“İş cinayetlerine de ‘paket’ isteriz!” – Melis Alphan
Melis Alphan’ın 7 Ekim tarihli yazısı, iş cinayetlerinin ana akım medyaya yansıması açısından önemli. Maalesef böyle suratımıza vurulur gibi söylenmesi gerekiyor bazı şeylerin. Kıyamet senaryolarından hoşlanmasak da, gerçekliğe tanıklık ediyoruz. Boşlukları dolduran yasal düzenlemelerin hazırlanması ve uygulanması temennisiyle, ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyoruz.
***
İŞÇİ ölümlerinde Olimpiyatlar olsaydı, ipi göğüslerdik.
Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz.
Son 10 yılda ölen işçi sayısı 11 bini geçti.
Memlekette 4 saatte 1 işçi ölüyor.
Eylül böyle geçti mesela…
*
-Çayırova’da göçükte kalan Mustafa Dağlı öldü.
-Adana’da inşaata beton dökmeye giden Ömer Ereğli’nin üzerine mikser parçası düştü, öldü.
-Şırnak’ta kömür ocağında çalışan 4 işçi, ocak girişindeki kanyonun yüksek kesimlerinden düşen kaya parçalarının altında kaldı. 3’ü öldü. Süleyman Gökalp bu yıl liseyi bitirmişti, iki kardeşi özürlü, çalışamıyor diye kömür ocağına işçi olmuştu. Kazı basamak şeklinde yapılsaydı patrona maliyeti yükselecekti ama o ölmeyecekti.
-Kahramanmaraş’ta tekstil fabrikasında çıkan yangında, alevlere müdahalede bulunan iki çocuk babası Kelam Yüksel dumandan zehirlendi, öldü.
-Samsun’da bir binanın dışına mantolama yapan Serdar Kaplan 8’inci kattan düştü, öldü.
-Burdur’da Hüsnü Yurttaşseven, mermer bloğundan kopan parçanın altında kaldı, öldü.
-Isparta’da kereste fabrikasında tomruk keserken hızar makinesi Yaşar Ali İmre’nin üzerine düştü, öldü.
-İstanbul’a çalışmaya gelen Yadin Kılıç inşaatın iskelesinden düştü, öldü.
-Kayseri’de krom madeninde dinamit patlatıldı, C. Koçak’ın vücuduna kaya parçaları vurdu, öldü.
-Urfa’da taşeron firmaya bağlı badem toplayan Emine Olmaz’ın (18) üzerine su tankeri düştü, öldü.
-Denizli’de okul harçlığı çıkarabilmek için asansör tamirinde çalışan Faruk D. (17), bakım için asansörün üzerine çıktı, unutuldu, asansör yukarı çağrılınca kabinle tavan arasında ezildi, öldü.
-Ortaca’da seracılık yapan Mustafa Yıldız (29) sulama dinamosundaki elekrik akımına kapıldı, öldü.
-Malatya’da dış cephe boyasını yapan inşaat işçisi Ahmet Koş, 4’üncü kattan düştü, öldü.
-Yozgat’ta inşaat iskelesinde dış cephe izolasyonu yapan Sedat Yalçın 5’inci kattan düştü, öldü.
-Trabzon’da iskeleleri sökmek için 9’uncu kata çıkan Necmi Kılıç düştü, öldü.
-Tekirdağ’da ambalaj fabrikasında S.G’nin kafası enjeksiyon makinesinin pres kısmına sıkıştı, öldü.
-Osmaniye’de Remzi Ay’ın sökmeye çalıştığı beton duvar üzerine çöktü, öldü.
-Silivri’de kapasitesinden fazla yük bindirilen forkliftin kopan zinciri Abdullah Canseven’in başına isabet etti, öldü.
-Adana’da tadilatta Kenan Güvenoğlu yıkılan duvarın enkazı altında kaldı, öldü.
-Uşak’ta Nurullah Savran’ın kafasına trafo parçası düştü, öldü.
-Çorum’da bobinajcı dükkânında çalışan İlhan Yiğit’in (17) başına su motoru düştü, öldü.
-Osmaniye’de bir fabrikada işçi olan Hasan Tekin, damda çalışırken düştü, öldü.
-Aydın’da Cemal Güven ile Ahmet Gürbüz, pamuk toplama makinesinin deposunun tarlanın üstünden geçen elektrik tellerine temas etmesiyle akıma kapıldı, öldü.
-Kayseri’de Mustafa Avşar’ın (18) üzerine çelik kapı düştü, öldü.
*
Mustafa aynı fabrikada çalışan 3 kardeşin en küçüğüydü. Çalıştığı bölümde iş güvenliği yoktu, iş çok ağırdı. 5 aydır şikâyetlere rağmen önlem alınmamıştı. Bir kapı bir candan değerliydi.
İşçi ölümlerinin hepsi bu anlamda aynı.
Bunlar kaza değil.
Bunlar ihmal, bunlar ucuzculuk, bunlar işçilerin can güvenliğini hiçe sayan işverenlerin cinayetleri.
Otorite yeterli denetlemiyor; bu ölümleri hasıraltı ediyor.
Çareyi hukukta arayan kayıp yakınları aylarca, yıllarca mahkeme koridorlarında sürünüyor.
Yok mu buna uygun bir paketiniz?