İşçiler İçin. Murat Sözer
Murat Sözer
İşçiler İçin
İşçi
Bütün artanların sahibi
Geri çekilmenin ve önüne bakabilmenin.
Yalnızca kendinden olanın sahibi
Yalnızca kendi kazandığının üstüne tir tir
Titremeyi bilmenin ve birçok şeyi
Bilmemeyi kabul etmenin sahibi.
Öğle yemeğinde önündeki çorbanın
İçine beş dilim ekmeği doğrayıp sığdıran
Göz göze gelmediği arkadaşların sahibi
Mecbur kalmışlığın.
Liverpool gibi bir takımı olmadan
Patronsuz ve serin vakitlerinde elleriyle kollarıyla
Beşiktaşa karşı Trabzonu tutmanın
Çayla birlikte sigaranın ne demek olduğu üzerinde
En çok durmanın en çok sevmenin sahibi
Telefondan arabesk müzik dinlemenin ve
Artık hiçbir günün ertesine çok kafa yormayacaktırlar
Ay başlarına kaç gün kaldığını itinayla değil mecburen bilmenin dışında.
Başbakana küfür etmenin sahibi başbakana oy verse bile
Oy verdiği için değil koy vermesi hükümete
Bizzat kendindedir küfür hakkı, zulme uğramış geçerken
Geçerken zulme uğramanın ve zengin kalkışını bilmediği için
Orada kalmanın sahibi.
Borç alıp borç kapatmanın sahibi
Güzel yünlü hırkalar giymiş esmer evlatların
Evlatlara alınamayan binlerce ayakkabı mont vesaire
Binlerce mağazaya binlerce pazarları tutup çocukların elinden
Gülümseyerek…
Öyle durup bakmanın sahibi
Deneme sürüşü yapıp yerine bıraktıktan
Sonra mutlu olmanın.
Mutluluğunu pazartesileri iş arkadaşlarıyla
Mesainin uzadığı, kısaldığı hayal kurmanın çay aralarının
Evlerinde bekleyen kadınlarının esneyip gevşediği
Saatlerde sevecen bir nispetle
Elini kolunu, kötü şakasını, son sigarasını, mutluluğunu
Paylaşmanın sahibi, bencilliğe hakkı olmanın.
Patrondan ustaya ustadan
Çırağa çıraktan yine çırağa
Gelen giden akan ne varsa
Bütün kahpeliklerin bütün emeklerin
İyilik yaparken tokat
Tokat yerken fısıltıyla çıkan küfürlerin sahibi
Vatan memleket politika siyaset
Öğle tatilinde işlenecektir
Çırağa oku da kurtul denecektir
Kurtul denilen yer kendi durduğu yerdir
Gariptir.
İşçidir.
İşçilik evrensel değildir.
“İşçiler İçin” denildi bu şiirin ismine ve fakat
O işçiler ki değil bu şiirin bile sahibi.
Fayrap 15, Mayıs 2009, s. 4
selam emek ve adalet, bu şiir üzerine şu aşağıdaki nâzım hikmet şiirini hatırladım. nâzım’ın yazdığı yılların amerika karşıtlığından bugünlerin başbakan muhabbetlerine, “özgür işçi”ler hala ve bol bol özgür.
BİR HAZİN HÜRRİYET
Satarsın gözlerinin dikkatini, ellerinin nurunu,
bir lokma bile tatmadan yoğurursun
bütün nimetlerin hamurunu.
Büyük hürriyetinle çalışırsın el kapısında,
ananı ağlatanı Karun etmek hürriyetiyle,
hürsün!
Sen doğar doğmaz dikilirler tepene,
işler ömrün boyunca durup dinlenmeden yalan
değirmenleri,
büyük hürriyetinle parmağın şakağında düşünürsün
vicdan hürriyetiyle,
hürsün!
Başın ensenden kesik gibi düşük,
kolların iki yanında upuzun,
büyük hürriyetinle dolaşıp durursun,
işsiz kalmak hürriyetiyle,
hürsün!
En yakın insanınmış gibi seversin memleketini,
günün birinde, meselâ, Amerika’ya ciro ederler onu
seni de büyük hürriyetinle beraber,
hava üssü olmak hürriyetiyle,
hürsün!
Yapışır yakana kopası elleri Valstrit’in,
günün birinde, diyelim ki, Kore’ye gönderilebilirsin,
büyük hürriyetinle bir çukuru doldurabilirsin,
meçhul asker olmak hürriyetiyle,
hürsün!
Bir alet, bir sayı, bir vesile gibi değil
insan gibi yaşamalıyız dersin,
büyük hürriyetinle basarlar kelepçeyi,
yakalanmak, hapse girmek, hattâ asılmak hürriyetiyle,
hürsün!
Ne demir, ne tahta, ne tül perde var hayatında,
hürriyeti seçmene lüzum yok
hürsün.
Bu hürriyet hazin şey yıldızların altında.
(1951)