Koronavirus, İtalya’da Salgınla Yaşamak

Cumartesiyi Pazara bağlayan 8 Mart gecesi İtalyan hükumeti Koronavirus vakalarındaki artışın devam etmesi nedeniyle Lombardiya bölgesi ve kırmızı bölge ilan edilen diğer 11 şehre giriş ve çıkışları yasaklayan bir kararname yayınladı. Pazar gününe kadar Koronavirus’e bağlı ölüm sayısı 233’e, pozitif vaka sayısı ise 5941’e yükselmişti. Okullar, üniversiteler, sinemalar, spor salonları, devlet daireleri 3 Nisan’a kadar kapatıldı. Restoranlar, barlar akşam 18.00’e kadar açık kalabiliyor ve insanlar arasında 1 metrelik mesafeyi koruyacak şekilde hizmet vermeleri gerekiyor. Mümkün olan bütün iş kollarında uzaktan çalışma moduna geçildi. Yürüyüş ve eylemler askıya alındığı için 8 Mart korteji de iptal edildi. Hükumet herkese evde kalın, dışarı çıkmayın çağrısı yaptı. Bu denli yoğun güvenlik önlemlerinin alınmasının sebebi kırmızı bölge diye tabir edilen bölgelerde sağlık sisteminin çökme noktasına gelmiş olması.

Pazar sabahı süpermarkete gitmek üzere evimizin yanındaki kanal boyunca uzanan parktan geçiyorum. Dışarıda bahar havası var, birkaç haftadır ilk defa güneşli bir hafta sonu. Banklarda sandviç yiyenler, koşuya çıkanlar, piknik yapanlar, çocuğuna dondurma alanlar. Bir önceki gecenin yarattığı havayla tam bir tezatlık içinde. Sanki bütün o distopik atmosfer uzaklarda başka bir ülkeye ait.

Lombardiya’da ilk karantina bölgelerinin kurulduğu 22 Şubat tarihinden beri tartışmalar sürüyor. O tarihte de okullar kapatılıp, insanlara uzaktan çalışmak ve mümkün mertebe sosyal ilişkileri askıya almak salık verildi. Panikleyip evde 2 senelik makarna stoku yapan da oldu, bu önlemler çok abartılı diye isyan eden de. Yasakların ilk haftası normalde sabahları tıklım tıklım olan Milan metrosu bomboş gidip gelse de ikinci hafta insanlar metroyu yarı yarıya da olsa doldurmaya başladılar. Sosyal medyada rakamlar, yüzdeler, grafikler üzerinden gergin tartışmalar yürütülüyor. Elbette çok öncesinden gaz maskesi, dezenfektan sıvılar, kullan-at alkollü mendiller korkunç fiyatlara yükselmişti.  İnsanlar çok önemsememiş gibi görünse de bu ilk iki hafta boyunca iki şey durumun kötüye gitmesinde etkisini gösterdi: Birincisi insanların virüs korkusuyla en ufak bir soğuk algınlığı belirtisinde hastanelere koşması (Sağlık bakanlığı virüs şüphesi durumunda aranması gereken numaralar yayınlayıp, insanların hastaneleri gelmelerini engellemeye çalıştıysa da, sistemin işlerliği çokça eleştirildi), ikincisi sosyal hayatin sekteye uğraması nedeniyle hissedilmeye başlanan ekonomik etki. Durum hala yeterince ciddiye alınmamış olduğu için Milan belediye başkanı ekonomiyi canlandırmak adına #milanononsiferma (“Milan durmaz”) hashtagi ile insanları yeniden hayata katılmaya çağırdı. Bu arada vaka sayısı artmaya devam etti ve Koronavirus’e bağlı ölüm oranında İtalya Çin’i geçti.

Harita Kuzey İtalya’da Koronavirüs nedeniyle karantinaya alınan bölgeleri göstermektedir.

Pazar günü evde oturup internetten gelişmeleri takip ediyorum. Sakinim, kendi sağlığımdan endişe etmiyorum. Ekranda akan haberlerle birlikte son iki üç haftadır kendini yavaş yavaş belli eden bir şey artık iyice belirginleşiyor, ne kadar kırılgan koşullarda yaşadığımız. Salgının etkileri sandığımızdan çok daha geniş. Her yeni haberle önümüze başka başka sorular düşüyor. Lombardiya bölgesinde bulunan Milan, İtalyan ekonomisinin lokomotifi, İtalya’nın en kozmopolit şehri.

Lombardiya bölgesinde hastaneler kapasitelerinin sonuna gelmiş durumdalar, Koronavirus dolayısıyla yoğun bakımda tedavi görmesi gereken hasta sayısı giderek artıyor ve hastaneler hem yatak kapasitesi hem de solunum cihazları açısından bu artışı karşılayamayacak duruma geldiler. Önce askeri hastaneler karantina amaçlı kullanılmak üzere devreye sokuldu, simdi Koronaviruse bağlı olmayan yoğun bakım hastaları Lombardiya dışındaki hastanelere sevk ediliyorlar. Sağlık çalışanları yoğun çalışma koşulları nedeniyle bitkin durumdalar, bir kısmı çalışırken virüs kaptığı için sağlık personeli sayısında da düşüş var. Özellikle anestezistlerin yeterli olmadığı söyleniyor. Doktorlar sosyal medyadan insanlara evlerinde kalmaları çağrısında bulunuyorlar. Öfkeliler çünkü insanlar yasakları ciddiye almayıp dışarı çıkmaya devam ettikleri için hastalığın yayılmasının önüne geçilemiyor. Panik halinde maske stoklarını tüketen insanlar yüzünden sağlık personeli kendisi için elzem olan bu ekipmana ulaşmakta sıkıntı çekiyor. Elbette doktorlar ellerinden geleni yapıyorlar ve bu durum olağanüstü bir durum, ancak kaynakların bu derece hızlı tükenmesinin insanlara hatırlattığı bir başka gerçek var, İtalyan sağlık sisteminin durumu.

Bir Avrupa ülkesi olan İtalya’da 2010-2020 yılları arasında sağlığa ayrılan bütçe 37 milyar euro kesintiye uğramış. İtalya’da her 1000 kişiye 3,2 yatak düşerken bu sayı Fransa’da 6, Almanya’da ise 8 olarak ifade ediliyor. Doktor açığı ise 16.700 (1500’ü anestezist ve yoğun bakımda çalışanlar). GSM’nin %6.8’i sağlık harcamaları için kullanılıyor (yine bir karşılaştırma olarak paylaşayım; Fransa’da %7 ve Almanya’da %8-9). Bu koşullarda doktorlar kimin hayatını kurtarmaya öncelik vermek zorunda kalacaklarını tartışmaya başlıyorlar. İtalyanların söylediklerine göre böyle bir şey bir Avrupa ülkesi için düşünülmesi neredeyse imkânsız bir durum. 

Bu arada sendikalardan açıklamalar geliyor. Şanslıyım çünkü işim uzaktan çalışmama imkan veriyor ve güvencesiz koşullarda çalışmıyorum. Ne yazık ki herkesin böyle bir imkânı yok ve güvencesiz çalışma çok yaygın. Fabrika ve iş yerlerinden zorla ücretsiz izne çıkarma, zorla yıllık izin kullandırma haberleri geliyor. Çalışanlarının sağlık durumunu kendine özgü yöntemlerle tespit etmeye çalışan iş verenlerin hikayelerini okuyoruz. Özellikle turistik bölgelerde, durumun etkilerinin iki üç haftadan daha uzun süreceği anlaşıldığı için binlerce işten çıkarmanın yapıldığı haberleri geliyor.  Okullar kapatıldığı için ücretli öğretmenlik yapan binlerce kişi zor durumda, sözleşmeli öğretmenlere maaşlarının %80’i garanti ediliyor ama ücretlilerin hiçbir garantisi yok.

Derken Pazartesi günü hapishanelerden isyan haberleri gelmeye başlıyor. Bütün İtalya’da tam 27 hapishanede isyanlar çıkıyor ve en az 6 mahkum hayatını kaybediyor. Koronavirus’e karşı alınan önlemlerden biri de mahkum görüşlerinin askıya alınması. Hapishane gibi bir ortamda virüsün yayılması ağır sonuçlar doğuracağı için böyle bir önlem alınmış olsa da bu elbette mahkûmları ve mahkûm yakınlarının hayatlarını daha da zorlaştırıyor.

Sosyal medyada tartışmalar devam ediyor. İnsanlar sokağa çıkmaya, parkları, restoranları, kent merkezini doldurmaya devam ediyorlar.  Vaka sayısındaki artış devam ediyor. Güncel rakamlar eldeki verilere göre hesaplanan öngörülen vaka ve ölüm sayısının biraz daha fazlası. Çin devletinin otoriterliğinin “faydaları” konuşuluyor. Evden çıkmayı yasaklamak gerektiğini düşünenlerle, “bir demokraside böyle bir şey yapamazsınız”cılar tartışırken, Milan’dan Madrid’e gitmek için yola çıkan iki kişinin tutuklandığı haberleri geliyor. Polisler sokaklarda insanları durdurup ne için dışarıda olduklarını sorarak kontroller yapmaya başlıyorlar.

Ben bu satırları yazarken, Başbakan Conte bir basın açıklaması ile “kırmızı bölge” uygulamasının kaldırılacağını, yani bütün İtalya’da ayni ölçüde önlemlerin alınacağını duyurdu. Hemen o akşam resmi gazetede yayınlanacak olan kararname siz bu yazıyı okurken yürürlüğe girmiş olacak.


* Öne çıkan görsel Reuters’e ait olup şuradan alınmıştır: https://www.scmp.com/business/article/3065027/coronavirus-takes-aim-us17-trillion-global-tourism-industry-leisure-and

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir