İnsani Gelişmede Türkiye
Türkiye’de siyasetçiler nutuk söylerken, demeç verirken ülkemiz için zaman zaman büyük, büyüyen sıfatlarını kullanmaktadır. Malûm, 2023 yılında Türkiye’yi dünyada en “büyük” on ekonomiden biri yapmayı hedef olarak telaffuz edenler var.
Bu ifadelerde büyüklük ile kastedilen gayrisafi yurt içi hâsıla rakamıdır. Gayrisafi yurt içi hâsıla bir ülkede bir yılda üretilen tüketim malları ve hizmetlerinin ve yatırım mallarının piyasa fiyatlarıyla toplam değeridir. Gayrisafi yurt içi hâsıla ülke nüfusunun tüketim ve yatırım yapma imkânlarını gösterir.
Bir topluma refah hedefi gösterirken gayrisafi yurt içi hâsıla artışını ölçü olarak kullanmak manasızdır. Zira bir ülkede gayrisafi yurt içi hâsıla, nüfus ile aynı oranda artar ise, fert başına tüketim ve yatırım imkânları sabit kalacak demektir. Fert başına tüketim ve yatırım imkânlarını gösteren ölçü fert başına gayrisafi yurt içi hâsıladır. Yani gayrisafi yurt içi hâsılayı nüfusa bölerek bulunan rakamdır.
Örnek verelim: Endonezya’da gayrisafi yurt içi hâsıla 2013’te 868 milyar dolardı. Hollanda’da gayrisafi yurt içi hâsıla 854 milyar dolardı. Endonezya’da nüfus 253 milyondur. Hollanda’da nüfus 17 milyondur. Endonezya ile Hollanda arasında refah karşılaştırması gayrisafi yurt içi hâsılayı karşılaştırarak yapılamayacağı açıktır. 2013’te Hollanda’da fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla 46 bin kadardı. Endonezya’da 9 bin dolar civarında idi. (Bu eşitsizliğin sebeplerinden biri Hollanda’nın Endonezya’yı 1602’den 1949’a kadar sömürmesidir.)
Ancak ülkelerde toplumsal refahın somut göstergelerini inceleyince fert başına gayrisafi yurt içi hâsılanın da iyi bir refah ölçüsü olmadığı ortaya çıkmaktadır. Bazı ülkelerde fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla yüksek, ama gelir dağılımı adaletsiz olduğundan, kamu hizmetleri kifayetsiz olduğundan, vergiler adaletsiz olduğundan vs. halkın çoğunluğunun eğitim seviyesi, sağlığı, barındıkları konutların standartları vs. düşük kalmakta; bazı ülkelerde ise fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla nispeten düşük olmasına rağmen halkın çoğunluğunun refah göstergeleri daha zengin ülkelerdekinden daha yüksek çıkmaktadır.
Bu sebepledir ki Birleşmiş Milletlere Kalkınma Programı örgütü (UNDP) 1990’da yıllık İnsanî Gelişme Raporları yayımlamağa başladı. (Raporlara hdr.undp.org adresinden ulaşılabilir.) Her yıl yayımlanan İnsanî Gelişme Raporu, ülkelerden her biri için bir “insanî gelişme endeksi” sunmaktadır. Raporda en son istatistik verilerine dayanarak, her ülkede (1) o yıl doğan bebeklerin beklenen ortalama ömrü, (2) o yıl ilk, orta ve yüksek öğrenim çağındaki gençlerden yüzde kaçının öğrenim görmekte olduğu, (3) o yıl on beş yaşın üzerindeki nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı, (4) o yıl fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla verileri harmanlanarak, ülke için insanî gelişme endeksi denilen, bu verileri özetleyen bir rakam hesaplanmaktadır. Yani insanî gelişme endeksi, bir sağlık göstergesi, iki eğitim göstergesi, bir de fert başına hâsıla göstergesinin bileşkesidir. Endeks çok basit ama anlamlı birkaç göstergeye dayanarak ülkelerde fertlerin refahını ölçmektedir.
Her İnsanî Gelişme Raporunda ülkeler, insanî gelişme endekslerine göre en yüksekten en düşüğe sıralanmaktadır.
2003 raporunda, 2001 verilerinden hesaplanan 175 ülkenin insanî gelişme endeks sıralamasında Türkiye’nin yeri 96ncı idi. 2013 raporunda, 2012 verilerine göre, 187 ülkenin sıralamasında Türkiye’nin yeri 90. oldu. Küçük bir ilerleme görülmektedir.
