Kuran’dan Notlar – Maymuna ve Domuza Çevirilenler
MAİDE 42 – Onlar, yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler.
MAİDE 60 – De ki: “Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır”.
Biz Kuran’da doğaüstü mucize bulmayı çok seviyoruz. Maide 60’ı da bunun delillerinden biri olarak kullanıyoruz. Yani Allah bir kısım Yahudileri gerçekten de domuz ve maymun denen hayvanlara çevirmiş diye okuyoruz ayeti ve Kuran’ın belagatinden habersiz bir biçimde bir İslam anlayışı şekillendiriyor sonra insanlar bu mantıkdışı dine inanmayınca da bu insanları küfürle suçluyoruz.
Maide 42’ye bakın. Bu ayetin Maide 60’la pasaj bütünlüğü var. Ve maymuna ve domuza çevrilen insanların ortak vasıflarını anlatıyor bu ayetler. Elmalılı “yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler” diye çevirmiş. İbarenin Arapçası “semmauna lilkezibi, ekkaluna lissuhti”. Daha doğru bir çeviri şöyle olurdu: “dinleyecekleri hakikatleri yalanlarına alet etmek için dinlerler ve kişiliklerini bozacak haramları yerler”
Bunun günümüzde somut bir örneği var: Neoconlara bakın. Demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi mukaddes olduğu söylenebilecek hakikatleri Irak işgalinde kullandılar ve Irak’ın petrolünü alıp gittiler. Yani kendi pis çıkarları için hakikatleri yalanlarına alet ettiler. Bu hakikatleri çıkarlarımız için nasıl manipüle edebiliriz, dediler. Ve kendi toplumlarının yüzüne bakamayacak bir nefret odağı haline geldiler.
İşte “dinleyecekleri hakikatleri yalanlarına alet etmek için dinlerler ve kişiliklerini bozacak haramları yerler” ibaresi böylesi kişilikleri anlatmak için seçilmiş evrensel ve çağlarüstü bir ibare. İşte Allah böylesi insanları sahtekarlıklarından dolayı maymuna; ve kişiliklerini bozacak şekilde haram yedikleri için de domuza benzetiyor. Yani yalancılık ve haram yemek bunların kişiliklerine öylesine mal olmuş ki bunların karakteri domuzlaşmış ve maymunlaşmış; ve toplumun sağduyulu kesimleri tarafından da böylesi insanlar böylesine tiksinti duyulacak bir hale bürünmüşler, bunu anlatıyor Kuran.
Fakat biz ne yazık ki Kuran’ın belagatine o kadar yabancıyız ki bu ibarelerdeki sanatkarlığı ve çağlarüstülüğü görmüyor, ayetleri düz anlamından ibaret sanıyor, buradan bir dini kavrayış inşa ediyor ve ne yazık ki bu saçma sapan dini kavrayışımızı artık çocuklarımıza bile anlatamıyoruz.
Kuran’ın evrenselliğini ve mucizeliğini görmek istiyorsak ihtiyaç duyduğumuz şeylerden belki de birincisi edebiyat sevgisi ve belagat analizi. Bir diğer şey de çağımızı tanıyıp Kuran’ın 7. yüzyıl havsalasına değil, çağımıza ne anlattığını sorgulamak…
*Öne çıkan görsel şuradan alıntıdır: https://www.debatingeurope.eu/2016/10/11/democratic-country-europe/#.XMqcINMza70