İş Cinayetlerinde Durmak Yok Yola Devam
İş cinayetleri sayılarında ne yazık ki vahşi bir durumla karşıyayız.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG-M) bazı sendikalar ve odalar tarafından desteklenen ve konunun uzmanlarından oluşan bağımsız bir kuruluş. İSİG Meclisi medya taraması, kişi ve kurumların bildirimleri sonucunda ulaştıkları iş cinayetleri verilerini 2012 yılından beri topluyor. İSİG Meclisi 2014 yılı verilerini geçtiğimiz hafta açıkladı.
Öte yandan devletin tüm imkanlarını kullanarak iş kazaları hakkında resmi verileri açıklayan kurum ise SGK. SGK oldukça geriden gelerek 2013 verilerini henüz açıklayabildi. 2008’den günümüze uzanan vahim tablo aşağıda.
2012’de yaşanan düşüşün son derece geçici ve rastlantısal olduğu anlaşılıyor. 2012 yılında iş cinayetlerine karşı oluşan toplumsal tepki sebebiyle hükümet adım atmak zorunda kalmış ve Haziran ayında 6331 sayılı yeni “İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu”nu yasalaştırmıştı. Bu kanunun ilk yürürlüğe girdiği yıl olması sebebiyle olacak 2012 yılında iş cinayetlerinde düşme gözlendi. Fakat görünen o ki ya kanunun doğru düzgün uygulanmaması ya da kanunundaki eksikliklerden ötürü işler hızlı bir şekilde eski tas eski hamam durumuna geldi. Hatta geride bıraktığımız acılar ve katliamlarla dolu 2014 yılı son dönemin en fazla iş cinayeti yaşanan yılı oldu. Trajik bir “durmak yok yola devam!” durumu…
İş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin sayıları işin sadece bir yönü, buzdağının görünen kısmı. Örneğin bir de ölmeyip çalışamayacak kadar sakat kalan yüzlerce insan var ki bu sayılar ölenlerden de fazla. SGK verilerine göre yaşadığı iş kazası sebebiyle çalışamayacak kadar sakat kalanların yani “Sürekli İş Göremezlik” durumuna gelenlerin sayısı aşağıda. Mukayese yapılabilmesi açısından iş cinayetlerinde hayatlarını kaybedenlerin sayıları ile birlikte bakalım.
Yani örneğin 2011 yılında her gün 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş, 6 işçi ise sakat kalmış.
Geride bıraktığımız 2014’te ise bu sayılar daha da artmış.
Giden gider kalan sağlamlarla ekonominin çarkları tıkır tıkır döner. Yukardakilerin canı can, aşağıdakilarin patlıcan çünkü. Birkaç demeç birkaç üzgün fotoğraf, insanların önüne atılan sus payı…
Sorumlular? Hemen hepsi dışarıda, hepsi işinin başında. İş cinayetleri neden durmuyor sanıyorsunuz? Doğru düzgün ceza alan yok ki, neden dursun?
İSİG-M’nin 2014 verilerine bir de daha yakından bakalım.
Ölümlerin resmi işkollarına göre dağılımına baktığımızda en tehlikeli işkolunun inşaat, ikinci olarak madenciliğin geldiğini görüyoruz. İş cinayetlerinin % 22’si inşaat ve yol işkolunda, % 20’si madencilik işkolunda, % 16’sı ise tarım ve ormancılık işkolunda gerçekleşmiş.
2014 yılında en çok ölümün yaşandığı şehir % 18 ile Soma katliamının gerçekleştiği Manisa. Manisa’nın ardından ölümlerin % 10’unun gerçekleştiği İstanbul ve onun ardından başka bir sanayi şehri olan Kocaeli (% 4) geliyor.
2014 yılında iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 1886 kişiden 54’ü ise daha çocuktu…
Hükümetimizin ve özellikle de çalışma bakanımızın konu iş hayatı olunca işçiye kaşıkla, patronlara ise kepçeyle vermeye meylettiğini biliyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz.
Konu İsrail olunca, Avrupa olunca hiddetlenen, diş gösteren hükümetimiz ve cumhurbaşkanımız konu iş hayatı olunca “küresel sermaye”den, “küresel rekabet”ten ve “günümüz dünyasının ekonomik gerçekleri”den bahsediyor. Bunların arkasına sığınıyor. Mazeret üretiyor. “Elimiz kolumuz bağlı” demeye getiriyor.
En işimize yarayacağı yerde, delikanlılığın yerinde yeller esiyor…
Garibi katleden, ezen, sömüren “küresel rekabet” de “ekonomik gerçekler” de yerin dibine batsın.
Azıcık silkinelim, kendimize gelelim, ses çıkartalım ki hükümeti, hakimi, iş müfettişi, haksızın karşısında haklının yanında durması gereken ama tersini yapan kim varsa işçiyi, çalışanı, fukarayı azıcık bir görsün. Bir karar vereceği zaman bizleri de bir hesaba katsın. Azıcık çekinsin. İki kere düşünsün.
Bugün Çapa’da harika bir iş başaran kardeşlerimiz hepimize örnek olsun.
Türkiye bu kadar insanın ekmeğinin peşindeyken hayatından olduğu bir ülke olmasın.