İnsanî Gelişme Raporlarında daha anlamlı bir tahlil daha sunuluyor: her ülkenin insanî gelişme endeks sıralamasındaki yeri ile, dünyada fert başına hâsıla sıralamasındaki yeri karşılaştırılıyor. Bu karşılaştırmanın nasıl yapıldığını ve yorumunu basit bir örnekle izah edelim. Dünyayı beş ülkeden ibaret varsayalım. Bunlara A, B, C, D, E diyelim. İnsanî gelişme endeksinde büyükten küçüğe bunların A, B, C, D, E diye sıralandığını kabul edelim. Yani A’nın beşerî gelişme sıralamasında yeri birinci, B’nin ikinci, C’nin üçüncü, D’nin yeri dördüncü, E’nin yeri beşinci olsun.
Şimdi fert başına gayrisafi yurt içi hâsılanın A ülkesinde 4000 dolar, B ülkesinde 5000 dolar, C ülkesinde 3800 dolar, D ülkesinde 5500 dolar, E ülkesinde 3500 dolar olduğunu varsayalım. Fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla sıralamasında A üçüncü, B ikinci, C dördüncü, D birinci, E beşincidir. Her ülkenin fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla sıra rakamından insanî gelişme endeks sıra rakamını çıkaralım: A için (3-1)=artı 2, B için (2-2=) 0, C için (4-3=) artı 1, D için (1-4=) eksi 3, E için (5-5=) 0 rakamını buluruz. Bu rakamların manası şudur: A ülkesi, fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla sıralamasında üçüncü olmasına rağmen insanî gelişmede birincidir. Yani gayrisafi yurt içi hâsılasını refaha çevirmekte fert başına daha yüksek gelirli iki ülkeden (B ve D’den) daha başarılıdır. C ülkesi de fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla sıralamasında dördüncü olmasına rağmen insanî gelişmede üçüncü olduğundan, gayrisafi yurt içi hâsılasını refaha çevirmekte daha yüksek gelirli bir ülkeden (D ülkesinden) daha başarılıdır. Buna mukabil D ülkesi fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla sıralamasında birinci olmasına karşılık insanî gelişmede dördüncüdür. Yani D, gayrisafi yurt içi hâsılasını sağlık ve eğitimde refaha çevirmekte üç ülkenin (A, B ve C’nin) gerisinde kalmaktadır. B ve E ülkeleri ise, fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla sıralamasında nerede ise, insanî gelişme sıralamasında da oradadır.
Özetle bir ülkenin fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla sıralamasındaki yeri ile insanî gelişme endeks sıralamasındaki yeri arasındaki fark, hâsılayı sağlık ve eğitim göstergelerine yansıtmakta ülkenin nispî başarısını veya başarısızlığını göstermektedir. İnsanî Gelişme Raporlarında bu fark rakamları da yayımlanmaktadır.
İnsanî Gelişme Raporlarında, 2001 refah göstergelerine göre insanî gelişme sıralamasında 96. olan, ve 2012 göstergelerine göre insanî gelişme sıralamasında 90. olan Türkiye’nin dünyada fert başına hâsıla sıralamasındaki yeri ile insanî gelişme endeks sıralamasındaki yeri karşılaştırıldığında bulunan rakam 2001 yılında eksi 16 idi; 2012 yılında eksi 32 oldu. Türkiye’nin 2001’den 2012’ye fert başına gayrisafi yurt içi hâsılası artmış olmasına rağmen, ve insanî gelişme endeksinde konumu da biraz ilerlemiş olmasına rağmen, bu büyüme insanî gelişme endeksindeki sağlık ve eğitim göstergelerine o kadar az yansımıştır ki, 2001’de hâsılasını refaha yansıtmakta Türkiye’yi geçen ülke sayısı 16 iken, 2012’de hâsılasını refaha yansıtmakta Türkiye’yi geçen ülke sayısı 32’yi bulmuştur.
Başka ülkelerle karşılaştırmış olmak için Türkiye’ye sınır komşusu ülkelere bakacak olursak, 2012’de Yunanistan’ın insanî gelişme sıralamasında 29. idi; fert başına hâsıla sıralamasındaki yeri ile insanî gelişme endeks sıralamasındaki yeri arasındaki fark artı 13 idi. 2012’de Bulgaristan insanî gelişme sıralamasında 57. idi; fert başına hâsıla sıralamasındaki yeri ile insanî gelişme endeks sıralamasındaki yeri arasındaki fark artı 12 idi. Asya komşularımızda bu rakamlar Gürcistan: 72. ve artı 37; Ermenistan: 87. ve artı 16; Azerbaycan: 82. ve artı 5; İran: 76. ve eksi 1; Irak: 131. ve eksi 4; Suriye: 116. ve eksi 2 idi.
Görülüyor ki 2012’de Türkiye’nin insanî gelişme endeks sıralamasında komşularımız arasında sadece iki ülkeye nispetle üstündür: bunlar, yirmi dört yıldır savaş, işgal, ambargo, rejim değişmesi ve iç çatışma gören Irak; ve dört yıldır uluslar arası muharebe meydanına dönüşen Suriye’dir.
Fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla sıralamasındaki konum ile insanî gelişme sıralamasındaki konum farkına gelince, Türkiye yedi komşusunun hepsine nispetle hâsılasını refaha çevirmekte geridir. Demektir ki Türkiye’de sosyal-iktisadî sistemin sahibi egemen sınıf, fert başına gayrisafi yurt içi hâsıla artışını emekçilerin sağlığına ve eğitimine komşu devletlere kıyasla çok daha az yansıtan politikalar uygulamaktadır.
Ülkenin fert başına hâsılasını insanî gelişmeye çevirmekte Küba dikkati çekmektedir. 2001 verilerine göre Küba insanî gelişme endeks sıralamasında 50. idi; 2012 verileriyle 59. oldu. 2001 verilerine göre Küba’nın fert başına hâsıla sıralamasındaki yeri ile insanî gelişme endeks sıralamasındaki yeri arasındaki fark artı 38 idi; bu fark 2012 verileriyle artı 44 oldu. 2013 raporunda fert başına hâsıla sıralaması ile insanî gelişme endeks sıralaması arasındaki fark sütununda, en büyük pozitif rakam Küba’nındır. Elli yıldır süren ağır ABD ambargosuna, ABD’nin siyasî ve iktisadî baskılarına, (CIA’nın sekiz defa Castro’yu öldürme teşebbüsü dâhil) CIA’nın Küba devletini yıkma çabalarına rağmen Küba’da rejimin istikrarının sebebini bu istatistik özetlemektedir.
Fert başına hâsıla sıralaması ile insanî gelişme endeks sıralaması arasındaki farkta 2013 raporunda Küba’yı izleyen ülke Gürcistan idi (artı 37).
2012 verileriyle 187 arasında insanî gelişmesi fert başına hâsılasının gerisinde kalmakta Türkiye’den daha kötü performans gösteren ülkelerin sayısı yedidir. Bunlar Angola (eksi 35), Katar (eksi 35), Gabon (eksi 40), Güney Afrika (eksi 42), Kuveyt (eksi 51), Umman (eksi 51), Botsvana (eksi 55), Ekvator Ginesi (eksi 97). Bu ülkeler esas itibariyle madencilik ve petrol üretim gelirlerini küçük bir egemen sınıfın gaspettiği ülkelerdir. Sadece Güney Afrika’da hâsıla ötekilere nispetle sektörel çeşitlilik arz etmektedir – bu devlet de yurttaşları arasında ırk ayırımı yapmış bir rejimin mirasçısıdır.
Türkiye ise egemen sınıfın bütün sektörlerde (sanayide, tarımda, hizmetlerde) emekçilerin ürettiği hâsıladan arslan payına el koyup emekçilere kırıntılar attığı bir ülkedir. 2001 ile 2012’deki konumumuzu karşılaştırdığımızda, egemen sınıfın hâsıla artışında da arslan payına el koyduğunu, yani “ekonomik büyümenin” nimetlerini büyük ölçüde gaspettiğini görebiliyoruz.
Bu yazının ana fikri şudur: Türkiye’de siyasetçilerin “büyüyen Türkiye”, “büyük Türkiye” vaadleri emekçilerin refahı için bir şey ifade etmemektedir.
Yoksulluğa ve yoksunluğa çare büyüme, yani hâsılayı artırmak değildir. Fakirliğe ve mahrumiyete çare adil bölüşümdür, yani hâsılayı adaletle kullanmaktır.
Hâsılayı adaletli şekilde kullanabilmek için adaletsizliğin temelindeki siyasî, sosyal, iktisadî sistemimizi ideolojik kökleriyle tartışmaya açmak gerekir.