süresi, aslında 80 saate çıkartılıyor. Çalışma koşulları Foxconn’dakini aratmayacak kadar ağır. 15 yaşında bir çocuğun o fabrikada nasıl çalışıyor olduğu sorusunu şimdilik bir tarafa bırakalım. Yetişkin bir insan zatürreye değil soğuk algınlığına bile yakalansa, haftada 80 saatlik bir çalışma temposu içerisinde hastalığının ölüme sebebiyet vermesi işten bile değildir. Bu ağır koşullar altında, üstelik de kendisiyle aynı bölümde çalışan diğer arkadaşlarından kaptığı, zatürre muhtemelen çocuk işçinin ölümüne yol açtı. Bu ölüm, son aylarda Pegatron’da gerçekleşen beşinci işçi ölümü oldu. Tabii ki Apple her türlü suçlamayı reddediyor ve işçilerin çalışma koşulları konusunda yeterince “hassas” davrandıklarını iddia ediyor. Ne de olsa bize yepyeni iPhone 5’lerimizi bir an önce yetiştirmek için bu kadar yoğun çalışıyorlar, pardon, çalıştırılıyorlar.
Foxconn’un Türkiye’de de bir fabrikası bulunuyor. Şirket Çorlu’daki Avrupa Serbest Bölgesi’nde üç yıl önce faaliyete başladı. Şimdiye kadar herhangi bir işçi intiharı gerçekleşmiş değil ama çalışma koşullarının Çin’deki örneklerinden pek farklı olmadığı biliniyor. Çokuluslu, küresel şirketlerin uluslararası sömürü mekanizması için Serbest Ticaret Bölgeleri büyük önem arz ediyor. Aşağıda, Çorlu’daki Foxconn fabrikası üzerine hazırlanan bir çalışmanın çevirisine yer veriyoruz.
Çalışmanın İtalyanca orijinaline ya da İngilizce çevrisine yazının sonundaki linklerden ulaşabilirsiniz.
Tilki Avrupa Kapılarında:
Foxconn Türkiye’de
“62 saat çalıştığım haftalar oluyor, bazı haftalar ise 30 saat çalışıyorum. Haftada en az üç günden, altı güne kadar çalışıyorsun. Bu şekilde çalışarak insanın iş yeri dışındaki hayatını düzenlemesi imkansız bir şey.” Selma, Foxconn’un [2] üç yıl önce Türkiye’de sadece Hewlett & Packard (HP)’a masaüstü bilgisayar üretimi için açtığı fabrikanın 350 çalışanından biri. Foxconn’un tüm dünyayı saran fabrikaları Apple, Hewlett & Packard, Sony, Chimei, Innolux gibi dev elektronik markaları için üretim yapıyor, ancak Tayvan menşeli çok uluslu şirket kamuoyu tarafından hala çok az tanınıyor.
Foxconn birkaç yıl önce dünya medyasının dikkatlerini üzerine çekmişti. Yaklaşık 20 Çinli işçi, bir kaç ay içinde arka arkaya, fabrikanın yorucu çalışma temposu ve zorlu işleyiş sistemine dayanamayıp, üretim tesisindeki yatakhanelerinin çatısından atlayarak hayatlarına son vermişlerdi. Bu makale, Çek Cumhuriyet’inde başlayan ve Foxconn’un Avrupa ve Çin’deki çalışma ve yönetim pratiklerini karşılaştırmayı amaçlayan bir araştırma projesinin ürünüdür.
