Bayram

Hilali gözlemledik. Zamanla ilişkimizi bir aylığına değiştirdik. Geceyi ve gündüzü idrak ettik. Açlıkta gündüzü, toklukta geceyi anladık. Oruçta eşitlendik. Bölüştükçe ekmeğimizi bereketi gördük şaşırarak. Yanyana geldikçe sofralarda, selamlaştık. Biz yaydıkça selamı aramızdaki söz ve ilişki başka bir boyut kazandı. Kendi ölçeğimizde başka bir hukuk inşa etmeyi tecrübe ettik.

Hilal gene göründü. Ramazan nihayete erdi. Şimdi bayramı idrak ediyoruz. Peki bunu hak ediyor muyuz? Komşularımız aç yatarken, emekçilerin terleri alınlarında soğurken, kibir ve nefret biteviye çoğalırken bayram edebilecek miyiz?

Dün arefeydi, onlarca anne baba evlatlarını ziyaret edecek bir mezarları olmayışının acısıyla kavruldu gene. Mahpushanelerde sevdiklerinden ayrı yüzlerce özgürlük mahkumuna da bayram yok. Müminler için böyleyken, onların “emin” kılması gereken inanmayanlar için de bayram yok. Onlar da kendi endişe ve emniyetsizliklerinde kaybolmaktalar.

Hilali gördük, orucumuzu son kez açtık, 11 aylığına. Fakat bizimle iftar edemeyenler de var. Onlar başka bir hilali beklemekteler. Evlerine, evlatlarına, eşlerine, huzurla helal bir lokma götürebilmek için oruçta olanlar. Sonunun bayram olması da, yas olması da mümkün bir oruç onlarınki. 110. gününe girerken açlık grevlerinin, Nuriye ve Semih artık ölümlü bir oruçtalar.

Bizler, adını iki yüce değerden, emek ve adaletten alan bu mütevazi arayışın gönüldaşları bir kez daha sesimiz ve gücümüz yettiğince bayramlaşmak istiyoruz. Bayramı hakkıyla yaşamak, bayramın hakkını vermek istiyoruz. Hakkı teslim, adaleti tesis etmeden ne kutlayacağımız bayram, ne tutacağımız oruçtur bize.

Bu coğrafyada savaşın, akan kanın durmasını istiyoruz. Haram aylarda savaştınız, bari bayram silahların susmasına bir vesile olsun. Adalet olmadan barış olmaz biliyoruz. Onun için bu bayram bizim için adaleti daha yüksek sesle, daha devrimci bir bilinçle talep etmenin, adalet için cehd etmenin vesilesidir. Kondusundaki mahalleliye, inşaattaki taşerona, fabrikada işçiye, evinde temizlikçiye, dairede memura, cümle emekçiye, nehirlere, ağaçlara ve nedense en son sıra gelen, ama adalet için en çok bedel ödeyenlere, hürriyeti için mücadele eden Kürt halkına adalet talep ediyoruz.

Biz bu bayrama ölülerimizin yası, Nuriye ve Semih şahsında her an ölebileceklerimizin kaygı ve korkusuyla değil huzur ve selametle girmek isterdik. Olmadı, başaramadık. Hilali görsek de bayram edemiyoruz. İşte bunun için tüm gücümüz ve sesimizle adalet istiyoruz. Adalet ki yerler ve gökler onunla ayakta durur. Güneş doğar ve cümle ümmet huzura erer. Herkes için adalet, herkes için hürriyet!

Emek ve Adalet Platformu
1 Şevval 1436

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir