Ayşe Böhürler – Önleyici Mekanizmaları Düşünürken

2 Responses

  1. Alp dedi ki:

    valla ben beğenmedim yazıyı arkadaşlar. sonda, alt başlık altında güzel bir şeyler demiş, sanırım orası bam tellerimize dokundu, eyvallah. ama öncesindeki lafları, şiddete dair analizi ve hükümeti aklama çabası vasat bile değil bence basbayağı kötü.

    “Elbette iktidarın önleyici mekanizmaların oluşması noktasında yapabileceği daha çok şey var. Her şeyden önce en kötücül duruma göre kadınları koruyucu daha çok önlem almalı. Ve bu alınan önlemleri uygulatmalı. Ancak canilik bambaşka bir durum. Ne ideoloji ne iktidar ne de cinsiyetçi bakış bu duruma tek başına sebep olamaz.”

    “canilik” muhabbeti tam bir zırva. bunu hepimiz biliyoruz. bunun lafının edilmesi, hem de “iktidar kem küm” muhabbetinden sonra hükümete mazeret işleviyle tam da oraya sokulması bence rezil.

    erkeklerin kadınlara sistematik şiddetini “cinsiyetçi bakış” – sanırım ‘bu mesele cinsiyetçilikle ilgilidir’ diyenler için bunu kullanıyor – ile değil de neyle açıklayacaz, neyle analiz edip çare bulacaz? kuantum fiziğiyle mi? erkeklerin kadınları öldürmesinden bahsediyoruz ve bu olayı cinsiyetçi bakışla değerlendirmeyecez öyle mi?

    kadın katili erkeklerin ne kadarı “şiddet eğilimli, cinsel suç geçmişi” sahibi idir allah aşkına? bırakalım böyle numaraları devletimiz şu an “eşimden şiddet görüyorum” diye şikayet eden kadınları bile doğru düzgün korumuyor.

    “ideoloji” kavramına alerji bence sağcılıktır. herkesin bir hayat görüşü var ve bu görüş var olan ideolojilerden birine az çok yakındır. “ideolojik olmamak gerekir” goygoyu iyi niyetle sarfediliyorsa da o zaman aydınlanmacılığa düşer. bazı aydınlanma filozoflarının fantezisini kurduğu gibi insan aklı nesnel filan olamaz. terry eagleton’un sözüydü sanırım, ideoloji ağız kokusu gibidir, hep başkalarınınkini farkeder kendimizinkini farketmeyiz.

    bizim taraf o kadar dökülüyor ki, bu yazı bile bir miktar rahat nefes aldırıyor. durumumuz bu.

    gözü dönmemiş, nesnellikle bağını kopartmamaya gayret eden ak partili insanların şunu anlaması lazım: memlekette olan her güzel şeyi ben yaptım, her kötü şeyi de iç ve dış düşmanlarımız yaptı diyen bir zihniyetle yönetildiğimiz sürece, evet, biz ak partili olmayanlar kötü şeylerde iktidarın sorumluluğunu arayacaz. her şeye bu kadar hakim olan, ama hala daha “yetmez, daha da hakim olmamız lazım” diyen bir iktidar karşısında ne yapalım?

    her güzel şeyin sorumluluğunu kasım kasım üstlenip her fırsatta kafamıza kakan bir siyasal parti, rezilliklerin de sorumluluğunu bir zahmet üstlenecek.

    “islami” analiz buysa bu memleket sekülerlere daha çok mahkum kalır. geçmiş olsun.

    buna on basan bir analiz için:

    http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/toplum-bu-insanlari-uretiyor

  2. berat dedi ki:

    alp, erkekler niye öldürüyor, şiddet uyguluyor, tecavüz ediyor diye bu yazıya on basan, bir değil on yazı bulursun(ki bence gönderdiğin yazı on falan basmıyor) Hala daha niye öldürüyoru tartışmamıza gerek de yok esasen. Zaten senelerdir tartışıyoruz, bu yazının amacı da buna ışık tutmak değildi.

    Hükümetin politikalarının, söylemlerinin şiddeti ve tecavüzü körüklediğini, meşrulaştırdığını söylemekten dilimizde tüy bitti. Hükümetin sorumluluğu ve kabahati, hepsine eyvallah.

    Ama mesele bunu söylemekten ibaret olmasa gerek. Suçlu kim tespit edelim eyvallah, bu arada da mutlak çözüme ulaşana kadar alınması gereken tedbirler var ve bu tedbirler üzerine oldukça uç noktalara kadar gidebilen bir tartışma dönüyor. Yazıyı bu tartışmaları göz önünde tutarak değerlendirmek lazım.

    Ben yazıyı okurken tam da meselenin dönüp dolaşıp körü körüne bir akp savunucluğu ile akp karşıtlığına bağlanmış olmasına karşı “böyle bir konuda bu kadar kamplaşmayalım” demeye getirdiğini düşünüyorum. Bu yazıyı okuyan akpli kadınlara da bir mesaj değil mi bu? Üstelik yazının son kısmı bütün islam dünyasını bu konuda eleştiriyor ve bence çok da yerinde bir eleştiri. “Ama akp demedi ama” diye bunu görmezden mi geleyim? Bu ne omurgasızlık ne de ideolojisizlik. Mesela KŞKMİ’nin Seküler Feminist Kadın Örgütleriyle birlikte yürümesi gibi. Yoksa öyle bir nötr ve mutlak akılcı alan iddiasında değiliz.

    Mesele elbette cinsiyetçilikle ilgili ama çözümünde tek başına yeterli
    değil diyor. Öyle olsa kşkmi niye var ki mesela? Hepimiz gidip feminist kadın örgütlerine üye olurduk. Biz insanlara, bakın bizim dinimiz böyle bir din değil, onu değil bunu emrediyor demiyor muyuz?

    Şimdi biz bu sorun çözülsün istiyoruz değil mi? Bunun da öyle iki gün
    iki gecede olmayacağını, bugün herkes iyi niyet göstererek mücadele
    etmeye başlasa bile uzun zaman alacağını biliyoruz. Bu sırada bir takım tedbirler almaya çalışıyoruz. (ben bu tedbirlerin arasında kadının silahlanması, savunma amaçlı dövüş sanatları öğrenmesi gibi şeyleri ciddi birer seçenek olarak görüyorum. Altını çizeyim, çözüm değil tedbir.)

    Kadın katili/sapığı erkeklerin hiç de azımsanmayacak bir kısmı “şiddet
    eğilimli, cinsel suç geçmişi” olan insanlardır. Haberleri okurken dikkat edersen öldürme anına kadar bir çok kez şiddet uygulamış olurlar, benzer suçlardan göz altına alınmış olurlar. Daha dün, küçük bir kızı kaçırmaya çalışan yaşlı bir adamın, benzer bir taciz vakasıyla cezaevinden yeni çıktığı bir haberi okudum. Bu öneriyi niye bu kadar küçümsediğini anlayamadım. Evet devlet bir takım yaptırımlarda bulunsun istiyoruz, devlet bunları yaparmış gibi yapıyor, uygulamıyor da bunun kabahatlisi devlet. Devlet sığınma evleri açmıyor ya da doğru düzgün işletmiyor diye kabahat sığınma evlerinin mi oluyor? Şiddet, taciz sicili temiz olmayan insanlara daha başından yaptırım uygulanması önleyici bir mekanizma olabilir, uygulanırsa tabii.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir