Coşkun Canıvar – Seramik işçilerinde silikozis: ‘Bozüyük’te binlerce işçi ölüm tehdidiyle karşı karşıya’
Ondan fazla seramik fabrikası ve 10000 civarı işçisiyle hırsın kurbanı bir ilçe Bozüyük. Ardı ardına gelen silikozis tanılarıyla ilçenin yüreğini ateş almış durumda. Silikozis hastalığının bir tedavisi yok ve tanısı koyulan işçilerin ve yakınlarının ölümü beklemekten başka bir çaresi yok. Bu işçilerin bir kısmı ölümü beklerken diğer bir kısmı da işsiz kalma ve hastalanma ikileminde boğuşuyor. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nden Dr. Coşkun Canıvar kot kumlamanın yasaklanmasıyla unutulan silikozis gerçeğini Sendika.org için yazdı, biz de bu gerçeği hatırlatmak adına iktibas ediyoruz.
COŞKUN CANIVAR *
Silikozis deyince aklımıza kot kumlama geliyor. Merdivenaltı atölyelerde onlarca arkadaşımız bu yüzden yaşamını yitirdi, yüzlercesi köylerinde ölümü beliyor… Kot kumlama yasaklanınca sanki silikozis de bitti gibi bir algı yaşandı. Oysa silikozis madenler, taş ocakları, seramik, cam, metal, tuğla vb. kısacası birçok sektörde yaşanan bir gerçeklik ve hala üzeri örtülüyor… Bilecik’e bağlı Bozüyük’e 9 Kasım Pazar günü giden uzman arkadaşlarımız silikozis teşhisi alan işçiler ve aileleriyle buluştu. Seramik sektöründe yaşanan bu gerçeklik, karşı çıkanların işsizlik tehdidi altında olması ve bir ilçede yaşananlar…
Silikozis hastalığı, kot kumlamada çalıştırılan işçilerde ardı ardına ölümlere neden olması ve binlerce insanın bu hastalığa yakalanarak ölümü bekler hale gelmesiyle kamuoyunun gündemine geldi. Sonraki süreçte verilen mücadelelerle kot kumlamanın yasaklanmasıyla silikozis gündemdeki yerini kaybetti. Oysaki silikozis taş ocakları, madenler, tünel kazıcılığı, dökümhaneler, cam sanayi, seramik, çimento, kiremit tuğla üretimi ve kum püskürtmenin olduğu tüm iş kollarında görülebilmektedir. Nitekim Bilecik iline bağlı Bozüyük’te seramik fabrikalarında çalışan işçilerden Gürhan Yüksel’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yaptığı şikâyet sonrası silikozis tanıları arka arka gelmeye başladı. Kendisi de silikozis hastalığına yakalanan seramik işçisi Gürhan Yüksel’in Alo 170 hattına yaptığı şikayet sonrası yapılan iş yeri teftişinin raporlarında; Vitra Eczacıbaşı Yapı Gereçleri isimli şirketin işyerinde ‘Tozun kaynağında yok edilmesini sağlayacak tedbirlerin yeterince alınmadığı, bu yüzden özellikle keçe ile kuru rötuş ve ön sırlama işlemlerinde çalışanların toza maruz kaldıkları dolayısıyla yaptıkları çalışmalar nedeniyle pnömokonyoz-silikozis hastalığına yakalandıkları kanaati oluşmaktadır’ ifadelerine yer verildi. Aynı işyerinde çalışan 61 işçiye Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nce silikozis tanısı koyuldu. 16 işçide silikozis şüphesi, 37 çalışanda da mesleki risk faktörüne maruz kalma tespit edildiği belirtildi.
Bozüyük’te binlerce işçi silikozis tehdidiyle karşı karşıya
9 Kasım 2014’te Bozüyük’te silikozis hastası işçilerin organize ettiği Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan ve Av. Gülseren Tekeş’in katıldığı bir panel düzenlendi. Katılımcıların tıbbi ve hukuki değerlendirmeleri sonrası söz alan silikozis hastası işçiler yaşadıklarını anlattılar. 2013 yılı mayıs ayında Hasan Ali Uyar isimli emekli seramik işçisinin silikozis nedeniyle hayatını kaybettiği anlatıldı. Panel öncesi görüştüğümüz Hasan Ali Uyar’ın yakınları, uzun yıllar seramik fabrikasında çalıştıktan sonra 2003 yılında emekli olduğunu 2011 yılında nefes darlığı şikâyetlerinin ilerlediğini ve Mayıs 2013’de 56 yaşında hayatını kaybettiğini belirttiler. Hasan Ali Uyar’ın ölüm raporunda asli ölüm nedeninin silikozis olarak kayıtlara geçtiği öğrenildi. 10’dan fazla seramik fabrikasının olduğu bölgede işçilerinin ifadesiyle 10 bine yakın seramik işçisi var. Sadece Vitra Eczacıbaşı Yapı Gereçleri isimli şirkette 1800 işçinin çalışıyor. Denetim sonrası adı geçen fabrikada tozun havaya yoğun olarak karıştığı kuru teknikten, yaş sisteme geçildiği ama diğer fabrikalarda binlerce işçinin halen kuru teknikle çalışmaya devam ettiği anlatıldı. Bozüyük’te işçilerle yapılan görüşmelerde, Çorum’da 600 işçinin çalıştığı Ece Seramik isimli fabrikada da silikozis tanısı almış işçiler olduğu ve fabrikada çok sayıda işçide silikozis olduğuna yönelik kuşkular olduğu öğrenildi.
Bir yanda hastalık korkusu diğer yanda işsizlik tehdidi
Meslek hastalığı tanısı alan bir işçinin işsizlik tehdidiyle karşı karşıya kaldığı paylaşıldı. Öte yandan silikozise yakalananların nasıl hayatını kaybettiğinin bilinmesi nedeniyle binlerce işçinin ölüm korkusuyla ve işçi ailelerinin de yakınlarını kaybetme korkusuyla yaşadıkları anlatıldı. Birçok işçide ve yakınlarında bu kaygıya bağlı psikolojik sorunlar ortaya çıktığı paylaşıldı. Silikozis tanısı alanların dava süreçlerinin çok uzun sürdüğü belirtildi. Bu fabrikalarda çalışmış ve emekli olmuş çok sayıda işçiden ne kadarında hastalık geliştiği bilinmiyor.
İşçi sağlığıyla ilgili hiçbir eğitim almadık
6331 sayılı yasa gereği şirketin vermesi gereken iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini sorduk. Bu güne kadar kesinlikle herhangi bir eğitim almadıklarını ve şirket yetkilileri tarafından katılmadıkları halde eğitim çalışmalarına katıldıklarına dair imza attırıldığını anlattılar. Aynı yasa gereği iş yerinde oluşturulması geren iş sağlığı ve güvenliği kurullarından işçilerin haberinin dahi olmadığı ve çalışan temsilcilerinin kim olduğunu bilmedikleri ifade edildi. Altı ayda bir akciğer filmi çekildiğini anlatan işçiler bu hastalığın daha öncesinden saptanmış olup kendilerinden saklandığı konusunda şüphe duyduklarını anlattılar.
Sendika var ama mücadele yok
Türk-İş’e bağlı Çimse-İş Sendikası’nın fabrikalarda örgütlü olduğu ama bu güne kadar işçi sağlığı konusunda herhangi bir mücadele yürütmediği anlatıldı. Teftiş ve hastane başvuruları sonrası silikozis gerçeğinin ortaya çıkmasıyla sendikanın bu konuda yürüttüğü faaliyetin meslek hastalıklarıyla ilgili broşür dağıtmaktan ibaret olduğu ifade edildi.
Silikozis tamamen önlenebilecek bir hastalıktır
Havaya karışan serbest slika tozlarına maruz kalınması sonucu gelişen silikozis, diğer meslek hastalıklarında da olduğu gibi yüzde yüz önlenebilir. Slikanın havaya karıştığı tüm iş kollarında ayrıntılı risk değerlendirmelerinin yapılması, düzenli aralıklarla ortam toz ölçümlerinin yapılması, ortam koruyucu olarak bilinen etkin havalandırma sistemlerinin kurulması gereklidir. İşçilerin riskler ve tehlikeler konusunda işçi sağlığı eğitimleriyle bilgilendirilmesi, işçilerin periyodik muayeneden geçirilmesi, hastalık şüphesi durumunda konunun uzmanına veya meslek hastalıkları hastanesine işçinin yönlendirilmesi, kişisel koruyucuların temini ve kullanımının sağlanması gereklidir. Bozüyük özelinde ifade edecek olursak bölgedeki slika maruziyetinin olduğu tüm fabrikalarda periyodik muayene sonuçları tekrar değerlendirilmelidir. Hastalık saptanması durumunda yeni veya eski muayene ve tetkik sonuçlarıyla fabrika taramaları hızla yapılmalıdır. Bölgede seramik fabrikalarından emekli olmuş olan tüm işçilere ulaşılarak taraması yapılmalıdır. Tanı koyulan işçilere iş görmezlik oranı tespiti ve tazminat belirleme gibi hukuki süreçler hızla yerine getirilmelidir. İş yerlerinde sendika temsilcilerinin ve çalışan temsilcilerinin de katıldığı iş sağlığı ve güvenliği kurulları oluşturulmalı ve işlevsel olarak patron baskısından kurtularak çalıştırılması sağlanmalıdır. Meslek hastalığı tanısı alan işçiler, aynı işyerinde tozsuz ortamda veya kamuda başka bir iş kolunda istihdam edilerek mesleki rehabilitasyon programları hayata geçirilmelidir. Mesleki rehabilitasyon haricinde bahsi geçen tüm düzenlemeler yürürlükte olan yaslarda mevcut olup fiiliyata geçirilmesi gerekmektedir. İşsizlik tehdidinin ortadan kaldırılabilmesi için mesleki rehabilitasyonla ilgili tüm iş kollarını kapsayan işçi hakları lehine bir düzenlemeye acilen ihtiyaç vardır.
Sonuç
Tüm bu mevcut düzenlemelerin ve yeni taleplerin hayata geçirilmesini sağlayabilmek için bunların önündeki engelleri net tanımlamak gerekir. Soma, Mecidiyeköy, Ermenek ve Isparta’da yaşanan toplu işçi katliamlarında açıkça ortaya çıktığı gibi siyasi iktidar kendi yaptığı yasal düzenlemeleri hayata geçirmemektedir. Tüm iş cinayetleri kazaya özgü detaylarla açıklanmaya çalışılmakta ve AKP iktidarının açıkça sermaye yanında almış olduğu tavır gizlenmek istenmektedir. İşçi sağlığı sürecini emek-sermaye çelişkisi üzerinden okumadığımız sürece konu AKP’nin manipülasyonlarına açık hale gelmektedir. Mesele ‘aşırı kar hırsından’ ve ‘yetersiz denetimlerden’ ibaret de değildir. Her şeyin rekabet üzerine kurulduğu kapitalist sistemde, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin maliyet unsuru olması ve buradan her fırsatta kesintiye gidilmesi son derece doğaldır. Devlet ve iktidar tüm kurumlarıyla hâkimiyetini ve hegemonyasını, sermayenin tahakkümü üzerinden kurmaktadır. AKP iktidarı sosyal devlet kamuflajı altında kendisine hakem rolü biçerek, yerli ve küresel sermaye ve onun patron kulüpleriyle iç içe geçme halini gizlemeye çalışmaktadır. Türkiye’de her yıl en az 1500 işçinin iş cinayetlerinde öldüğü ve meslek hastalıklarına bağlı beklenen ölümlerin bu sayının 6 katı olduğu (yılda en az 9000 işçi ölümü) bilinmektedir. ILO verilerine göre Türkiye’de çalışan sayısı üzerinden değerlendirme yapıldığında her yıl 200 binin üzerinde meslek hastalığı tanısı koyulması beklenmektedir. SGK’nın son verilerine göre ise tanı alan meslek hastası sayısı 500 civarında iken meslek hastalığına bağlı bir yılda sadece bir kişi hayatını kaybetmiştir. Bugün milyarlarca dolar artı değer üreten seramik fabrikalarının silikozisle işçi katliamı yapmasına siyasi iktidarın göz yumması ve meslek hastalıklarının istatistiklerde dahi üzerinin kapatılması ancak iktidar-sermaye arasındaki göbek bağının mevcudiyetiyle açıklanabilir. İşçi sınıfı açısından mücadele gündemi gün gibi ortadadır. Sistem içi tüm mücadele yöntemlerini kullanarak kazanım elde etmeyi amaçlayan ancak temel sorunu üretim araçlarının mülkiyetinde gören ve işçi demokrasi ve özyönetimi içselleştirmiş bir örgütlenme süreci kelimenin tam anlamıyla ‘hayati’dir.
* İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi
Bozüyük 9 Kasım 2014 Panel ve basın açıklaması:
https://www.youtube.com/watch?v=6mkHRW9lybE
haberin linki: http://www.sendika.org/2014/11/seramik-iscilerinde-silikozis-bozuyukte-binlerce-isci-silikozis-tehdidiyle-karsi-karsiya-coskun-canivar/