Foxconn’un Türkiye’nin batısındaki fabrikası, Çorlu şehrinin yakınındaki Avrupa Serbest Bölgesi’nde bulunuyor. Burası İstanbul’u Bulgaristan, Yunanistan ve Orta Avrupa’ya bağlayan Pan-Avrupa Koridoru 4 (Pan-European Corridor 4) isimli karayolunun sadece birkaç kilometre ötesinde. 1999’da açılan bu özel bölge, tel örgülerle çevrili ve kontrol altında tutulan geniş bir alanda, toplam 3.500 kişilik işgücüne sahip 150 firmayı barındırıyor. Çalışmaktan başka bir şeyin mümkün olmadığı bu serbest bölgelerden Türkiye’de 20 adet var ve toplamda yaklaşık olarak 51.000 kişilik işgücüne sahip olan 4.000 firmaya ev sahipliği yapıyorlar.
Bu bölgelerde üretim yapan yatırımcılar, üretimlerinin en az %85’ini ihraç ettikleri takdirde KDV’den tamamen, kârlar ve işçi ücretleri üzerindeki vergilerin de bir kısmından muaf tutuluyor. Birkaç ay önce işten çıkarılan eski bir yönetici olan Esen’in de doğruladığı gibi, “İşçi ücretleri üzerindeki vergiyi ödemedikleri takdirde, işgücü maliyeti neredeyse Çin’dekine eşit oluyor.” Gerçekten de Foxconn bu şekilde sırf ücretlerdeki bu vergi muafiyeti üzerinden kârına bir yılda yaklaşık 300 bin euro kâr katıyor.
Avrupa’nın sınırlarında üretim yapma tercihi yalnızca işgücü maliyetleri ile ilgili değil. Şirketin iki numaralı adamı ve Avrupa Bölge Sorumlusu Jim Chang’ın da birkaç yıl önce söylediği gibi: “Zaman ve mesafe rekabet açısından çok önemli”. Foxconn’un küresel üretim ağının genişlemesi çeşitli faktörlere bağlı: bol miktarda düşük maliyetli ve sendikasız işgücü, müşteri kitlesine yakınlık, gelişkin altyapı ve devlet desteği. Türkiye’deki tesis, Foxconn’un Avrupa’daki diğer dört üretim tesisiyle birlikte (ikisi Çek Cumhuriyeti’nde, biri Slovakya’da, biri de Rusya’da) şirketin nihai pazarlarına yaklaşma stratejisi için bir köprübaşı vazifesi görüyor. Çek Cumhuriyeti’nde bulunan Pardubice fabrikası, Avrupa için merkez üssü ve Avrupa’da bulunan diğer fabrikalardaki üretimin hızını bu fabrika belirliyor. Her bir tesis, ayrı bir pazara hizmet veriyor, böylece Avrupa Birliği içinde yer alan fabrikalar Avrupalı müşterilere; Türkiye’deki fabrikalar ise Türkiye yereline, Orta Doğu’ya ve Kuzey Afrika’ya tedarik sağlıyorlar.
Çorlu’da yaşanan hızlı endüstriyel gelişme, Foxconn’un eğitimli bir işgücünü bulabilmesini mümkün kıldı. İşçiler elektronik fabrikalarını, teknolojik olarak daha gelişmiş buluyor, tekstil sektörü ve mekanik sektörlere göre daha iyi bir çalışma ortamı sunduklarını düşünüyor. Ekonomik kriz nedeniyle Foxconn’un tesisi 2000 işçiye çıkarmayı öngören büyüme planları şu an için ertelendi, üretim kiralık bir tesiste yapılmaya devam edecek. Çalışanların % 60’ının yerli, % 40’ının göçmen olduğu Çek Cumhuriyet’indeki fabrikanın aksine, Çorlu’daki işgücü kompozisyonu görece homojen: 25 ila 45 yaş arası, süresiz iş sözleşmesi ile çalışan kadın ve erkeklerden oluşuyor.
Bunun tek istisnası, büyük kısmı 1989’da, Bulgaristan’daki Komünist rejimin son aylarında giriştiği etnik temizlikten kaçmak için Türkiye’ye gelen Bulgar Türklerinin fabrikadaki yüksek oranı. Bu işçiler yerli işçilerden pek de farklı değiller ancak çifte pasaport sahibi olan bazı işçiler, Avrupa Birliği’ne dönmeyi düşünüyorlar: “Beş yıl öncesine kadar Bulgaristan’a bir daha dönmeyeceğimi düşünüyordum ama şimdi ekonomik durum değişti. Çalışma koşulları buradakinden daha iyi olmasa da, en azından rahat bir yaşam sürmek mümkün” diye anlatıyor Metin. Görüldüğü üzere hareketlilik hali, artık sadece çok uluslu şirketler için değil, bireyler için de kısmen geçerli.
“Kendimi büyük bir ailenin bir parçası gibi hissetmiyorum, Foxconn sadece kârını düşünüyor.”
İşe alımlar, hem resmi hem de gayri resmi kanallar yoluyla olabiliyor. Ancak Çek Cumhuriyeti’ndeki fabrikanın aksine, AB’ye üyelik yolunun açılmasının ardından 2004 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteren özel istihdam büroları, an itibariyle iş gücü piyasasında marjinal bir rol oynuyorlar. İlk işe alım sürecinde, Çorlu’daki Foxconn fabrikasının tek müşterisi olan Hewlett & Packard (HP)’ın ismi önemli bir rol oynadı, Halim’e kulak verelim: “Büyük beklentilerim vardı çünkü fabrikayı HP açıyor sanıyordum, bu yüzden de yüksek düzeyde teknolojik bir ortam olacağını düşünüyordum.” Son iki yılda şirket, bazı devlet projelerinden yararlandı: Birincisi meslek lisesi öğrencileri için bir staj projesi; ikincisi devletin İŞ-KUR aracılığıyla finanse ettiği UMEM (Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri) projesine dayanan ve işsizleri hedefleyen bir tür çıraklık kursu. Bu iki grubun yaşadıkları oldukça benzer, çünkü kursiyerler bir kaç saatten ibaret eğitimin ardından, diğer işçilerle birlikte çalışmak için üretim hattına yerleştiriliyorlar.
Şirketin her yıl aldığı öğrenci sayısı az olsa da, Foxconn personeli tarafından doğrudan İŞKUR ofislerinden seçilen kursiyerlerin sayısı çok daha fazla. 264 saatlik kurs eğitimi yaklaşık 9 hafta sürüyor, yalnızca 2012 Haziranında şirket, günlüğü 8 saatlik çalışma için devlet tarafından 7,5 ila 9,3 Euro ödenen 50 kursiyer kabul etti.
Bu işe alım şekilleri sayesinde şirket hem işe alımlarda daha ketum davranabiliyor hem de işçilik maliyetlerini azaltıyor. Bir kursiyere kulak verelim: “İş görüşmesine gittiğimde, beni işe alabileceklerini ama öncesinde bir kurs almam gerektiğini söylediler. Bu şekilde, günlüğü 20 liradan (7,5 euro) ödenen, günde 10 saat süren iki aylık kursu tamamladım ve kurs bitince beni işe aldılar.” Kurs döneminin sonunda kursiyer ve stajyerlerin işe alınması gerekiyor ama bazıları kursun sonu gelmeden işten ayrılıyorlar.
Fabrikadaki çalışma pratiği ise, Foxconn’un diğer üretim tesislerindekine oldukça benzer. “İş kolay ama çok stresli” diye anlatıyor Nisan, ilk başlarda bunu sorun etmediğini ama artık tükenmiş ve isteksiz hissettiğini söylüyor: “Yöneticiler sadece hedefe ulaşmakla ilgileniyor ve bizim de insan olduğumuzu unutarak bize robot muamelesi yapıyorlar.” Üretim hedefleri son derece zorlu ve sürekli takip ediliyor. İki adet üretim hattı 24 saat içinde yaklaşık 5000 bilgisayarın montajını yapıyor ve bu saat başına 110-115 bilgisayar demek. Hedeflerin tutturulmuş olduğundan emin olmak için yönetim her zamanki geleneksel yöntemlere başvuruyor. İki montaj hattı arasında ve genel olarak işçiler arasında rekabet ortamı yaratılması, hedefe ulaşanlar için %10 civarında ikramiye verilmesi, genç ve tecrübesiz işçilerin kullanılması bunlardan sadece bir kaçı.
Demir, açık bir şekilde yönetimden taraf olan bir işçi ancak o bile Foxconn’un şirket felsefesine pek inanmıyor: “Kendimi büyük bir ailenin bir parçası gibi hissetmiyorum, Foxconn sadece kârını düşünüyor.” İşçi giriş çıkış oranlarının % 20 ila 30 civarında seyretmesi Foxconn’un “büyük bir aile” olmaktan çok uzak olduğunu açıkça ortaya koyuyor zaten. Personel giriş çıkış devri adeta bir girdap gibi, çünkü hem ani işten çıkarmalar çok yaygın hem de pek çok işçi yoğun tempoya dayanamayıp başka yerlerde iş aramayı tercih edebiliyor. Öte yandan cinsiyet, şirketin hiyerarşisinde önemli bir rol oynuyor ve yönetici pozisyonlarının büyük bir kısmında erkekler yer alıyor. Ancak Türkiye toplumunun yaşamakta olduğu dönüşümler, ataerkil bir anlayış üzerine kurulu idare biçimlerini zorlayacak gibi görünüyor.
İşçiler -kadın veya erkek olduklarına bakılmadan-, şirketin Avrupa ve Çin’de bulunan tesislerindekine benzer bir sistemle gece ve gündüz vardiyaları arasında haftalık olarak dönüşümlü çalışıyorlar. Günde 10 saatten 12 saate kadar olmak üzere haftada 5 ya da 6 gün çalışıyorlar. Bazen gerekmediğinde daha az çalıştıkları da oluyor. Uzun çalışma saatlerinin üstüne 20 ila 60 dakika arası tutan ulaşım süresini de eklemek gerekiyor. Ulaşım şirket tarafından sağlanan bir düzine kadar otobüs ile gerçekleştiriliyor.
Talebe en hızlı şekilde karşılık verme kaygısı fabrikanın çalışmama süresinin en aza indirilmesine sebep oluyor. Nitekim Fox-conn ismi, şirketin elektronik devreleri üretebilme kabiliyetinin “tilki” gibi hızlı olduğu ima ediyor. Bunun çalışanlar üzerindeki etkisi ise Metin’in anlattığı gibi: “Gece vardiyasında çalıştığımız zaman her akşam saat altıda bize o akşam saat sekizde mi yoksa onda mı işbaşı yapacağımızı bildiren bir mesaj gönderiyorlar. Vardiyalardaki bu belirsizlik eşimle aramda sürekli bir tartışma sebebi oluyor.”
Çalışma saatleri bölgedeki diğer şirketlere göre çok daha fazla değişken ve haftalık 30 ila 60 saat arasında değişiyor. Türkiye’deki mevcut yasalar Foxconn’a iki aylık bir zaman dilimi içerisinde bir işçinin haftalık ortalama çalışma süresini 45 saat civarında tutabilmesini mümkün kılıyor. Bu esnek üretim bir işçinin, herhangi bir hafta ne kadar çalışırsa çalışsın, aylık (haftalık 45 saate denk gelen) asgari ücret alması sonucunu doğuruyor. Fazla mesai ödemesi son derece seyrek. Çünkü yönetim, iki aylık dönemlerdeki haftalık ortalamayı 45 saat civarında tutmaya özen gösteriyor.
Üretimin gerekleri sebebiyle fabrika içinde de ileri düzeyde bir esneklik söz konusu oluyor. İşçiler acil ihtiyaçlara göre bölümler ve görevler arasında yer değiştiriyorlar. İşçilerin bu şekilde farklı görevler arasında bölündükleri için belirlenen üretim hedeflerine, dolayısıyla aylık ikramiyeye ulaşmaları son derece zorlaşıyor. Montaj hattında çalışan işçilerin ücretleri, hükümet tarafından belirlenen asgari ücretin, yani 773 TL’nin (300-350 euro) çok az üstünde. Ustabaşı olarak çalışan işçilerin maaşları da diğer işçilerinkinden pek farklı değil, 380-420 euro civarında. Beyaz yakalı çalışanların maaşları ise hiyerarşideki yerlerine göre yavaş yavaş artıyor.
Peki ya sendikalar?
Foxconn ve çevre şirketlerde çalışan işçiler için asıl mesele, sendika meselesi. Türkiye’de toplu pazarlık olanağı sadece sendikalaşmış fabrikalarda mümkün. Öte yandan Türkiye’deki en büyük sendika olan Türk Metal-İş’in Çorlu bölge sorumlusu işçileri sendikaya üye yapmak için aktif bir çabaları olmadığını söylüyor: “İşçileri sendikaya üye olmaları için zorlamak yerine, işçilerin sendikaya üye olmak için talepte bulunmalarını beklemeyi tercih ediyoruz.” Türkiye’deki sendika üyesi işçilerin sayısının bu kadar düşük olmasının sebebi bu olsa gerek. 2009 yılında 22-23 milyon işçiden yalnızca 1.26 milyonu sendika üyesi idi. 2012 sonlarında kabul edilen 6356 nolu toplu sözleşme kanunu, durumu kesinlikle iyileştirmedi.
Önceden sendikalı olabilmek için noter şartı koşulurken, işçiler bu işi artık internet üzerinden yapabiliyor. Ancak bunu devlet yönetimindeki bir internet sitesinden yapmaları gerekiyor, bu da onların sendikalılık durumlarının devlet yetkilileri tarafından anında görülebilmesi sonucunu doğuruyor. Öte yandan hükümet ulusal güvenlik ya da kamu sağlığını gerekçe göstererek her tür grevi erteleyebiliyor. Bazı engellerin kaldırılmış olmasına rağmen toplu sözleşme, hala son derece zorlu ve dolambaçlı bir süreç. Toplu sözleşme yapabilmek için bir işyerindeki işçilerin yarısından bir fazlasının sendikaya üye olması gerekiyor. Bu sebeplerden ötürü Türkiyeli işçilerin sendikalaşmış ve sendikalaşmamış işyerleri arasında niçin ayrım yaptıklarını anlamak zor değil.
Foxconn kesinlikle sendikaları hafife almıyor. Çünkü aynı Serbest Bölge içindeki Kore menşeli Dajayng fabrikası işçilerinin sendikalaşma girişimlerinin nasıl son derece sert bir mücadeleye sebep olduğu hafızalarda tazeliğini koruyor. Foxconn Türkiye’deki ilk aylarında sendika üyesi bir miktar işçiyi de işe almıştı. Ancak daha sonra bu işçilerin sendikadan istifa etmelerini talep ederek bu “hata”sını hızlıca giderdi. Talat bu durumu şöyle anlatıyor: “Yönetim fabrikaya noter getirdi ve onlara noter huzurunda sendika üyeliğinden istifa ettiklerine dair imza attırdı. Bütün sendikalı işçiler imzaladılar çünkü aksi taktirde kovulacaklardı.”
Bölgedeki iş olanakları görece geniş olduğu için işçiler için işini kaybetmek bir felaket değil. Bu yüzden de işçi giriş çıkışı oranı %20 ila 30 gibi oldukça yüksek değerlerde geziniyor. Bu oran el işçilerinde daha da yüksek.
Türkiye’nin büyük ölçüde yabancı yatırımcılar tarafından finanse edilen son on yıldaki ekonomik büyümesinin henüz ülke işçilerine pek bir faydası olmadı. Üstelik artan üretim, ülke içerisinde ve dışarıdan ülkeye olan göçü hızlandırdı. Örneğin Foxconn fabrikasının yakınında bulunduğu, bölgenin en kalabalık şehri olan Çorlu, 1990 ile 2012 yılları arasında, 75 milyondan 234 milyona kişiye ulaşarak, nüfusunu üçe katladı.
Ülkedeki ekonomik büyümenin son derece kırılgan olduğu açık. Ayrıca 2013 yılının Haziran ve Eylül aylarında gerçekleşen hükümet karşıtı gösterilere Çorlu ve civarından da epey bir katılım oldu. Tayvanlı şirketin işçileri de dahil olmak üzere bölgedeki işçilerin bir kısmı ya gösterilere doğrudan katıldılar ya da katılan çocuklarını desteklediler. Ancak Oktay’ın bize hatırlattığı gibi, fabrika içinde örgütlenmenin zorlukları açısından değişen fazla bir şey yok: “Fabrikada işçiler hükümet karşıtı gösteriler hakkında konuşmaya devam ediyorlar ve büyük bir kısmı da gösterilere olumlu bakıyor. Ama protesto etme işine, fabrikadaki kendi çalışma koşullarından başlamaları gerektiğini anlamıyorlar.”
Foxconn intiharlar ve protestolar sonrasında Çin’de -en azından resmi olarak- sendikaya kapılarını açmak ve 2013 yılında fabrikalarında sendikal örgütlülüğü tanımak zorunda kaldı. Avrupa kapılarında ise, sendikaya geçit vermemeye kararlı görünüyor.
[1] http://ekonomi.haberturk.com/ekonomi/haber/902988-iphone-fabrikasinda-15-yasindaki-cocuk-isci-oldu
[2] Foxconn kelimesinin ilk bölümünü oluşturan “fox” İngilizcede tilki manasına gelir.
Yazının İtalyancası için:
http://www.connessioniprecarie.org/2013/12/13/la-volpe-alle-porte-delleuropa-la-foxconn-in-turchia
Yazının İngilizcesi için:
http://www.opendemocracy.net/can-europe-make-it/rutvica-andrijasevic-devi-sacchetto-nuran-gülenç/fox-at-europe’s-door-foxconn-in-
Katiliyorum 18 ay çaliştim Foxconn türkiyede Anlatilanlar harfiyen doğru Tazminatsiz olarak cikartildim Facebook ta yazmış olduğum bir yaziyi öne sürdüler insan kaynaklari sözde esnek calişma saati ile ilgili belgeyi imzalamadigim için iş hakkımı fes etti. Okadar yere başvurdum ama malum işçi statüsündeyiz kimse sallamadi devlet kurumlari dahil.
geçmiş olsun kardeş, tazminat için dava açaydın keşke, uzun sürse de (bir yıl civarı) genelde kazanılıyor. tabii bir yıl için değmez diye düşünmüş olabilirsin. ama malum mahkeme bitince dava masraflarını da kaybeden taraf ödüyor. yani biraz sıkıcı bir süreç olsa da yanlarına kar kalmaması için bu tip durumlarda sanki dava açmak lazım, rahatsız etmek lazım en azından ki bu kadar hoyrat davranamasınlar.
güvenilir avukat mı bulamadın acaba? ben tekirdağlıyım gerekirse yardımcı olabilirim, aklında olsun. gerekli görürsen buradan dönüş yaparsın.
kardeş bu foxconn tr’nin iletişim bilgileri yok mu?
iletişim bilgileri derken? internet siteleri birşeyleri vardır herhalde, orada yazıyordur muhakkak.
Tamam buldum Alp kardeş.. Siz foxconn:’da çalıştınız mı ?
Yok Cafer, ben adminlerden olduğun için yorumu görünce yanıtlayım dedim.