Hidayet Şefkatli Tuksal: “Tek adamlık terk edilmeli”

2 Responses

  1. Alperen Gençosmanoğlu dedi ki:

    Röportaj yeni bir şey söylemiyor maalesef. Açıkçası tablo bana medyanın, buradaki özelde ise Taraf gazetesinin, dışarıdan bakanlar için aynı grupta gözüken insanları birbirine taşlatma girişimine ön ayak olma durumu olarak gözüküyor. Bunun yanında röportajda a priori, kendinden menkul önermelerin var olan durumu tanımlayan gerçeklikler olarak sunulduğunu görüyorum. Yani halktaki bölünme korkusundan, AKP’nin içinde aktif olan cemaatlere kadar bir seri bu minvalde değerlendirilebilecek desteklenmemiş iddialar var.

    Bir de ne yazık ki çok temel klişelerden biri olan; ehli sünnetin itaatkarlığı konusundaki özcü yaklaşım var ki, bence çok sıkıntılı bir yaklaşımı temsil ediyor. Son olarak da ideolojik olarak farklılaştığım bir noktayı vurgulamak istiyorum; AB, demokrasi, sivil toplum, hatta aydınlanma üzerinden doğal haklar gibi bir durumlardan savunan ve sahip çıkan bir yerden konuşulmuş; demokratlık iddiasındaki AKP’den bunları beklemeyi sıradışı bulmuyorum ancak batıda miadını doldurmaya başlamış fikriyatların, İslami düşünceye ve Müslümanlara çözüm yolu olarak işaret edilmesini abesle iştigal olarak değerlendiriyorum.

  2. erim dedi ki:

    Söyleşiyi genel anlamda yerinde tespitlerle çevrelenmiş bulup, istifade ettim.

    Neşe Düzel’in sunuşta dillendirdiği Tuksal’ın “mahalleden” biri olduğu için eleştirilerinin daha kolay dinleneceği şeklindeki kabulunu ise gerçekçi bulmadım. Aksine Hidayet Hanım, “feminist muhalif” hatta solcu denilerek bir çırpıda harcanıyor. Yarı resmi AkParti gazetesi Star’dan bir şekilde kovulması da buna tekabül ediyor.
    Başörtülü aday istediklerinde “Ergenekoncu” olarak suçlanmaları da bu ötekileştirmenin sonucu.

    Dikkat çekmek istediğim bir nokta, başörtüsü konusundaki söyledikleri. BM’nin CEDAW raporundan tabiri caizse medet ummak, hükümet için bir utanç vesilesi olması gerekirken başörtülüler için umut vesilesi olabiliyor. Bu noktada emek meselesinde buna benzer bir durumu bu sitede çıkan şu hoş yazıya benzetebiliriz.

    http://www.emekveadalet.org/2012/09/13/gavurdan-medet-ummak-iscilerin-tek-umudu-mu/

    “Sunni isyan etmez” indirgemesini ise bir geleneği, tarihi toptan hiçe sayıp kötüleme olarak gördüğümden yanlış buldum. En temel eleştirim buna, zaten Alperen arkadaşımız da buna klişe demiş, çok haklı.

    Basının da ilgi gösterdiği cemaatler mevzusu o kadar kolay özetlenecek bir ilişki biçimi değil bana kalırsa, cemaatler-iktidar ilişkisi çok daha derin, kısa geçilince böyle düşük kalıyor. 3 cemaatten başka cemaatler de epey etkin misal.

    Dindarları özgürleştime iddiası da sanırım özgürlük kavramına bakışımızdan ötürü farklılaşıyor.

    Bunlar dışında kadına bakış, Kürt meselesindeki yükselen milliyetçilik, otoritelerleşme, siyaseten çok da güvende hissetmeme, başörtüsü, vesayet gibi konularda işaret ettiklerineyse katılıyorum. Söyleşinin büyük çoğunluğunu kapsıyor bu başlıklar da.

    Paylaşımınız için teşekkürler, yeni bir şey söylemesine çok da gerek yok. Hatırlatma işleviyle çok da duymadığımız bu sözlerin tekrarlanması iyidir, güzeldir.

    Miadını doldurmuş düşünceleri çözüm yolu gösterdiğini pek de sanmıyorum, kuramsal çerçeveye oturturken böyle dile geliyor. Derinleşmiş görüşünün böyle olmadığını anlıyorum ben Tuksal’ın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir