Ölümü Gösterip Sıtmaya Razı Etmek
FİLİZ CONKUR
Geçtiğimiz hafta Çalışma Bakanı Faruk Çelik işçi ve işveren sendikaları ile bir toplantı yaparak başta İş Kanununun 2. maddesi olmak üzere taşeron sisteminde yapılacak değişiklikleri anlattı. Bu haberin gazetelerde ve internet sitelerinde “taşerona müjde” başlıkları ile verildiğini gördük. Bu müjde olarak aktarılan değişiklikler nedir ve gerçekten ortada bir müjde var mı?
Taşeron sisteminde sürekli eleştiri konusu olan uygulamalardan biri taşeron işçisinin yıllık izin kullanamaması ve kıdem tazminatı alamaması idi. Şimdi yapılan değişiklik ile bu hak güvenceye alınıyor. Taşeron işçi üst işverende ilk işe girdiği tarih baz alınarak yıllık izin hakkı elde edecek. Böylece 10 yıl gibi uzun süreler aynı işyerinde çalışan ama her yıl yapılan ihaleler ile girdi çıktısı yapılan işçinin yıllık izni yanmayacak. Kıdem tazminatı ise 1 yılı doldurup hak edildiği için 11 ay çalıştırıp girdi çıktı yaptırılan taşeron işçi tabiri caiz ise ayak oyunları ile kıdem tazminatından mahrum bırakılıyordu. Yapılan değişiklik ile kıdem tazminatı hesabı açılacak ve tazminat hakları bu hesapta toplanacak. Bu değişiklik taşeron işçinin yararına olsa da şunu sormadan da geçmeyelim. Bu değişiklikler zaten yasa da var olan hakların bu güne kadar hukuksuz bir şekilde kullandırılmadığının ilanı değil midir? Yani ortada verilen bir hak yok, bu güne kadar gasp edilen hakların geri iadesi var.
Diğer bir değişiklik ise ihale sürelerinin 3 yıla çıkarılması. Bu madde öyle bir yansıtılmakta ki sanırsınız güvencesizlik sorunu hallolmuş. Yani taşeron işçisi artık her yıl işten çıkartılır mıyım korkusu yaşamayacak da, bunu 3. yılın sonunda yaşayacak! Bir insanın ömrünün yaklaşık 40 yılını çalışarak geçirdiğini düşünürsek 3 yıllık iş güvencesi gerçekten tüm taşeron işçilerine müjde oldu. Taşeron işçisi bir abimizin dediği gibi bu değişiklik “taşerona iş güvencesinden” çok, “firmaya kar” güvencesidir.
Ve gelelim asıl mevzuya; 4857 sayılı iş kanununun 2. maddesinde yapılacak değişikliğe. Halen mevcut olan maddeye göre alt işveren ve üst işveren tanımları şöyle:
“Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.”
Yapılmak istenen değişiklik sonucu oluşacak hal ise şu:
“Bir işverenden iş yerinde yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin teknoloji veya uzmanlık gerektiren bölümlerinde ya da yardımcı işlerinde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçileri sadece o iş yerinde çalıştıran diğer işveren.”
Bu tanımlar arasındaki 10 farkı bulun desek pek de fark bulamayabiliriz. Ama dikkat edilmesi gereken yukarıdaki maddede taşeronluk sisteminde çok önemli olan “asıl iş” kavramının alt işveren lehine genişletildiğidir. Bugüne kadar kamu kurumlarında çalışan taşeron işçiler iş müfettişlerine başvurarak, muvazaa raporları almakta ve kadroya geçebilmekteydi. Bu muvazaa raporlarında taşeron işçilere kadro verilmesini sağlayan esas unsur “işçinin kamu kurumunun asıl işini yapması” idi. Ancak artık bu şekilde muvazaa raporları ile taşeron işçisinin kadroya geçme imkânı kaldırılmış oluyor. Mevcut uygulamada iş müfettişleri alt işverene verilemeyecek işler konusunda muvazaa raporu düzenlediğinde işveren 6 iş günü içinde dava yolu ile itiraz edebiliyor ancak temyiz edemiyor. Taslakta ise muvazaa yerine “kanuna aykırılık ve bunu tespit etme yetkisi” iş mahkemelerine bırakılıyor. Böylece işverenlerin itiraz hakkının yolu da açılmış oluyor. Böylece mahkeme yolu ile asıl işi yaptığını iddia eden bir işçinin dava sonunda bu durumu tespit ettirebilmesi için gerekli süre nerdeyse iki katına çıkmış oluyor. Ayrıca yaklaşık 900 TL’yi bulan mahkeme harçlarını hatırlatmakta da fayda var.
Ve son olarak tasarıda taşeron işçinin mahkemeye başvurması ile kadrolu çalışan ve benzer işi yapan işçi ile aynı ücreti alabileceği hükmü getiriliyor. Taşeron firmalar ihaleye girerken o kurumda çalışan işçinin emsal ücreti ile birim maliyetlerini hesaplasa ve ihaleye bu şekilde girse de taşeron işçi mahkeme kapılarında süründürülmese olmaz mıydı? İşte biz o zaman buna müjde derdik.
İşçi Gazetesi/ 17.04.2013
http://iscigazetesi.com/sizden%20gelenler/205-olumu-gosterip-sitmaya-razi-etmek.html#.UXz_L792cVs