Kolektif – Pazarkule/Evros’tan Notlar – İkinci Dört Gün

İlk dört gün notlarını geçenlerde yayınladığımız, gocmendayanisma.com‘da yayınlanmaya devam eden Pazarkule/Evros notlarını iktibas etmeye devam ediyoruz. 

KOLEKTİF

04.03.2020 – Pazarkule/Evros (Alanda 5. gün)

Alandaki beşinci günümüz. Çarşamba günün ilk saatleri gece karanlığında yaya olarak Pazarkule kontrol noktasına gelen göçmenlerin akınıyla başladı ve bu gelişler öğleden sonraya kadar aralıksız sürdü.

Saat 09:30 civarı Yunanistan tarafından makineli tüfek sesleri geldi. Kısa bir süre sonra buna bölgeye girip çıkan ambulansların siren sesleri eşlik etti. Silah sesleri yarım saat boyunca aralıksız şekilde devam etti. Karavanımızın önünde bir araya geldiğimizde kontrol noktası ağırlıklı olarak 34 plakalı gazeteci araçlarıyla dolmuştu. 11:30’da TBMM İnsan Hakları Komisyonu göçmenlerin bulunduğu bölge içinden kontrol noktasına gelerek basın açıklaması yaptı.

15:00’da kontrol noktası kaotik bir hal aldı. Göçmen grupları polis bariyerlerini aşıp kontrol noktasından içeri girmeye çalışırken jandarma onları kovalıyordu. Öte yandan, bir kısım göçmen ise boş olan tarlalardan sınıra yöneliyordu.Diğer taraftaysa kontrol noktasından dışarıya çıkmaya çalışırken kapıda biriken göçmenler ve tüm bu kaotik durumu görüntülemeye çalışan gazeteciler bulunuyordu.

Sivil jandarma ekipleri, önce sadece gazetecileri, daha sonra tüm göçmen olmayanları kontrol noktası önündeki, bizim de bulunduğumuz alandan çıkardılar. Alandaki göçmen olmayan tüm “unsurlar”, biz de dahil, araçlarıyla beraber Edirne yönüne doğru bir km ötede bulunan Süleyman Demirel Fen Lisesi’nin yanına kadar çıkarıldı. Buranın göçmenlerle temas kurabilmek için uygun olmadığını görüp oradan ayrıldık.

Karaağaç’a araçlarımızı park edip yaya olarak çıkartıldığımız noktaya dönüp jandarma komutanıyla karavanımızı tekrar aynı noktaya geri getirmek için konuştuk. Ancak valilik emri olduğu gerekçesiyle izin vermediler. Çıktığımız bu alanda artık sadece güvenlik güçleri ve sınıra ulaşmaya çalışan az sayıda göçmen bulunmaktaydı. Bölge içinde faaliyette olan Göç İdaresi koordinatörüyle telefonla iletişim kurduk ve hazırlayabileceğimiz koşulda çorbaları teslim alıp içeride AFAD ve Göç İdaresi aracılığıyla dağıtabileceklerini söyledi. Ancak çorba bizim için dağıtılan bir gıda yardımından ziyade göçmenlerle ilişki kurma, sohbet etme ve geçici de olsa bir alanı onlarla paylaşma vesilesi olduğu için bu öneriyi geri çevirdik.

Bu esnada Tunca Köprüsü’nün Edirne tarafında bekleyen bir göçmen grubu olduğu bilgisini aldık ve durumu görmek için araçlarımızla oraya gittik. Köprünün kenarından nehir boyunca yaklaşık 500 metrelik alanda, bazıları çadırlarda bazıları ise naylonlar üzerinde gruplar halinde ateş yakarak ısınmaya çalışan 200-300 kadar göçmen ile karşılaştık. Cılız bir polis varlığı ve alanın kentin içinde bir bölge olmasından dolayı provokasyona açık bir durumu olduğunu gözlemledik. Nitekim, alana varmamızdan kısa süre sonra tam anlayamadığımız bir sebepten Edirneli gençler ile göçmen gruplar arasında bir kavga çıktı. Polisin müdahalesi ardından saldırgan taraf olan Edirneli grup alandan ayrıldı.

4-5 gündür bu alanda bekleyen göçmenler de vardı, o gün buraya getirilmiş olanlar da. Göçmenlerle sohbetler sonrasında buranın mutfak kurulumu için uygun bir yer olduğuna karar verdik. Burada bulunduğumuz süre boyunca polisin, alandaki göçmenleri Pazarkule’ye götürmek üzere zorla otobüslere bindirmeye çalışmasına tanık olduk.

Gece geç saatlerde başlayan yağmurla birlikte açık alanda barınmaya çalışan göçmenlerin değişen hava şartlarına karşı ne kadar korumasız olduklarını bir kez daha gördük. Bulunduğumuz alandaki göçmenlerin birçoğu yağmurun başlamasıyla paniğe kapılırken daha sonra pek çoğu alanın yakınındaki üzeri kapalı pazar yerine sığındı. Yağmur nedeniyle kıyafetlerin ve battaniyelerin ıslanması, kuru kıyafet ve çok sayıda battaniye ihtiyacının oluşmasına sebep oldu. Ancak alanda böylesi bir talebi karşılayacak herhangi bir yapı yok. Biz de sadece elimizdeki çöp poşetleri ve naylonları paylaşabildik. Bu noktada AFAD ve Göç İdaresi’nin yetersiz kaldığını gözlemledik.

Yürüttüğümüz rotasyon için İstanbul’dan gelen bir arkadaşımızın bindiği otobüs Edirne’ye 40 km kala polis tarafından durduruldu ve polis göçmen olduğunu düşündüğü kişileri kimlik kontrolü yapılmaksızın otobüsten indirdi. Otobüsten indirilenlerin kolluk kuvvetleri eşliğinde servis araçlarıyla Pazarkule sınır kapısına götürüldüklerini öğrendik. Bu müdahalenin ardından, aynı otobüs iki kez daha durduruldu ve polisler tarafından aynı yöntemle kontrol edilerek, göçmen olduğunu düşündükleri kişileri otobüsten indirdiler. Bunun şehir dışından gelen tüm otobüsler için genel bir uygulama olduğuna dair bilgi, alana şehir dışından gelen diğer insanlar tarafından da teyit edildi.

No border Pazarkule/Edirne

Kaynak: http://gocmendayanisma.com/2020/03/05/pazarkule-evrostan-notlar-besinci-gun-note s-from-pazarkule-evros-the-fifth-day

05.03.2020 Pazarkule/Evros (Alanda 6. gün)

Artık Pazarkule içinde fiilen bulunamasak da ilk günlerde kurduğumuz kimi ilişkilerle temasımız devam ediyor. Daha önce tanıştığımız göçmen bir arkadaşımızla Karaağaç köyünde buluştuk. Pazarkule kontrol noktasının dışına diledikleri gibi girip çıkabildiklerini söyledi. Tuvaletlerin yetersizliği, hijyen sorunu, 2 km’yi bulabilen yemek kuyrukları gibi alana dair sorunların devam ettiğini aktardı. Sonrasında İran’dan başlayarak Pazarkule sınır kapısına dayanan yolculuğunu anlattığı bir sohbeti vidyo kaydına aldık. Yakında bunu paylaşacağız.

Gelen bilgiler, Uzunköprü civarında Yunan otoritelerinin mültecileri sınır hattından Uzunköprü yakınlarındaki sınır köylerine şiddet uygulayarak ve çıplak olarak geri gönderdiği yönündeydi. Giden insanların telefonlarına, paralarına ayakkabılarına ve bazen de kıyafetlerine el konulduğunu öğrendik. Buna istinaden Uzunköprü’ye doğru hareket etmeye karar verdik. Bu arada saat 20.00’i bulmuştu.

Yolculuğumuz sırasında Kiremitçisalih köyünün Meriç kıyısına varmış olan arkadaşlarımızdan oradaki durumun sıcaklığına dair telefon aldık. Böylece rotamızı o yöne çevirdik. Arkadaşlarımız henüz biz yoldayken tekrar arayarak, alana yardım sağlamak üzere Kızılay’ın vardığını ancak piyadeler tarafından kendilerinin orada bulunmalarına izin verilmediğini dolayısıyla bize de izin verilmeyeceğini aktardılar. Alana Kızılay girmişti. İnsanlara kıyafet ve çorap dağıtmışlardı.

Köy meydanına vardığımızda römorka yüklü iki bot dikkatimizi çekti. Köylülerle sohbet etme şansı yakaladık. Bu esnada köylüler, gördüğümüz botların kendilerine ait olduğunu ve göçmenleri geçirmek için bazen ücretsiz bazense 20-30 liraya kendileri tarafından kullanıldığını söylediler. Bunu aktaran kişi, bu işi jandarma eşliğinde yaptıklarını, devlet yetkilileriyle transferi birlikte yürüttüklerini iletti.

Ancak günün sonunda yüzlerce göçmenin dövülmüş ve soyulmuş halde Yunan tarafından alana geri geldiklerini, gün içerisinde onlarca ambulansın alandan hareket ettiği aktarıldı. Biz orada bulunduğumuz sürece ve oraya doğru yol alırken köye boş olarak gelen ve dolu olarak ayrılan çok sayıda midibüs ve minibüsle karşılaştık.

Göçmenlerin bu noktadan Uzunköprü’de toplanma noktası olarak belirlenmiş Turkuaz Petrol’ün bulunduğu yere taşındığı bilgisini edindik ve Uzunköprü’ye geri dönüş yaptık. Burada 500 civarında göçmen ayakkabısız ve çoğunlukla sarı çoraplarla (Kızılay tarafından dağıtılan) duruyorlardı.

Bu esnada kısa bir süre Göç İdaresinden ulaştırma ihalesini aldıklarını söyleyen birileriyle konuştuk. Bunun simsarları önlemek adına iyi bir yol olduğunu, devletin böylece belirlediği sabit fiyat üzerinden göçmenleri taşıdığını ilettiler. Örnek olarak Edirne – İstanbul arası fiyatın 60 TL olarak sabitlendiğini söylediler. Ki ilk günlerde bunun 150 lira olduğunu görmüştük.

Aynı kişiler, göçmenlerin bir kısmının Yunanistan’dan geri itildikten sonra İstanbul’a gidip tekrar Edirne’ye, Edirne’den ise tekrar Yunanistan’a defalarca denemeler yaptığını ilettiler. Ne yazık ki jandarma burada ihtiyacın olmadığını mutfağımızı kurmak için Meriç kasabasına gitmenin daha iyi olacağını söyleyerek bizi uzaklaştırdı. Alanda göçmenlerle temas etmenin olasılıkları oluşmadan oradan ayrılmak durumunda kaldık.

Yol üzerinde bir kontrol noktasına rastlamadık. Alibey Köyü’ne yaklaşmışken bir sivil araba tarafından durdurulduk ve asker üniformalı kişi tarafından alanı derhal terk etmemiz gerektiği söylendi. Durdurulduğumuz noktada 34 plakalı iki adet ticari mavi taksi duruyordu. Ancak alandan çıkmaları yönünde onlara herhangi bir uyarıda bulunulmadı. Bize alanı terk etmemiz gerektiğini söyleyen kişinin piyade olduğunu tahmin ediyoruz. Aynı şekilde Kiremitçisalih’te arkadaşlarımızı alandan uzaklaştıranların da piyade olduğu bilgisi köylüler tarafından bize verilmişti.

Sabah aldığımız bilgilere göre otogardaki göçmenler boşaltılmıştı. Ancak sonrasında akşam 10.00 civarında otogarın yeniden göçmenlerle dolduğunu öğrendik. Bu da bize Yunan tarafından geri göndermeler olduğu kadar Edirne’ye gelişlerin azalmadığını düşündürüyor.

Günü uzunca yolculuklar sonrası saat 02.00 civarı Umurca – Masuhbey köyleri arasında bir mesire yerinde sonlandırdık.

No Border Pazarkule/Edirne

Kaynak: http://gocmendayanisma.com/2020/03/06/pazarkule-evrostan-notlar-altinci-gun-note s-from-pazarkule-evros-sixth-day

06.03.2020 Pazarkule/Evros (Alanda 7. gün)

Bulunduğumuz Alibey Köyü mesire alanından 30 km yol yaparak Yunanistan tarafından geri gönderilen göçmenlerin toplanma alanı olan Uzunköprü Turkuaz Petrol’e gittik. Ancak orada durmamıza izin verilmedi.

Bu esnada hızlıca gözlemleyebildiğimiz kadarıyla, alandaki göçmenlerin sayısında önceki güne kıyasla gözle görülür bir azalma olmuştu. En fazla 100 kişinin olduğunu söyleyebiliriz. Alanda bir de Kızılay aracı vardı. Bir önceki gün pek çok noktada bağımsız yardımda bulunan TR vatandaşı siviller, bugünse göçmenlerin bulunduğu yere polis, piyade ya da jandarma tarafından yaklaştırılmıyor.

250-300 civarı göçmenin olduğunu bildiğimiz otogarda bulunmamızın sorun yaratmayabileceğini düşündük. Böylece, Uzunköprü’den 50 km uzaklıkta yer alan Edirne Otogarı’na devam ettik. Saat 18.10 civarı Havsa yol ayrımında araç kontrolünün olduğunu ve göçmenlerin araçlardan indirildiğine tanık olduk.

16.30 civarı biz hala yoldayken, Pazarkule sınırdan yaklaşık 3 km uzakta medyanın olduğu noktada bulunan gazeteci bir arkadaşımız 5-6 arabanın alandan çıktığını ve alanın boşaltılmak istendiğini iletti. Bunun üzerine alandaki mülteci bir arkadaşımızı arayarak bize iletilen bilgiyi kendisine aktardık. Mülteci arkadaşımız durumu yoklayarak birkaç saat sonra bizi yeniden aradı. Bir polis memuruyla konuştuğunu, polis memurunun eğer isterlerse İstanbul’a ya da başka şehirlere onları götürebileceklerini, alanın en kısa zamanda boşaltılması gerektiğini söylediğini iletti.

Gitmek isteyenlerin araçlarla alandan çıkarıldıklarını, aynı anda Yunanistan tarafından plastik mermi ve gaz fişeklerinin atılmaya devam ettiğini, mültecilerin iki sınır kapısı arasında bulunan tampon bölgede yer alan beş sıra jiletli tel çitlerinin dördünü söküp attıklarını iletti. En son “Ellada” yazan ve hemen ardında Yunanistan askerlerinin olduğu noktaya kadar ilerlemişlerdi. Bu esnada Türkiye askerlerinin de Yunanistan tarafına gaz atarak karşılık verdiğini iletti. Akşam saatlerinde kendisiyle bir araya geldik. İki gaz atışı arasında kaldıklarını ifade etti ve bunu belgeleyen fotoğraf ve vidyoları gösterdi.

Otogara vardığımızda saat yediyi bulmuştu. Edirne Otogarı’nın hala sivillere de açık olduğunu bildiğimiz için göçmenlerle temas kurabileceğimiz iyi bir alan olabileceğini düşünüyorduk. Trafik polisinin bize gösterdiği noktaya aracı park ettik. Mutfağımızı kurduk ve ocağımızı yaktık. Çorbamız ocakta iken, 4-5 polis memuru gelerek gıda dağıtımının valilik emriyle yasaklandığını, zorluk çıkarmadan tezgahımızı toplamamızı söyledi.

200 kişilik sıcak çorbamızın hazır olduğunu ve ziyan etmek istemediğimizi söyleyerek ısrarcı olmayı denesek de polislerden biri iyi niyetimizi anladığını ancak daha önce gıda dağıtımı yapanlardan bazılarının göçmenleri zehirlemeye çalıştığını söyledi. Valilik yasağının gerekçesini bu şekilde açıkladı. Polisler tarafından başka yerlere gidip oraları deneyin tavsiyesi verildi.

Bir diğer polis memuru ise, göçmenlerde çokça uyuz vakasının olduğunu eğer onlarla temas ediyorsak elimize eldiven giymemiz gerektiğini söyledi. Aynı polis biraz sonra bu alanda müdahale olacağını göçmenleri buradan çıkaracaklarını ve İstanbul’a gönderileceklerini ve burada durmamızın iyi olmadığını gitmemizin bizim açımızdan daha iyi olacağını da sözlerine ekledi. Bu arada alanda yerli ve yabancı gazetecilerin göçmenlerle röportajlar yaptıklarına tanık olduk.

Bunun üzerine biz de pişirme faaliyetini sürdürmeden göçmenlerle sohbetler ettik. Konuştuğumuz insanlardan kimisi Kayseri’den kimisi Giresun’dan gelmişti. Bir Afgan mülteci var olan her şeyini satarak Kayseri’den geldiğini beş gündür otogarda olduğunu ve gelen korkutucu haberler nedeniyle sınıra gitmeye çekindiklerini, ancak Yunanistan tarafından geçiş yolunun oluşması için beklediklerini söyledi.

Bu esnada devletin oraya hiç gelmediğini ama halkın, insanların geldiklerini, kendilerine çok yardım ettiklerini söyledi. Yine otogarda bulunan ve Yunanistan tarafına geçip kıyafetleri alınıp darp edildikten sonra geri gönderilen iki çocuklu bir göçmen kadınsa, kapıların açılmasını bekleyeceklerini ve buraya her şeylerini bırakıp geldikleri için geri dönecek yerleri olmadığını söyledi. Otogardakilerin bekleyişinin genel motivasyonu, geldikleri şehirlere geri dönmek değil bir an önce Yunanistan tarafına açık yollar bulmaktı.

Pazarkule sınır kapısına yakın Karaağaç’a geri döndük. Aracımızı sınıra 2,5 km uzağa park ettik. Orada bulunan ve göçmenlere meyve-sebze, yumurta gibi gıda maddeleri satan satıcılar, çatışmanın şiddetlendiğini, bugün ve yarının çok sert olacağını söylediler.

Saat 8.00 sularında çatışma seslerini duyduk ve alandan yükselen dumanları gördük. 1 km daha ötede merkeze döndüğümüzde alana yürüyen göçmenlerle sofra açtık, kalan çorbayı taşıyabilmeleri için bidonlara doldurarak içeri girenlere verdik.

Arkadaşlarımızdan 01.00’den sonra otogarın tamamıyla boşaltılarak göçmenlerin oradan çıkarıldığına dair bir mesaj aldık.

Gece yarısından sonra da çatışma sesleri ve zaman zaman ambulans siren sesleri duyulmaya devam etti.

No Border Pazarkule/Edirne

Kaynak: http://gocmendayanisma.com/2020/03/07/pazarkule-evrostan-notlar-yedinci-gun-note s-from-pazarkule-evros-seventh-day

07.03.2020 – Pazarkule/Evros (Alanda 8. gün)

Bugün saat 12.00 civarında Halkların Köprüsü Derneği Karaağaç’a ulaştı. Mültecilerin bulunduğu alana girmelerine izin verilmediği için, Pazarkule sınır kapısının yaklaşık 1,5 km gerisindeki bir toprak yolda, temel ihtiyaçlardan oluşan yaklaşık 150 paketin dağıtımını gerçekleştirdiler. Öte yandan bundan sadece birkaç saat önce Yavuz Selim tarikatının mültecilerin bulunduğu alana biraz daha yakın dağıtım gerçekleştirdiğini öğrendik.

Bizse yine aynı saatlerde, Cezayirli iki arkadaşla sohbet ediyorduk. Fransa’ya ulaşmalarının yasal yollarla mümkün olmadığını, Tunus üzerinden İtalya’ya ya da Cezayir’den İspanya’ya deniz yoluyla geçmeleri mümkünse de bunu riskli bulduklarını aktardılar. Olası müdahalelere karşı savunmasızlar. Bir yıl önce Türkiye’ye gelip çalışmaya başlamış, ilk fırsatta sınırı geçerek yolculuklarına devam etmek üzere para biriktirmişler. Sınır kapısının açılmasıyla hemen harekete geçmişler. Yunanistan (GR) polisi kendilerini GR sınır köylerinden birinde yakalamış; telefon ve paralarına el koyup, yalınayak Türkiye’ye geri göndermiş.

Ayrıca alanda da Afganistanlı bir grubun kendilerine bıçak çektiğini, power banklerini gasp ettiğini anlatırken, yoğun olmasa da bu tür küçük çeteleşmelerin gözlenebildiğini belirtiyorlar. Sınırların açılmasının şu an için son şansları olduğunu düşündükleri için alanda kalmayı ve sınırı zorlamayı sürdürüyorlar. Suriyeliler, Iraklılar ve Etiyopyalılar’la koordinasyon halinde, bir arada hareket ediyorlar.

Saat 13.00 sularında İstanbul’dan bir araçla gelen HDK ekibinin Tunca köprüsünden geçişi sırasında engellendiğini öğrendik. Yaya olarak yola devam etmelerine de izin verilmedi. Fakat müzakereler sonucu bir süre bekletildikten sonra yaya olarak Karaağaç’a giriş yapabildiler. Ancak hem bu ekip hem de Halkların Köprüsü ekibi sivil polislerce takip edildi ve fotoğrafları çekildi.

Hava günlük güneşlik; Edirneliler’in hafta sonlarını geçirdiği en popüler noktalardan biri olan Karaağaç, ihtiyaçlarını karşılamak üzere, alışverişe gelen göçmenlerle tatillerinin keyfini çıkaran Türkiyeliler için bir karşılaşma mekanı haline geldi. Polisler kimi noktalarda göçmenlerin burada göz önünde bulunmamalarını, kafelerde oturmalarını ve kontrol noktalarından giriş-çıkışlarını önleyerek, bu karşılaşmayı engellemeye dair yoğun bir çaba gösteriyor.

Öğleden sonra bir arkadaşımız bir mesaj atarak, daha önce iki binden fazla göçmenin bulunduğu Uzunköprü’deki Turkuaz petrolün önünden geçtiklerini ve buranın artık bomboş olduğu bilgisini aktardı.

Saat 16.40’ta bize kapalı olan sınır alanının içinden gelen İranlı arkadaşlarımızla buluştuk. Devam eden saldırılarda kırmızı renkli ve öncekilere kıyasla daha etkili bir gaz kullanıldığını ilettiler. Buna karşın arkadaşlarımız artık “geri dönülemez“ bir noktada olduklarını vurguluyorlar. Bugüne kadar Yunanistan askerleriyle diyalog kurmaya, olup biteni sosyal medyada duyurmaya, vidyoları yaygınlaştırmaya çalıştıklarını ancak tüm bu çabaların sonuçsuz kaldığını ve artık sınırı aşmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını söylüyorlar.

Mülteci bir başka arkadaşımız, alana bağımsız yardımda bulunmaya çalışan insanlardan gelen erzakları iki kilometre kadar taşıdıklarını, bunun sonucunda da pozitif enerjinin alanda yayıldığını, motivasyonun yükseldiğini mutlulukla aktarıyor. Alandaki aileleri tek tek ziyaret ederek, ellerine ulaşan bebek bezlerini ihtiyacı olanlara dağıtmışlar.

Diğer yandan, daha önce de değindiğimiz gibi Karaağaç’a gelip gitmelerinin bugün özel olarak daha da zorlaştığını, bariyerleri aşarak kaçmak zorunda kaldıklarını ve onları kovalayan jandarmanın kendilerine sürekli olarak küfür ettiğini, hatta taş atarak saldırdığını ekliyor. Motosikletlerse alandan dışarı çıkabilenleri kişi başı 5 TL karşılığında Karaağaç merkezine (3 km) taşımayı sürdürüyor.

No Border Pazarkule/Edirne

Kaynak: http://gocmendayanisma.com/2020/03/08/pazarkule-evrostan-notlar-sekizinci-gun-no tes-from-pazarkule-evros-eighth-day

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir