Küresel Isınma Tehdidi Altında Uygarlığımızın Geleceğini Düşünmek
Arkadaşımız ve sitemizin düzenli yazarı olan Esat Arslan’ın perspektif.online için yazdığı kıymetli yazıyı iktibas ettik.
ESAT ARSLAN
I. Önümüzdeki Dünya-Tarihsel Meydan Okuma
Şu anda dünya radikal bir biçimde değişiyor. Batı kapitalizminin 2008 ekonomik kriziyle baş edememesinden kaynaklanan toplumsal-siyasal sorunlar; merkez siyasetin çöküşü, aşırı sağın ve aşırı solun yükselişi gibi olgular Türkiye siyasetine yön verirken, içinde yaşadığımız dünyanın düzeninin değişmez bir sabite olmadığını ve birbirine karşıt rüzgarların kaotik akışlar doğurduğu bir yeryüzünde gemimizi yürütmek zorunda kaldığımız anlamına geliyor. 2008 ekonomik krizinin etkilerini yaydığı yeryüzünde yaşanan Çin-ABD jeopolitik savaşı, önümüzdeki 50 yılda Batı merkezli dünyanın bir ‘sonuna gelip gelmediği’ sorusunu sorma gereksinimi uyandırıyor; uzun soluklu düşünenlerde. Ve eğer Batı egemenliği sona erip dünya ölçekli bir Çin hegemonyası inşa edilecekse, 1945’den beridir sürdürdüğümüz Batı yönelimli siyaseti tümden dönüştürmek zorunda kalacağımız anlamına geliyor. Hele ki internetin yerküre ölçekli yayılmasının yarattığı küresel bilinç dönüşümleri, yeni yetişen kuşakların ulusçu bir ideoloji terbiyesi altında kendini evinde hisseden Soğuk Savaş mahsulü 40 yaş üstü kuşaklardan çok daha farklı kişiliklere dönüştüğü ve bu ülkenin gelecek 50 yılda sağ salim yoluna devam etmesini istiyorsak, bu bilinç dönüşümlerine uygun yeni ideolojik haritalar ve aidiyetler tasarlamaya çalışmamız anlamına geliyor.
Ekonomik kriz, jeopolitik savaş ve küreselleşme süreçleri bizleri yeni bir dünyaya hazırlasa da, tüm bunlar sanayi devriminin gölgesinde şekillenen, dolayısıyla Batı modernitesinin ufkundan dışarı çıkmayan dönüşümlerdir. Olası bir Çin hegemonyası kapitalizmin ilgası değil, daha da derin bir tesisi anlamına gelir. Ekonomik krizle baş etmek için kapitalizmi lağvetmek değil, belki de yeryüzü ölçekli bir Keynesçi ve sosyal demokrat siyaset yeterlidir. Küreselleşmenin bir medeniyetler savaşına yol açmaması için Batı modernitesinin bir ürünü olan kozmopolit bir ideoloji yeterli gelebilir. Yani bu dönüşümler hayata bakışımızda ve hayattan beklentilerimizde çok da radikal kırılmalar yaratmak zorunda değildirler.
Fakat şu anda yerkürenin yaşadığı öyle ciddi bir tehdit var ki, bu tehditle baş etmek insanlık tarihinde radikal kırılmalar yaratan tarım devrimi, sanayi devrimi gibi bir dönüşümü zorunlu kılıyor. Bu tehdit artık her gün çok daha fazla düşünmek zorunda olduğumuz küresel ısınma tehdidi. Yaşamak için tüketiyoruz, tüketebilmek için enerji harcıyoruz, harcadığımız enerji yeryüzüne sürekli karbondioksit ve sera gazları salıyor; atmosferdeki karbondioksit, iklimi yavaş yavaş ama kalıcı bir biçimde dönüştürüyor ve atmosfer sıcaklığının sürekli artış süreci, küçük adımlarla birikerek önünde sonunda uygarlığımızı yok edebilecek ‘bir anda gerçekleşecek katastrofik olaylar’a zemin hazırlıyor. Şu anda damla damla eriyen Grönland ve Antartika buzullarının atmosfer belli bir sıcaklığa ulaştığında bir anlık bir hamlede denize karışacağı öngörülüyor ve eğer bizler yerkürenin sıcaklığını bugünkünden 3 derece fazlasının altında tutmayı başaramazsak iklimsel bir kıyamet kaçınılmazmış gibi görünüyor.
….
Yazının devamı için: https://www.perspektif.online/tr/toplum/kuresel-isinma-tehdidi-altinda–uygarligimizin-gelecegini-dusunmek.html
* Öne çıkan görsel şuradan alıntıdır: https://www.9news.com.au/national/climate-change-more-than-11000-scientists-declare-emergency/9dc0edf3-e019-4927-8592-c01ce6cafe9b