Kendisi Aç iken Doyurmak – Osman Nuri Topbaş
Güzel örneklikleri magazin haline getirip tüketmeden mitleştirip sorumlulukları üstümüzden atmadan paylaşmaya devam etmek istiyoruz. Hz.Peygamber’in ve sahabenin infaktan ne anladığı bizim için önemli, çünkü zenginin lütfundan çok daha fazlasını, İslam’ın sözünün halen bir zemin sunabileceğini gösteriyor.
İsar
Yermuk Seferi’nde şehid olmak üzere bulunan üç yaralı mücahide ayrı ayrı verilmek istenen suyu her biri diğerine havale etmiş, neticede hiçbirine vefat etmeden yetişilip su verilememiş ve hepsi de son nefeslerinde bir yudum suya hasret kalarak şehid olmuşlardır. İbn-i Ömer’in rivayetine göre ashab-ı kiramdan birisine bir koyun kellesi gönderilmişti. O zat, falanca benden daha açtır ona götürün dedi, öteki zat da aynı şeyi söyledi. Böylece kelle, yedi kişiyi dolaştıktan sonra tekrar evvelki adama geldi, çünkü en aç olan o idi. (Gazali, İhyau Ulumiddin, c.III, s.571)
İnfakın en yüksek derecesi olan isar, kendinden koparıp verme, kendi hakkını din kardeşine devretme hadisesidir.
Hz.Ali ile Hz.Fatıma’nın şu halleri isarın hakikatini ne güzel ifade eder: İbn-i Abbas’ın bildirdiğine göre Hazret-i Ali ve zevce-i tahireleri Hazret-i Fatıma evladları Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin’in hastalıktan selamet bulmaları üzerine üç gün adak orucu tutuyorlardı. İlk gün iftarlık olarak arpa unundan bir yemek yapmışlardı. Tam iftar edecekleri sırada kapıları vuruldu. Gelen, aç ve yoksul biriydi. Mübarek aile, ellerindeki yemeği can u gönülden Allah için fakire ikram edip kendileri su ile iftar ettiler. İkinci gün olup iftar vakti geldiğinde bu sefer kapıya bir yetim gelmişti. O günkü yiyecekleri de yetime verip yine su ile iftar ettiler. Üçüncü gün ise iftar vakti bir esir yardım istemek için kendilerine müracaat edince büyük bir sabır ve diğergamlık örneği göstererek iftarlıklarını esire bağışladılar.
(Osman Nuri Topbaş, Gönül Bahçesinden Son Nefes, s.176-177)
cemaati topbaş hocayı hiç sallamıyor sanırım.