“Birimiz Üşüyorsa Herkes Üşür” etkinliğinin ardından: notlarımız ve basına yansıyanlar
Saat 20:30 itibariyle Taksim meydanı fıskiyelerin yanında toplanmaya başladık. 22:00 civarında hemen hemen 150-200 kişi olmuştuk. Sloganlarımız ‘Evsizler villalara’, ‘Üşüten devlet istemiyoruz’, ‘Bir kişi üşüyorsa herkes üşür’, ‘Aç olan komşundan kaçamazsın’, ‘Van minute biz de sizinle üşüyoruz’, ‘Hava -5 insanlık ölüyor’, ‘Herkes bir yatağı hak eder’, ‘Devlet evsizlere sahip çık’ şeklindeydi. Yere serdiğimiz dövizleri ellerimize aldık ve 22:30’da basın açıklamasına başladık. Dört farklı kurumdan arkadaşlar okudular açıklamayı. Sonrasında Mehmet Bekaroğlu ve İhsan Eliaçık söz aldılar.
Sokak çocukları, Afrikalı göçmen işçiler ve kağıt işçileri de eyleme katıldılar. Yazarlar Murat Menteş, Yıldız Ramazanoğlu, Burhan Kavuncu ve Ahmet Örs de eylemi ziyaret edenler arasındaydı. Bekaroğlu, “Bu eylemin amacı, bu insanlara bir eşdurum, empati yapmak, onların varlığını hatırlatmak. Eğer biz bu şehirde yaşıyor ve bir insan donarak ölüyorsa, aslında insanlığımız donarak ölüyor, hepimiz ölüyoruz ve farkında değiliz.” şeklinde konuştu.
Yazar İhsan Eliaçık ise “Kış mevsimi başladı. En son geçtiğimiz ay bir sokak çocuğu donarak öldü. Van ve Erciş’deki depremle bunlara yeni evsizler eklendi. Evsizlere ve kimsesizlere sahip çıkmak ve onlarla birlikte olmak bizim için bir dünya görüşü, yaşam tarzı ve hem de dinimizin emridir. Biz hayatı böyle algılıyoruz. Bu bizim gündelik yaşamımızın bir parçasıdır. Sadece kemeralar karşında yaptığımız bir iş değildir. İki hafta daha her cumartesi sokaklarda sabahlayacağız” dedi.
Şefkat-Der Başkanı Hayrettin Bulan da derneğin faaliyetlerinden bahsederek “Sokaklarda evsizler horlanıyor, itilip kakılıyor, lokantalara alınmıyor, kimsesiz yaşlı nineler ve hatta dedeler tecavüze uğruyor. Genelevlerini kapatacağız diye söz vererek iktidara gelenler bunlara gözünü kapıyor ve hiç seslerini çıkarmıyorlar. Habitat toplantısı yapılıyor, sokak çocuklarını göstermemek için kamyonlarla topluyorlar. Defalarca müracaat etmemize rağmen evsizler için mekan açmıyorlar. Varolanı da tamirde, bakımda diyerek yapılan müracaatları geri çeviriyorlar. Bu nasıl devlet, bu nasıl hükümet?” şeklinde konuştu.
Kağıtçı arkadaşların getirdikleri kolilerin üstüne bataniyelerimizi serdik, kimimiz ayakta, kimimiz yatarak sabahı ettik. Saat 4:00 civarında 80 kişi kadar vardık. Sabah ezanıyla alana veda ettik.
İnşallah önümüzdeki haftalarda da eylemi devam ettireceğiz. Yeri ve zamanı netleşince, burada ve gönüldaş sitelerimizde yayınlanacaktır.
Basında “Birimiz Üşüyorsa Herkes Üşür”:
HaberTürk:
AdilMedya:
http://platformhaber.net/?p=13056
http://www.sabah.com.tr/Yasam/2011/10/30/evsizler-icin-sokakta-sabahladilar
http://www.cnnturk.com/2011/guncel/10/30/birimiz.usuyorsa.herkes.usur/634972.0/index.html
http://www.samanyoluhaber.com/h_712328_Gundem-evsizler-icin-sokakta-sabahladilar.html
http://www.iha.com.tr/NewsDetail.aspx?nid=199325&cid=8
http://www.bugun.com.tr/son-dakika-haber/?id=35305
http://www.etha.com.tr/Haber/2011/10/30/guncel/evsizler-icin-barinma-istediler/
http://www.evrensel.net/news.php?id=16588
http://www.ozgur-gundem.com/?haberID=24081
http://haber.mynet.com/evsizler-icin-sokakta-sabahladilar-599667-yasam/
http://www.focushaber.com/evsizler-icin-van-minute–h-82790.html
Ankara:
Ankara’da ise aynı etkinlik Hür Beyan Hareketi öncülüğünde gerçekleştirildi. Onların notlarını da buraya iliştiriyoruz:
Evli evine, köylü köyüne. Evsizler?
Ankara’da Hür Beyan Hareketi diğer illerde başka sivil toplum kuruluşları ile eş zamanlı bir eylem gerçekleştirerek, evsizlerin sorunlarına dikkat çekti. Saat 22:30 da başlayan eylemde Hür Beyan Hareketi adına basın açıklamasını okuyan Emre Berber, Ankara’da ve Türkiye genelinde evsizlerin içinde bulundukları kötü koşullardan ve bunların giderilmesi için devlet organlarının aldığı önlemlerin yetersiz ve/veya yanlış olduğundan söz ettikten sonra, evsizlerin bu kötü şartlardan kurtulması için alınabilecek önlemlerden bahsetti. Ardından ise herkesi bu soruna karşı tavır almaya ve görevlileri de çözüm üretmeye davet etti.
Basın açıklamasının ardından Yüksel Caddesi’nde dövizlerimizi etrafımıza koyarak oturma eylemi başladı. Eyleme destek verenlere evsizlerin durumları hakkında bilgi verilirken, aynı zamanda destekçiler anlatılan durumu Ankara’nın soğuğunda yaşayarak tecrübe ettiler. Sabah namazına kadar süren oturma eylemimiz boyunca kağıt işçileri ve Kızılay sokak esnafı da yardımcı oldu. Eylem, yine diğer illerle eş zamanlı olarak 12 Kasım 2011 Cumartesi gecesi Yüksel Caddesi’nde tekrarlanacak.
EYLEMDE OKUNAN BASIN AÇIKLAMASI
Bismillahirrahmanirrahim
Merhamet dolu olan ve merhametle davranan Allah’ın adıyla
Ankara’nın arka sokakları her gece binlerce evsiz yurttaşın nefes alış verişleriyle ısınıyor. Kimisi kocası/karısı tarafından terk edilmiş, kimisi evden kaçmış veya kovulmuş… Fakat hepsi kötü hayat şartları yüzünden sığınacak daha iyi bir yer bulamamış, zalimane ekonomik koşullar ve bu koşulları doğuran bâtıl sistem yüzünden bir türlü hayata tutunamamış binlerce insan.
Bu insanlar açlığa, yokluğa, yağmura, kara, tipiye, doluya, hastalığa, hırsızlığa, tacize,tecavüze, şiddetin tanımlanabilen her türüne; aşağılanmaya, hor görülmeye, bütün o tepeden ve tiksinen bakışlara ve kibirli tavırlara; tüm bu zulme rağmen hayata devam ediyorlar. Bu insanlar ‘Allah’ın evleri’ camilerden genelgelerle kovuluyor, avlusuna bile sokulmuyorlar. Banklarda uyuduklarında dürtülerek uyandırılıyor, üstleri başları perişan diye çay ocaklarına bile alınmıyorlar. Uyumak için girdikleri telefon kabinlerinden derdest edilerek dışarı atılıyorlar ve kullanacak ücresiz tuvalet bile bulamadıkları oluyor. Sonuç olarak adım adım akıl ve ruh sağlıklarını yitiriyor ve daha da zor şartlara mecbur kalıp daha da dışlanıp aşağılanıyorlar. Bir çoğunun sonu da kışın ortasında donarak hayatını kaybetmek oluyor.
Tahmini rakamlara göre Türkiye çapında 100.000 evsiz sokaklarda yaşam mücadelesi veriyor. Rakamlar tahmini, çünkü bu ülkede sosyal devlet ilkesi yalnızca kirli çamaşırlar sokağa döküldüğünde işletiliyor ve sorunları çözmeye değil üzerini örtmeye yarıyor. Bu insanlar yaşam mücadelesi veriyor çünkü değişen dünya ve ülkemiz halklarına pompalanan felsefe toplumu da hızla dönüştürüyor. Türkiye’de Özal’la sembolize edilen ve mevcut hükümetin son temsilcisi olduğu dünya çapındaki neo-liberal politikaların getirdiği bireycileşme Türkiye toplumunu sarıp sarmalıyor ve dönüştürüp kendi kalıbına döküyor. Ve geleneksel ilişki biçimleri parçalanırken bu toplum aslında güçlünün kutsandığı ve zayıfın eziyete müstehak görüldüğü ‘düşene tekme bile atılmayan’ bencil, benmerkezcil ve umursamaz bir toplum haline geliyor.
Ve bu gün Ankara’nın sokaklarında 18 yaşından 90lı yaşlara kadar binlerce evsiz yaşam mücadelesi veriyor. Sadece günde yüzlerce kişinin yolunun düştüğü ‘başkent’in devasa otobüs terminali AŞTİ’de havaların soğumasıyla beraber bu günlerde 200-250′yi aşkın evsiz barınmaya çalışıyor. Bu rakamlara karşılık 2009 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesinin açtığı 45 yatak kapasiteli Günlük Barınma Evi, Ankara Valiliğinin geçen kış 6 ay için 100 civarında evsize hizmet verilmesi amacıyla kiraladığı iki adet otel bu can yakıcı soruna kapsayıcı, kalıcı,sürdürülebilir ve etraflı bir çözüm sunmaktan oldukça uzak!
Bu insanları barınma evlerine götürmek için gelen görevliler ya ihbardan saatler sonra ihbar edilen bölgeye vardıklarından dolayı evsiz yurttaşları ‘bulamıyorlar’ ya da rızaları olmadığından dolayı onları barınma evlerine götüremiyorlar ve kendilerini görevlerini yerine getirmiş sayıyorlar. Evsizlerle konuştuğumuzdaysa sorunun çok daha köklü olduğunu görüyoruz. Evet barınma evlerinin mevcudu çok az, fakat öte yandan kimi evsizler de barınma evlerine gitmek istemiyorlar. Kimisi dayaktan bahsediyor, kimisi dışarı çıkmalarının serbest olmamasından yakınıyor, kimisi de yemek imkanı sunulmamasından dem vuruyor. Fakat bizim gözlemlerimize göre de, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun geçen sene hazırladığı rapora göre de evsizlerin bir çoğu ‘eğer güzel şartlar sağlanırsa elbette sokaklardansa barınma evlerinde ikamet edeceklerini’ söylüyorlar.
Öncelikle evsiz yurttaşların rahatça barınabilecekleri, karınlarını doyurabilecekleri, rehabilite olabilecekleri ve sosyalleşebilecekleri yeterli sayıya hizmet verebilecek tesislerin açılması mecburidir. Belediye’nin, Valiliğin ve bir bütün halinde ‘devlet’in buna gücü pekala yetmektedir. Sonrasında mevcut tesislerde var olan saçma, anlamsız ve yanlış uygulamalara bir son verilmek zorundadır. Bu tesislerde açık kapı sistemi uygulanmalı, isteyen evsiz istediği zaman girip istediği zaman dışarı çıkabilmeli, yemek servisi kesinlikle var olmalı ve dayak ve benzeri kötü muamelelerin varsa eğer mutlaka kökleri kazınmalıdır.
Üstüne üstlük bu insanların bir çoğunun akli dengesinin yerinde olmamasını göz önüne alarak barınma hizmetinin yanında rehabilitasyon hizmetinin de eş güdüm halinde yürütülmesi gözden kaçırılmayacak kadar ciddi bir sorumluluktur. Çünkü hayatını dilenerek, üşüyerek, kovularak ve aşağılanarak devam ettirmek zorunda kalan bir insanın psikolojik sorunlar yaşaması normaldir ve bütün toplumun sorumluluğundadır.
Çöplerin bile geri dönüşümünün sağlandığı ülkemizde hayatın ucunda yaşamaya çalışan evsiz yurttaşları görmezden gelmek ciddi bir vebali beraberinde getirir. Ve bu hesap önce burada sonra ahirette bizlere kesilir.
Üniversiteyi, kafeleri, dernek, vakıf ve sendikaları; toplumsal duyarlılık geliştirmiş bütün kesimleri sorunun temel kaynağı olan felsefi/ekonomik/politik arka planı da gözden kaçırmayacak bir biçimde bu can yakıcı soruna keskin ve net bir tavır almaya davet ediyoruz.
Hür Beyan Hareketi
Konuyla ilgili haberinize sitemizden de ulaşabilirsiniz.