2016 İşçi Eylemleri Raporu Yayınlandı!
2014 yılında bir grup akademisyen ve araştırmacının bir araya gelerek oluşturduğu Emek Çalışmaları Topluluğu iki yıldır işçi sınıfı eylemlerini raporlayarak yayınlıyor. Yoldaşlarımızdan Alpkan Birelma da bu çalışmalarda aktif rol alanlardan birisi olarak Evrensel Haber’e “2016 İşçi Sınıfı Eylemleri Raporu”na dair bir röportaj vermiş. Röportajı ilginize sunuyoruz:
https://www.evrensel.net/haber/326263/2016-isci-eylemleri-raporu-yayimlandi
Bir grup araştırmacı ve akademisyenin oluşturduğu Emek Çalışmaları Topluluğu “2016 İşçi Sınıfı Eylemleri Raporu”nu yayımladı. Rapor Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifadeyle anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz” sözlerinin hayata geçirildiğini gösteriyor. Zira rapora göre, 2015 yılından 2016 yılına işçi sınıfı eylemlerinde yaklaşık olarak üçte birlik bir azalma yaşandı. 2015’te sona erdirilen çözüm süreci ve ülkede yaşanan katliamlar, 2016 yılında meydana gelen darbe girişimi ve OHAL’in ardından işçilerin eylemi yarı yarıya azaldı, OHAL’le birlikte eylemlere polis müdahalesi ise arttı. 2015’ten 2016’ya işyeri temelli eylemlerde ortalama eylem süresi de yarı yarıya düştü.
ÇATIŞMALAR, KATLİAMLAR VE İŞÇİLER
2015 ocak-mayıs döneminde ortalama 74 olan işyeri temelli eylem sayısı, 2015 haziran 2016 temmuz arası dönemde 41’e, temmuz sonrasında ise 36’ya düştü. Söz konusu dönem yaşanan politik gelişmeler raporda şu sözlerle hatırlatıldı: “2015 haziranı ile erken seçimin yapıldığı kasım ayı arasında çözüm süreci rafa kaldırılmış, bölgede çatışmalar başlamıştı. Dahası 31 kişinin hayatını kaybettiği Suruç (temmuz) ve 101 kişinin hayatını kaybettiği Ankara katliamı (ekim) gibi IŞİD saldırıları da aynı dönemde gerçekleşmişti. 2015’te hazirandaki dönüm noktasına kadar, yani ilk altı ayda aylık ortalama işyeri temelli eylem sayısı 105 iken, ikinci altı ayda ortalama 47’ye düşmüştü. 2015’te başlayan genel düşüş 2016’da sürdü ve toplam vaka sayısı 754’ten 608’e düştü. Düşüşe pek çok farklı etken katkı yapmış olsa da ana etkenin temmuz ayında gerçekleşen darbe girişimi ardından başlayan ve günümüze dek süren OHAL rejimi olduğunu iddia etmek yanlış olmayacaktır.”
OHAL’LE EYLEMLER AZALMAYA DEVAM ETTİ
Geçtiğimiz yıl yaşanan darbe girişiminin ardından 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL, 2016’nın yaklaşık 5 buçuk ayını kapsadı. İlan edilen OHAL işçi sınıfı eylemlerini doğrudan etkiledi. Raporda eylemlerdeki düşüşün ana etkeni olarak, “OHAL rejimi” gösterildi. 2016’ının ilk yarısında aylık ortalama 53 olan işyeri temelli eylem sayısı, ikinci yarıda ortalama 34’e düştü.
İşyeri temelli eylemlerin yüzde 30’u işten atma, yüzde 21’i ücret gasbı, yüzde 13’ü keyfi ceza, yüzde 13’ü sendikalaşma nedenleriyle yapıldı. Yüzde 7 ile altıncı sırada gelen neden ‘KHK ile işten atma, açığa alma, sürgün’ oldu.
Eylemlerin süreleri 2016 yılında 2015’e göre eylem sürelerinde de bir azalma yaşandı. 2015’te bir gün veya daha az süren eylemlerin oranı yüzde 58 iken 2016’da bu oran yüzde 68’e çıktı.
ÜRETİMİ YÖNELİK OLMA/OLMAMA VE HAK GELİŞTİRME/SAVUNMA
2015’ten 2016’ya eylemlerin üretime yönelik olma oranı ufak biz azalma göstererek yüzde 33’ten yüzde 29’a indi. Farklı istihdam gruplarına bakıldığında ise dikkat çekici değişiklikler göze çarptı. En çarpıcı fark özel şirketlerin taşeronlarında çalışan işçiler grubunda gözlenen yüzde 24 oranındaki artış oldu. Özel taşeron işçilerin eylem sayısı 84’ten 65’e düşse de üretime yönelik eylem sayısı ve oranı yükseldi.
HAK ARADIĞI İÇİN İŞTEN ATILAN İŞÇİLER
2016 yılında, basına yansıyan en az bir eylem gerçekleştirdiği hak mücadelelerinde en az 2 bin 945 işçi patronlar tarafından işten atıldı. Bu işçilerden 1359’u sendikalaşma mücadelesi verdiği için, geri kalanların mücadele sebep ve amaçları farklı oldu. 2016 yılında eylemler azalınca, önceki yıla göre işten atılan işçi sayısı da azaldı. Ancak yapılan eylem ve işten atılan işçi sayısı oransal olarak 2015 yılı ile aynı kaldı! Raporda şu ifadelere yer verildi: “İşten atılan işçi sayısının 2016’da azalmış olması işverenlerin 2016’da işçilerin hak taleplerine daha saygılı davranmış oldukları anlamına gelmemektedir. Düşüş basitçe işyeri temelli eylem sayısındaki düşüşten kaynaklanmaktır. Öyle ki her bir işyeri temelli vaka başına düşen ortalama işten atılan işçi sayısının benzerliği hayret vericidir. Bu sayı 2015’te 6.9, 2016’da ise 7.0’dır.”
METAL İŞÇİLERİNİ VURDU!
Eylemlerde birinci sırada gelen inşaat iş kolunun oranı yüzde 11’den yüzde 13’e, sıralaması ise üçüncülükten birinciliğe yükseldi. Metal iş kolu yüzde 23 gibi aşırı yüksek bir orandan yüzde 12’ye, sıralamada ise birincilikten ikinciliğe düştü. Geçen yıl ikinci sırada gelirken bu yıl üçüncülüğe inen genel işler iş kolu ise yüzde 16’dan yüzde 12’ye indi. Böylelikle ilk üç iş kolu aynı kalmış, sadece 2015’te metal, genel işler, inşaat şeklinde oluşan sıralama, 2016’da inşaat, metal, genel işler şeklinde değişti.
KADROLU İŞÇİ EYLEMLERİNDE İŞ KOLU: METAL, DOKUMA, PETROKİMYA, GIDA
2015 ve 2016 yıllarında gerçekleşen kadrolu işçi eylemlerine odaklanıldığında ilk dört sıradaki iş kollarının aynı kaldığı görüldü: Metal (yüzde 30), tekstil (yüzde 18), petrokimya (yüzde 12), gıda (Yüzde 7). Ancak bu iş kollarındaki eylemlerin toplam içindeki oranlarında ciddi değişiklikler oldu. Metal iş kolunun oranı 2015 yılında yüzde 46 gibi çok yüksek bir oranken, 2016’da yüzde 30’a indi. Tekstil yüzde 10’dan 18’e, petrokimya ise yüzde 8’den 12’ye çıktı. Gıdanın oranı yüzde 7 ile her iki yılda da aynı kaldı.
EYLEMLERİN SÜRELERİ
2016 yılında 2015’e göre eylem sürelerinde de bir azalma yaşandı. 2015’te bir gün veya daha az süren eylemlerin oranı yüzde 58 iken 2016’da bu oran yüzde 68’e çıkmıştı. Bir gün veya daha az süren eylemleri yarım gün sayıldığında ortalama eylem süresi 2015’te 20 gün iken, 2016’da 10 gün çıktı. 2015’ten 2016’ya işyeri temelli eylemlerde ortalama eylem süresi yarı yarıya düştü.
EYLEM NİTELİĞİ GÜÇSÜZLEŞTİ
2016 senesinde işyeri temelli eylemlerin yüzde 57’si işyeri önünde olurken, yüzde 27’si işyeri içinde yapıldı. 2015’te bu oranlar sırasıyla yüzde 49 ve yüzde 38 idi. İşyeri içinden işyeri önüne 2015’ten 2016’ya yaklaşık 8 puanlık bir kayış söz konusu oldu. İşyerinin içinden dışına yönelen değişim, raporda eylem niteliğindeki güçsüzleşmenin bir diğer emaresi olarak yorumlandı.
DEVLET İŞÇİYE MÜDAHALE ETTİ
OHAL sebebiyle bu yıl devletin işyeri temelli eylemlere müdahale sayısı da artış gösterdi. 2016 yılındaki 420 işyeri temelli eylemlerin 48’ine (yüzde 11’ine) devlet ya da özel güvenlik müdahalesi gerçekleşti. Bunların sadece 2’si özel güvenlik müdahalesi iken 46’sı (yine yüzde 11’i) devlet müdahalesi oldu. 15 Temmuz 2016’da darbe girişimi gerçekleşmiş, 20 Temmuz’da ise OHAL ilan edilmişti. 1 Ocak-15 Temmuz arasında işyeri temelli eylemlerin yüzde 5’ine müdahale gerçekleşmişken, 16 Temmuz-31 Aralık arasında müdahale oranı yüzde 22’ye çıktı.
KHK VE MEMURLAR
Raporda, OHAL dönemi KHK’leri ile ihraç edilen memurlar ve eylemleri de ayrıca mercek altına alındı. Memurların işyeri temelli eylemleri gerçekleştirdikleri tekil eylemler arasında fiili grev 2015’te yüzde 15 oranındayken 2016’da yüzde 4’e düştüğü kaydedildi. Raporda, “Bu düşüş çok muhtemeldir ki OHAL ilanı ve sonrasında düzenli olarak çıkartılan KHK’lerle alakalıdır. Memur eylemlerinin neredeyse hepsi sol görüşlü KESK konfederasyonuna bağlı sendikalar tarafından yapılmaktadır. Gülen Cemaatine mensup memurların tasfiye edilmesi için çıkarıldığı iddia edilen KHK’lerin sol görüşlü ve/veya Kürt hareketine yakın memurlar üzerinde bir baskı aracı olarak kullanıldığı ve bu kesimlerden çok sayıda memuru işinden ettiği malumdur. Muhtemeldir ki bu güvencesizlik memurları fiili grev gibi riski yüksek denebilecek bir eylemden ziyade basın açıklaması yapmaya teşvik etmiştir” denildi.
SENDİKASIZ EYLEM YAPMAK ZORLAŞTI
2016 yılında gerçekleştirilen işyeri temelli eylemlerin yaklaşık yarısı bir işçi sendikası tarafından, yaklaşık çeyreği ise bir memur sendikası tarafından yapılırken, kalan çeyreği ise hiçbir kuruma dahil olmadan yapıldı. 2015 ile karşılaştırıldığında en büyük oransal fark kurumsuz eylemlerdeki yüzde 9 puanlık düşüş oldu. 2015 yılında eylemlerin yüzde 60’ı bir sendika tarafından örgütlenmişken, 2016’da bu oran yüzde 72’ye çıktı. Bu artıştan yola çıkılan raporda, “Örgütsüz, özellikle de sendikasız bir şekilde eylem yapmanın 2016’da zorlaştığı” yorumu yapıldı. Sendikalı işçi sayısında geçtiğimiz yıl da artış neredeyse yaşanmadı. 2016 yılında yalnızca 32 bin işçi sendika üyesi oldu.
‘EMEK ÇALIŞMALARI TOPLULUĞU’ HAZIRLADI
Emek Çalışmaları Topluluğu (EÇT), 2014 yılı eylül ayında bir grup akademisyen, araştırmacı ve sendika uzmanının daha koordineli çalışma imkanları üzerine gerçekleştirdiği bir dizi buluşma sonucu doğdu. Nisan 2016’da 2015 İşçi Sınıfı Eylemleri Raporu’nu, 2017 yazında ise 2016 İşçi Sınıfı Eylemleri Raporu’nu yayımladı. “2016 İşçi Sınıfı Eylemleri Raporu”, Akademisyen ve Araştırmacılar, Ayşe Alnıaçık, Alpkan Birelma, Ebru Işıklı, Deniz Sert tarafından hazırlandı. Raporda üç temel kavram kullanıldı. İşyeri temelli eylem, bir işyerindeki sorunlar ya da talepler için o işyerindeki emekçiler tarafından yapılan eylem olarak kullanıldı. Dayanışma eylemleri, bir işyerinde devam eden bir mücadeleyle dayanışmak için başka bir işyerinde çalışan emekçilerin gerçekleştirdiği eylemler, genel eylem işçilerin çalışma hayatına ilişkin genel taleplerini ya da çalışma hayatının ötesindeki politik taleplerini dile getiren işçi eylemleri genel eylem vakası olarak adlandırıldı. Tekil eylem ise bir mücadele sürecinin herhangi bir anında gerçekleştirilen eylem olarak adlandırıldı.
‘ERDOĞAN’IN SÖZLERİ RAPORU TASDİK ETTİ’
Raporu hazırlayan akademisyenler arasında bulunan Dr. Alpkan Birelma, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “OHAL’i grev tehdidi olan yere müdahale için kullanıyoruz” sözlerini Evrensel Web TV için yorumladı. “Raporda verilerle anlatmaya çalıştığımız şeyin aslında en yüksek ağızdan tasdiki gibi olmuş” diyen Birelma şöyle konuştu: “OHAL diğer pek çok alanda olduğu gibi emek mücadelesi alanında ne yazık ki hak arayan insanların üzerinde bir tür Demokles’in Kılıcı gibi sallanan bir hale geldi. Bu anlamda OHAL sonrasında eylem sayısında düşüş, eylemlere yönelik polis ya da asker müdahalesindeki oransal muazzam artış -yüzde 5’ten, yüzde 22’ye- aslında süreci özetliyor. Tabii üzücü, fakat söylediğimiz şeyi aslında tasdik etmiş oluyor.”