Kolektif – Pazarkule/Evros’tan Notlar – Beşinci Dört Gün
İlk onaltı günün notlarını dört parça (1., 2., 3. ve 4.) halinde sitemizde iktibas etmiştik. gocmendayanisma.com‘da yayınlanmaya devam eden Pazarkule notlarını iktibas etmeye devam ediyoruz.
KOLEKTİF
16.03.2020 – Pazarkule/Evros (Alandaki 17. gün)
İpsala girişinde aracımızı durduran polis arabada göçmen olup olmadığını sordu. Kasabada göçmenlere dair herhangi bir iz görünmüyordu. Çok yakındaki Yunanistan sınır kapısı aktif şekilde çalışıyordu. Konuştuğumuz gümrük görevlileri kara kapısında herhangi bir aksama olmadığını ilettiler.
Balabancık köyünde konuştuğumuz köylüler, buranın ilk günlerde aktif bir geçiş noktası olmasına rağmen, burada bulunan göçmenlerin otobüslerle civar köylere taşındığını, köyde artık göçmen kalmadığı belirttiler.
Yunanistan sınırına 4 km mesafedeki Adasarhanlı köyü meydanında durduğumuzda, ilk karşılaştığımız köylülerle konuşmaya başladık, kısa bir süre sonra aralarından birisi muhtarla konuşmamızı önerdi. Köyün muhtarıysa göçmenlerden herhangi bir şikayetleri olmadığını, toplamda yaklaşık 5 bin göçmenin köylerinden geçtiğini ve 500 kişinin geri itildiğini, Yunanistan tarafından geri itilenlerin dayak yemiş, kimisinin kol ve bacaklarının kırılmış olarak köye ulaştığını anlattı. Köyün düğün salonunda aynı anda 200-300 kişiyi konaklatabildiklerini, artık göçmen bulunmadığı için göçmenler için gelen gıda malzemelerinin arttığını, kimisinin bozulduğunu iletti.
Küplü köyünde iletişim kurmaya çalıştığımız insanlar bizimle konuşmayı reddetti.
Subaşı köyünde konuşabildiğimiz köylüler, köylerinde göçmen meselesinin yeni olmadığını 30 yıldır bu gerçekle yaşadıklarını aktardı. Yunanistan’ın bir balıkçının kayığına el koyduğunu aktardılar.
Kadıdondurma köyü sınıra 4-5 km uzaklıkta. Konuştuğumuz köylüler göçmenlerin bir zararını görmediklerini ama bu geçişlerin, arabası ve kayığı olan köylülere ekonomik olarak çok faydası olduğunu ilettiler. Köydeki göçmenler toplanarak Alibey köyüne götürülmüşler.
Umurca köyünde konuştuğumuz muhtar ve etrafındaki ihtiyar köylüler son yaşanan göçmen geçişlerinde, göçmenlerin durumundan duygusal olarak çok etkilenmişlerdi. Sürekli bir merhamet beyanında bulunuyorlardı. Konuştuğumuz köylülerden birisi ‘geçen gün bir baktım beş kişi benim tarlanın kenarında oturmuş, benim mısırları koparmış pişirmişlerdi. Yanlarına gittiğimde bana da benim mısırlardan ikram ettiler. Ne yapsın garibanlar, kendilerine hayırları yok, zaten gitmek istiyorlar, bize ne zararı versinler’ diye soruyordu.
Nasuhbey köyü sınıra sadece 500 metre mesafede. Balıkçılık yoğun. Köyden gelip geçen göçmenler olmuş ancak şu anda herhangi bir göçmen popülasyonu bulunmamakta. Köydeki kayıkçılar jandarmanın da desteğiyle Yunanistan tarafına çok göçmen taşımışlar. Yunanistan askeri çok sert davranmış hatta ateş açmış ve kayıklardan birini parçalamış.
Alibey köyü civar köylerden toplanan dağınık haldeki göçmenlerin getirildiği bir nokta. Köyün girişinde görülen büyükçe, beyaz bir çadırda yaklaşık 200 göçmenin bulunduğu köylüler tarafından iletildi. Konuştuğumuz köylülerden birisi Yunanistan’a süren geçişleri ‘daha bu sabah 80-90 kişiyi karşıya attık’ diye aktarıyordu.
Diğer yandan uzun süredir yapısal imkansızlıklar ve kısıtlı kaynaklarla yaşamak zorunda bırakılmak, Pazarkule kamp alanındaki göçmenler arasında yüksek bir tansiyon üretiyor. Bugün Karaağaç’taki toplama kampında bulunan arkadaşlarımız sabah beş buçuk civarı yemek kuyruğunda bulunan farklı göçmen grupları arasında bir kavga çıktığını ve bu gerilimin akşam saatlerinde büyüyerek çatışmaya dönüştüğünü ilettiler.
Bu çatışmalar içerisinde pek çok kişinin yaralanmasıyla alana ambulansların geldiğini, yaralılar götürüldükten ve çatışma ortamı sakinleştikten sonra 250 kadar kolluk aracının alana girdiğine dair bilgi aldık.
Gün içinde İstanbul’a geri dönenleri taşıyan yedi otobüs alandan çıkış yapmış.
Bir önceki geceden beri birkaç göçmen kadın, şiddetli yağmur ve soğuğa rağmen kapıların açılması talebiyle Yunanistan ile Türkiye arasındaki jiletli tellerin önünde yatarak bir protesto eylemi gerçekleştirmiş.
Kamp alanında bulunan kimi göçmen arkadaşlarımız, değişen hava koşulları, artan soğuklar ve şiddetli yağmurun barınma koşullarını giderek zorlaştırması sonucu pek çok göçmenin kamp alanından ayrılarak, yaşadıkları yerlere geri dönmek istediklerini ilettiler. Diğer yandan ya “bu sınırı geçeriz yahut ölürüz” gibi bir duygunun da yaygın olduğunu, alanda dolaşan Almanya’ya otobüs kalkacak gibi asılsız haberlere, yalan olduğunu bile bile inanç geliştirerek umut yeşerttiklerini, Pazarkule kapısının dışında hala alana girebilmek için bekleyen binlerce insanın olduğunu bildiklerini ve umudun her şeye rağmen korunduğunu söylediler.
“Biz insanız biz göçmeniz. Herhangi bir insanın başına gelebilir bu olaylar. Herkesin memleketinde yaşayabileceği sıkıntılardan kaçtık geldik. Biz kendimiz sıkıntı değiliz. Bizi unutmayın. Bizden bahsedin. Bize umut veren yok. Biz kendi kendimize umut veriyoruz”
Akıbetlerinin ne olacağına dair herhangi bir bilginin kendilerine aktarılmaması sonucu yaşanan belirsizlik göçmenlerin yorgunluklarını arttırırken, korona ile birlikte göçmen meselesinin gündem düşmesinden, gölgede kalmaktan şikayet ediyorlar.
Alandan dışarı çıkanların telefonları şarj etmek üzere kafelere gittiklerini ancak eğer birden fazla telefonu şarj ettikleri polis tarafından görülürse dövülerek kafelerden atılıyorlar.
No border Pazarkule/Edirne
17.03.2020 – Pazarkule/Evros (Alandaki 18. gün)
Bugün göçmenlerin kamp alanından dışarıya çıkmalarına izin verilmediği gibi Karaağaç’taki tüm kafeler de kapalıydı. Alanda bulunan mülteci arkadaşlarımızdan, 300 kadar özel harekatın alana girdiğini, yetkililerin korona şüphesini bahane ederek yarına kadar alanı boşaltacaklarını ve bu gecenin son gün olacağını belirten anonslar yaptıklarını öğrendik. Öte yandan, kağıtlı olan göçmenlerin ücretsiz otobüslerle geldikleri şehirlere, kağıtsızların ise Kilis’e gönderileceğine dair söylentiler var. Alana giren otobüslerle özellikle Suriyeliler’in İstanbul’a doğru yola çıktıklarını öğrendik. Alandaki arkadaşımız geriye kalanların ise bugün yapılacak AB-TR zirve sonucunu beklediklerini ve umutlarını koruduklarını, pek çok insanın dönmeye niyeti olmadığını “ya bu kapıdan geçeriz ya da ölürüz” fikrinin hala yaygın olduğunu iletti.
Polisin dün kampta çıkan kavgadan sonra Suriyeliler, Iraklılar ve Somaliler’i bir grup, Afganlar, İranlılar, Pakistanlılar ve Bangladeşliler’i ise başka bir grup oluşturacak şekilde birbirlerinden bir koridor ile ayırdığını, jandarmanın oluşturulan bu iki bölge arasındaki geçişlere izin vermediğini söyledi.
Gün içerisinde UNICEF tarafından yapılan yardımların süresinin kısaltılarak sadece 10.30 – 14.00 arası yapıldığını öğrendik. Ayrıca Jandarma Sualtı Arama Ekibi’nin dün alana geldiği söylenirken, bu durum Meriç’te olası göçmen ölümlerinin yaşanmış olabileceğine dair şüpheleri besliyor.
Göçmen arkadaşlarımız kamp alanının dışına çıkamadıkları için telefonlarını şarj edemediklerini ellerindeki powerbanklerin de pillerinin tükendiğini, bir süre sonra dışarıyla temaslarının tamamıyla kesilebileceğini söylediler. Alan içindeki farklı göçmen grupları arasında çatışma yaşanmasının mümkün olduğunu ve bundan endişe duyduklarını da ilettiler.
No border Pazarkule/Edirne
18.03.2020 – Pazarkule/Evros (Alanda 19. gün)
Sabah saatlerinde bazı göçmen arkadaşlarımızın sınırda tutuldukları alandan 4-5 km uzaklıktaki Göç İdaresi’ne götürüldüklerini öğrendik. Ayrıca bölgede sivil inisiyatif alarak göçmenlerin ihtiyaçlarını kısmi olarak karşılamaya çalışan bazı arkadaşlarımız Göç idaresine götürülen göçmenlerin paralarının kalmadığını, su ve gıda ihtiyaçlarını karşılamak için kendilerinden destek istediklerini ilettiler. . Alandaki arkadaşlarımızın aktarımlarına göre 90 kişilik bir gruplarmış ve Göç İdaresinde temel ihtiyaçlar karşılanmadan tutuluyorlarmış. Yardımları ulaştırmak isteyen arkadaşımız Göç İdaresi’ndekiler tarafından hemen binanın arkasında yer alan AFAD’a yönlendirilmiş. Arkadaşımız AFAD deposunda epeyce erzakın bulunduğunu iletti.
Öğrendiğimize göre mültecilerin bulunduğu kamp alanında da yemek dağıtımı kısıtlanmış; sadece kadınlara yemek verildiği söyleniyor. Jandarma Cuma gününe kadar alanın boşaltılacağına dair bir anonsta bulunmuş.
Arkadaşlarımız, alanda yemek dağıtılan bölgenin artık bir otobüs park alanına dönüştürüldüğünü, megafonlarla Türkiye’nin çeşitli kentlerinin (Ankara, Konya, Kocaeli-İzmit, İstanbul, Kütahya, Afyon, Bursa) anons edildiği ve otobüslerin doldukça alandan ayrıldığını ve ayrılan otobüslerin yerine yeni boş otobüslerin getirildiğini aktardılar. Göç İdaresinin yanında bekletilen otobüslerin, ihtiyaç halinde kamp alanına çağrıldığı, göçmenleri istedikleri kente ücretsiz götürdüklerini ise bize iletilen bilgiler arasında.
Alandan bir göçmen arkadaşımız üç kişinin nehri geçmeye çalıştığını, ikisinin geri döndüğünü ancak birinin kaybolduğunu, jandarma ekiplerinin aramaları sürdürdüğünü iletti.
Otobüslerin kayıtlı olan göçmenleri kayıt illerine, kayıtsız olan kişileri de topluca Kilis’e taşıdığı bugün de söylenmeye devam ediyor. Ayrıca, daha önce İstanbul’da yaşayan ya da geldiği şehirdeki evini dağıttığı için dönecek yeri olmayan pek çok kişi de İstanbul’a taşınıyor. Yine de bu ayrımın neye göre düzenlendiği belli değil. İnsanların götürüldükleri şehirlerin göçmenlerin beyanları esas alınarak yapılabileceği gibi belgelerine göre yapılmaya çalışıldığı bazı sıkıntıların yaşanabileceği aşikar. Zira bazı kişilerin sınır geçme teşebbüsü (ve geri itilme) sırasında belgelerini kaybettiği için kendi beyanları dışında herhangi bir belge ibraz etmesinin mümkün olmadığını biliyoruz.
İstanbul’a taşınan kişiler gün boyunca çoğunlukla Esenler otogarı civarına bırakılsalar da birkaç kişinin Aksaray civarına da bırakıldığını öğrendik. Esenler otogar civarına bırakılan kişiler yağmur altında otogarın farklı noktalarında birikmeye başladılar ve bu kişileri bilgilendirecek, sağlık ve barınma ihtiyaçları için ilgili kurumlara yönlendirecek ya da daha önce yaşadıkları şehirlerine ulaşmaları için bilet almalarına destek olacak hiçbir kurum ya da yapı bulunmuyordu. Esenler otogarında oluşan bu kriz durumunda geç saatlere kadar bu desteği kendi inisiyatifiyle orada bulunan 2-3 arkadaşımız sağladı.
No border Edirne/Pazarkule
19.03.2020 – Pazarkule/Evros (Alandaki 20. gün)
Sınır bölgesindeki yürüttüğümüz rotasyon artık fiilen mümkün olmadığı için son birkaç gündür Pazarkule’ye dair bilgileri orada bulunan göçmen arkadaşlarımızın ilettikleri üzerinden aktarabiliyoruz. Pazarkule’deki göçmenler otobüslerle çeşitli illere taşınırken İstanbul Esenler Otogarı’na da göçmenlerin gelişi devam ediyor. Pazarkule’de kalanlar ise temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlar. Sınır bölgesinde hamileliğinin son döneminde olan bir göçmen kadının Edirne’de bulunan sivil inisiyatiflerin desteği ile hastaneye ulaştırıldığını, sabaha karşı saat 4 gibi doğum yaptığını öğreniyoruz.
Pazarkule’deki yetkililer alandan otobüslerle ayrılan göçmenlere gidecekleri yerlere dair çeşitli bilgiler verildiğini söylese de tam tersine İstanbul’a gelen göçmenlerin şehre geldiklerinde nereye gidebilecekleri ya da nasıl kaydolabileceklerine dair bir fikri yok. Hatta göçmenlerin bir kısmı İstanbul’a vardıklarında kendilerine 300 TL verileceğini duymuş. Ancak bu doğru değil.
Esenler Otogar’a günlerdir geri dönüşlerin olmasına ve bu durumun basına yansımasına rağmen hala buraya varanlara bilgilendirme ve yönlendirmede bulunan herhangi bir kurum yok. Gün boyunca göçmenlerin bırakıldığı yerlerdeki bu ihtiyacı karşılaması için gereken sivil toplum kuruluşları, belediye ve çeşitli kamu kuruluşlarını zorlamaya çalıştık. Sınırdaki durumu koordine eden temel STK’lardan birine ulaştığımızda ise kendi ekiplerinin tüm bu süreçte otogara uğradığını ve durumu kontrol ettiğini söylediler. Ancak iki gündür otogarda bulunan arkadaşlarımız bunun doğru olmadığını ilettiler. Aksine alanda sivil inisiyatif alarak bulunan bu arkadaşlar, farklı illerde kayıtlı göçmenlerin kimlik bilgilerini BMMYK’ya ileterek, geri dönüş biletlerinin temin edilmesine aracılık ediyorlar. Kayıtsız olan göçmenler için ise herhangi bir yardım yapılmıyor, göçmenler kendileri gidecek bir yer bulmak ya da kaydolmak için İstanbul civarındaki illerden birine seyahat etmek zorunda bırakılıyor. Fakat bu illerdeki göç idaresi ofislerinin korona virüs dolayısıyla hizmetlerini ne oranda sürdürdüğü şüpheli. Korona virüs nedeniyle pek çok STK da var olan kapasitesini Esenler Otogarı’na yönlendiremiyor ya da bu riski alarak çalışanlarını oraya yönlendirmekten sakınıyor. Bu duruma dair sorumluluklarını yerine getirmesi gereken tüm kamu ve sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyon eksikliği var. Sonuç olarak, göçmenlerin durumu korona virüs gündeminin ardında olabildiğince görmezden geliniyor.
Belediyenin Esenler’e girdiğini ve bir salonun göçmenlerin geçici olarak konaklaması için açıldığını, bu sebeple salona ısıtıcılar ve çeşitli erzak sağlandığını öğrendik.
No border Pazarkule/Edirne