Bir İşçinin Hayatı Diyelim Gitsin
İşçi-Der ağırlıklı olarak taşeron işçilerin kurup, yürüttüğü bir işçi derneği. Destek vermeye gayret ettiğimiz derneklerden biri. İşçi-Der geçtiğimiz Kasım ayında Ekmeğimi Kazanırken isimli güzel bir bülten çıkarmaya başladı. Hem taşeron işçilerin hem de işçilerin hak mücadelesine destek verenlerin yazdığı, ücretsiz dağıtılan bir bülten. Ocak ayında bültenin ikinci sayısı da çıktı ve dağıtımda. Daha önce Mehmet Bekaroğlu’nun bültenden bir yazısını iktibas etmiştik, şimdi de İhsan Tecik’in bu güzel yazısını sizlerle paylaşalım istiyoruz.
Bir İşçinin Hayatı Diyelim Gitsin
Öncelikle hepinize merhaba İşçi-Der’in hazırladığı bu ilk gazete bülteninde bize de yer ayırdığı için teşekkürü bir borç biliyorum. İnşallah devamı gelir ve bizde sıkıntılarımızı, dileklerimizi bu bültende dile getirmek isteriz. İşçi-Der’e şimdiden başarılar dilerim.
Ben 1998 yılında Bitlis’ten geldim askerliğimi yeni bitirmiştim iş arıyordum. Bir vesile ile İSKİ’ye bağlı taşeron bir firmada işe başladım. Tabii ki taşeronun ne olduğunu bilmiyordum. Çalışmaya başladım sabah işe çıkarken dualarla işe uğurlanırdık şeflerimiz ve müdürlerimiz tarafından. Müdürümüzün meşhur bir lafı vardı: “İşi size, sizi de Allah’a emanet ediyorum” der ve bizleri işe uğurlardı. Bizler de bütün samimiyetimizle işimizi dört dörtlük yapardık. İlk yıllarda iyi gidiyordu, maaşlarımız zamanında yatırılıyordu. Herhangi bir sıkıntımız yoktu. Hatta seçim arefelerinde şirketimizin desteklediği siyasi partinin bayraklarını asar, broşürlerini dağıtırdık safçasına. Seçim üzeri gider, halkın arasına katılır anket yapardık sevgili şirketimiz için.
Belli bir süreden sonra maaşlar bir iki gün aksamaya başladı. Derken bir haftaya yükseldi. Biz tam yoluna girecek derken bir aya yükseldi. Öyle oldu ki bir aylığımız içerde kalıyordu. Bizden bir ses ya da itiraz yok. Tabi bizden ses seda olmayınca bir aralar maaşlar üç ay ödenmemeye başladı. Bizim çektiğimiz sıkıntıları bir bir anlatmaya gerek yok, varın siz düşünün. Kiracısınız ve üç ay maaş alamıyorsunuz. Tabi ki işçiler arasında hafif homurdanmalar başladı. İtirazlar, iş yavaşlatmalar… Ama bir işe yaramıyordu çünkü prim üzeri çalıştığımız için mecburen çalışmaya devam. Bu arada İSKİ genel müdürlüğüne şikayet gitmişti ve şikayetçiler listede benim de adım vardı.
Daire başkanları bizleri çağırdılar. Biz de durumlarımızı anlattık. Bize verdikleri cevap şu oldu: “Sözle olmaz, yazılı olarak bildirin”. Olup bitenlerden onların da haberi varmış. Biz de yazılı olarak şikayetlerimizi, mağduriyetimizi kağıda döktük ve teslim ettik. İlgileneceğiz diyerek bizleri gönderdiler. Biz de şirkete doğru yola çıktık. Şirkete vardığımızda bir baktık ki bizim dilekçeler müdürümüzün elinde! Güler misin ağlar mısın?
İyi kötü onuncu yılımızı tamamladık bu şirkette. Sonra bir gün bizi toplayıp iş bitti dediler. Şaşırdık, ne oldu diye sorduk, “ihale bitti” dediler. Ne yapalım yapacak birşey yok, çıkış kağıtlarımız hazırlandı. Tazminat varmış onu da öğrendik. Hesaplar yapıldı çıkışlar getirildi, güya kendimiz çıkıyormuşuz gibi. İmzaladık para beklerken birer çek verdiler bize, bir ya da iki aylık. Bankaya verdik çekleri ve tahsil ettik. İhbarsız ve kıdemsiz. Yani haklarımız çok kırpılarak ilişkimizi kestik. Ha bu arada şirketten bize bir de teklif geldi. Eğer tazminatlardan vazgeçerseniz tekrar gelip başlayabilirsiniz.
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. SENDİKA lafı hiç geçmedi bu anlattıklarımda çünkü sendika adını çalıştığım yıllar boyunca duymadım. Az da değil bu sektörde yaklaşık iki bin üç bin çalışan vardı. Ne hükümet sahip çıktı ne de sendikalar. BİZLERİ TAŞERON FİRMALARIN KUCAĞINA ATTILAR, SIRTLARINI DÖNDÜLER. Eğer kısmet olur da ikinci sayı basılırsa devamını da ikinci sayıda dile getiririm.
Kusurumuz varsa affola. Bu ilk yazım yani hayatım boyunca yazdığım ilk makale diyelim.
HAK VERİLMEZ ALINIR HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM!
İhsan Tecik
İktibas: http://iscider.org/bir-iscinin-hayati-diyelim-gitsin/
Duyduğum, hatırladığım kadarıyla önce bu yazının başlığı yokmuş ne koyalım diyince ihsan abi “bi işçinin hayatı” diyelim gitsin diyince ortaya çıkmış, ne güzel olmuş.