Yugoslavya’dan Türkiye’ye İslami Sol Mücadele: Sosyalizme Tercüme

 

Geçtiğimiz hafta Salt Galata’da açılan Sosyalizme Tercüme sergisi Yugoslavya Komünist Partisi’nde örgütlenen Türkçe konuşan Müslüman halkların mücadelesini odağına alıyor. Yugoslavya tarihine ilişkin çalışmalar yürüten ve serginin araştırma güzergahını belirleyen Sezgin Boynik ve Tevfik Rada, resmi tarihte Tito rejimiyle sınırlandırılan sosyalist tecrübenin Makedonya ve Kosova’daki izini süren iki araştırmacı. 1919’da kurulan Yugoslavya Komünist Partisi’nde aktif siyaset yürüten ve partiyi destekleyen şiirler yazan Melami şeyhi Hacı Ömer Lütfü Paçariz’in “Devrimci Şiirler” kitabını 2023 yılında yayına hazırladılar.[1]https://www.pykepresje.com/haci-omer-lutfu-devrimci-siirler İstos Yayınlarının konuğu olarak katıldıkları bir söyleşide Sezgin Boynik ve Tevfik Rada, Paçariz’in Çiftçi ve İşçi Kardaşlarıma adlı ilk şiirinin Sosyalist Fecri gazetesinde basıldığını aktarır. Söyleşide burjuvazinin Makedonya ve Kosova’da yaptığı zulümleri, talan ve toprak gasplarını, yağmaları konu edinen Sosyalist Fecri gazetesi, Müslüman halkı komünizme yaklaştıran bir imkân olarak değerlendiriliyor.[2]https://www.youtube.com/watch?v=RN7qBTMivgk Sosyalizme Tercüme sergisi de araştırmacıların keşfettiği bu tarihsel olgudan hareketle Yugoslavya’daki devrimci mücadelenin Türkçe konuşan topluluklar ve Müslümanlar tarafından nasıl tecrübe edildiğini irdeliyor. 

Dergi, gazete, afiş, video, fotoğraf ve farklı arşiv malzemelerinin kullanıldığı sergi, Sosyalist Fecri ve Birlik gazetelerinin tanıklığında Mustafa Emin Büyükcoşkun, Yane Calovski, Hana Miletić, Ahmet Öğüt, Fevzi Tüfekçi ve Dilek Winchester’ın işlerini bir araya getiriyor. Serginin büyük bir bölümü devlet arşivleri ve halk kütüphanelerinden edinilen tarihi belgelere ayrılmış. Yugoslavya Komünist Partisi bünyesinde 1920 yılında Türkçe olarak basılan Sosyalist Fecri gazetesi ve Sosyalist Yugoslavya’da komünistler tarafından çıkarılan ilk Türkçe gazete olan, 1944 yılında yayın hayatına başlayan Birlik gazetesi söz konusu belgelerin önemli bir kısmını oluşturuyor. Bu gazeteler o dönemde yaşayan Müslüman halkın siyasallaşma ve komünist partide örgütlenme süreçlerine öncülük ediyor. Bugünün Müslümanları için ise devrimci mücadelenin nasıl yürütüleceğine ve örgütlenme pratiklerine dair yol gösterici birer rehber niteliğinde. Gazetelerin yanı sıra farklı kurumların arşivlerinden bulunan şiirler, marşlar, afişler ve portreler sergiyi zenginleştiriyor. Örneğin, Kosova Devlet Arşivi Ajansı’ndan alınan, 1920’de Kosova’da dağıtılan “Değerli İşçi Sınıfı ve Müslüman Halkı” başlıklı poster, kapitalistler ve zenginlere karşı Müslüman köylü ve işçi sınıfını parti çatısı altında birleşmeye ve dayanışmaya davet ediyor. İtalyan ve Alman işgalleri sırasında tutuklamaların yoğunlaştığı dönemlerde Mustafa Karahasan’ın “Hapishaneden Notlar” ve Hayrettin Volkan’ın “Kanlı Sabahın Baharları” adlı kitapları Yugoslavya Komünist Partisi’nin yasadışı olduğu dönemlerde hapishanelere gönderilen partizanların anılarını içeriyor.     

 

Sergide yer alan tarihi belgeleri kamusal alana açma sürecinin en dikkat çekici yanı indirgemeci ve büyük anlatılar kurmak yerine devrimci mücadeleyi yürüten kişilerin ve yerel örgütlenmelerin ön plana çıkarılmasıdır. 1941-1945 yılları arasında faşizme karşı yürütülen ve Josip Broz Tito’nun liderlik ettiği Partizan Savaşı başta olmak üzere Yugoslavya’daki komünizm tecrübesi sırasında yerel komitelerde Türkçe konuşan pek çok işçi, köylü ve entelektüel örgütlenir. Sosyalist Yugoslavya’daki ilk Türkçe alfabeyi hazırlayan ve Üsküp Sosyal-Demokrat Örgütü’nün kuruluşunda yer alan Ferit Bayram, Halk Kurtuluş savaşında mücadele veren İştip’li Sahibe Nâzım, Üsküp kent komünal yatırım bankası yönetmeni Sait Mustafa, Makedonya Komünistler Birliği merkez komite üyesi Mugbil Beyzat, Kızıl Yıldız tarım kurumunun gelişimine katkı sunan Ali Begovski gibi isimler bunlar arasındadır. 1941 yılında kurulan Müslüman Komünist Hücresi, ezilen Müslüman halkın siyasallaşması amacıyla işçi ve köylülere yönelik eğitim, spor ve kültürel etkinliklerden oluşan bir dizi örgütlenme faaliyeti yürütür. 1924-1941 yılları arasında faaliyet gösteren ve “ılımlı” Müslüman entelektüel yetiştirmesi amacıyla kurulan Üsküp’teki Büyük Medrese (Velika Medresa) ise sol eğilimli öğretmenlerin de yönlendirmesiyle radikal ve sömürge karşıtı Müslüman sol öğrencilerin örgütlendiği bir kurum haline gelir.[3] Yazıda yer verilen bilgiler Birlik ve Sosyalist Fecri gazetelerinin farklı sayılarının sergi mekânına yerleştirilen bölümlerinden ve araştırmacılar tarafından panolara eklenen bilgi notlarından alınmıştır.

 

Şekil 1: Dilek Winchester, Terkedilmiş Harfler (İstanbul Alfabesini Hatırlamak)

 

Tarihi belgelerin yanı sıra sergideki diğer işlere bakıldığında takip edilebilecek diğer bir güzergâh ise serginin başlığıyla da paralel düşünebileceğimiz tercüme meselesidir. Yalnızca diller değil, paradigmalar, coğrafyalar ve kültürlerarası bir diyalog ve alışverişi mümkün kılan, çok katmanlı bir tercüme ediminden bahsetmek mümkün. Önceki işlerinde de dili toplumsal bir form olarak düşünen Dilek Winchester’ın Terkedilmiş Harfler (İstanbul Alfabesini Hatırlamak) adlı işi, Arnavutların birlik ve aidiyet duygusu için inşa etmeye çalıştıkları ortak bir dil ve alfabenin hikâyesini konu ediniyor. Çok uluslu ve çok dilli bir yapıyı benimseyen Yugoslavya Komünist Partisi bünyesinde yapılan tercüme faaliyetlerinin devrimci mücadelenin önemli bir parçasını oluşturması bu anlamda tesadüf değil. Yane Calovski’nin (Külleri baş dönmesine maruz bırakan) bazı şiirler enstalasyonu da ulus-devletin hakimiyetindeki yazılı kültürün kurallarına sığmayan, tamamlanmamış, eksik ve kusurlu bir dilin izini sürer. Hana Miletić RAD adlı işinde Hırvatça’da “iş” ya da “emek” anlamına gelen rad kelimesine ve Hırvatistan’daki bir inşaat firması olan TA-GRAD’a gönderme yaparak Regeneracija fabrikasının çalışanlarıyla birlikte rad kelimesini dokumuştur. Ahmet Öğüt, Başka Bir Tarih: İştirakçi Hilmi Bey ve Kadın Hakları Savunucusu Nuriye Hanım adlı işinde 1919’da Türkiye Sosyalist Fırkası’nın kurucuları arasında yer alan Hüseyin Hilmi Bey ile Kadınlar Dünyası’nın (1913-1921) sahibi Nuriye Ulviye Hanım’ı alışılmadık bir odanın içerisine yerleştiriyor. Prizren doğumlu sanatçı Fevzi Tüfekçi’nin 1995-2003 yılları arasında ürettiği işlerinde kullandığı kaligrafik biçimler ve Arapça harfleri çağrıştıran formlar bizzat eserin dili üzerine düşünmemizi sağlıyor. 

 

Şekil 2: Ahmet Öğüt, Başka Bir Tarih: İştirakçi Hilmi Bey ve Kadın Hakları Savunucusu Nuriye Hanım

 

Mustafa Emin Büyükcoşkun’un Karşılıksız Aşk enstalasyonu ise görsellik rejimlerinin onayından geçen, güç ilişkilerine aracılık eden ayrıcalıklı temsiller yerine henüz dolaşıma girmemiş farklı bir geçmişi görselleştiriyor. Yugoslavya Komünist Partisi üyesi Müslüman komünistler ile 2000’li yıllarda Türkiye’de örgütlü mücadele yürüten bir grup Müslüman sosyalist arasında bir diyalog tahayyül ediyor. Hacı Ömer Lütfü Paçariz’in ve Hikmet Kıvılcımlı’nın satırlarının Ömer Karaoğlu, Eşref Ziya ve Hüseyin Goncagül’ün ezgileriyle karşılaştığı enstalasyon, metinlerarası bir dünyayı aralıyor. Görüntüler arasında 1990’ların kimlik siyaseti yerine sınıf siyaseti ve emek mücadelesini dert edinen Müslüman sosyalistlerin düzenlediği 1 Mayıs ve asgari ücret eylemlerinin yanı sıra işçi direnişi ziyaretlerinde çekilen video ve fotoğraflar var. Karşılıksız Aşk, imgelerin, seslerin ve filmlerin birbiri aracılığıyla birbiri üzerinden okunabildiği; Türkiye’deki güncel sanat sergilerinden aşina olmadığımız yeni bir karşılaşma ve toplumsallık teklifi sunuyor.

Şekil 3: Mustafa Emin Büyükcoşkun, Karşılıksız Aşk

Şekil 4: Mustafa Emin Büyükcoşkun, Karşılıksız Aşk

Sosyalizme Tercüme sergisi, Osmanlı’daki kültürel yaşama, geleneksel Türk İslam sanatlarına ya da popüler kültür ürünlerine sıkıştırılmış muhafazakâr sanat çevresi ile zaman zaman Türk solunun politik mücadelesine alan açsa da genelde dış dünyaya ve herhangi bir etkiye kapalı, oldukça steril güncel sanat sergilerinin domine ettiği liberal, seküler görsellik rejimlerinin sınırlarını aşıyor. Görmenin fiziksel bir edim olmanın ötesinde, siyasal, toplumsal ve tarihsel bir gerçeklik olduğunu bir kez daha hatırlatan Sosyalizme Tercüme, hem Türkiye‘deki resmi tarih anlatılarının yok saydığı hem de sol-seküler çevrelerin hafife aldığı İslami sol mücadeleyi odağına yerleştirerek hayli daraltılmış söz konusu görsellik alanına adeta nefes aldırıyor.

Dipnotlar

Dipnotlar
1 https://www.pykepresje.com/haci-omer-lutfu-devrimci-siirler
2 https://www.youtube.com/watch?v=RN7qBTMivgk
3  Yazıda yer verilen bilgiler Birlik ve Sosyalist Fecri gazetelerinin farklı sayılarının sergi mekânına yerleştirilen bölümlerinden ve araştırmacılar tarafından panolara eklenen bilgi notlarından alınmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir